17 yaşındaki gencin böbreğiyle hayata tutundu
Konya'da 10 yıldır böbrek hastası olan 50 yaşındaki kadın, beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden 17 yaşındaki gencin böbreğiyle yeniden hayata tutundu.
Konya'nın Ereğli ilçesinde yaşayan 3 çocuk annesi 50 yaşındaki Zilfi Gençarslan'a 10 yıl önce böbrek yetmezliği teşhisi konuldu. Yıllardır diyalize bağlı yaşamını sürdüren Gençarslan, Konya'dan gelen böbrek nakli haberiyle umutlandı. Beyin kanamasına bağlı 17 yaşındaki bir gencin böbreğinin kendisine uyumlu olduğunun anlaşılması üzerine Zilfi Gençarslan, vakit kaybetmeden Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakli Merkezine yattı. Yapılan son tetkiklerin ardından ameliyata alınan Gençarslan, 17 yaşındaki gencin böbreğinin nakledilmesiyle sağlığına kavuştu.
"Bir kadavra bağışında oldukça fazla sayıda insanın hayatı kurtulabilmektedir"
Gerçekleştirilen operasyon hakkında bilgi veren NEÜ Meram Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Erikoğlu, 17 yaşında beyin ölümü gerçekleşen kadavradan alınan organlardan bir tanesinin hastaya uygun görüldüğünü ve hastaya nakledildiğini söyledi. Nakillerin ikiye ayrıldığını belirten Prof. Dr. Erikoğlu, "Nakillerin birincisi canlıdan, ikincisi kadavradan olan nakiller. Canlıdan nakillerde kişinin dördüncü derece akrabalarından olan yakınlarından karaciğer için bir kısmını alarak nakil yapılabilen bir sistem. Kadavralı nakillerde ise aile bağış yaptıktan sonra bağışlanan organ sayısına göre, çıkarılacak ihtiyaca göre böbreklerin her ikisi de, karaciğer ya da akciğer ikiye bölünüp naklediliyor. Kalp, akciğerler, pankreas, ince ve kalın bağırsaklar, bir de kornealar olmak üzere sekiz dokuz hayat kurtulabilmekte. Canlı nakiller kadavra nakillere göre başarı oranı daha fazla olmasına rağmen kadavra nakillerin daha önemli olduğunu vurgulamak istiyoruz. Bir kadavra bağışında oldukça fazla sayıda insanın hayatı kurtulabilmektedir" diye konuştu.
"Nakil diyalizden oldukça üstün bir yöntem"
Nakilin diyalizden üstün olduğunu vurgulayan Pof. Dr. Erikoğlu, "Hasta diyaliz sırasında haftada üç kez diyalize girebilmekte, aynı zamanda haftada dört kez sıvı değişimi yapılabilmekte. Bunların hepsi bir zaman kaybı. Hasta eğer yakını ile beraber geliyorsa onun içinde bir zaman kaybı. Ekonomik kayıp. Ülke ekonomisine kayıp. Bunlardan dolayı nakil her zaman diyalizden çok daha avantajlı etkili bir yöntem. Gerek yaşam kalitesi açısından gerek yaşam konforu açısından ve hastaya diyaliz sonrası görülebilecek enfeksiyonlar ya da başka problemler nedeniyle nakil diyalizden oldukça üstün bir yöntem. Nakil yapılan hastalar da yıllık ölüm oranı yüzde 1 ve yüzde 2 arasında değişmekteyken, diyalize giren hastalarda yıllık ölüm oranları yüzde 10 civarında. Nakil olan hasta bir cihaza bağlanmadan yaşamını rahat bir şekilde sürdürmekte. Bu yüzden nakili biz hep öneriyoruz. Tüm hastalar için en iyi kurtuluş yolu olduğunu ifade etmek istiyoruz" dedi.
"Organlar toprak altında çürümesin, hayat kurtarsın"
Kadavradan yapılan nakille yeniden sağlığına kavuşmanın mutluluğunu yaşayan Zilfi Gençarslan ise, "10 yıldır diyalize giriyordum. Diyalizde suyu kısıtlı içiyorum. Diyalize gidip geldikten sonra hiç kendimi kaldıramıyordum. O gün akşama kadar yatıyordum. Ertesi gün biraz kalkıyordum. Diyalize geldiğimde tekrar aynı oluyordum. Bitkin, yorgun düşüyordum. Su rahat içemiyordum. Sıvı fazla alamıyordum. Çok perişan oluyordum. Çocuklarım için de zor oluyordu, "annem diyalize gidiyor" diye üzülüyorlardı. Çok iyi oldu, çok mutluyum. Allah bütün hasta olan nakil bekleyenlere de nasip etsin. Ben buradan taburcu olduğumda bütün organlarımı bağışlayacağım. Bütün herkesi de organ bağışlamaya davet ediyorum. Organlarını bağışlasınlar, toprak altında çürümesin hayat kurtarsınlar" ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.