Açıköğretim Sistemi Kitap Topluğu Ocak ayında Prof. Dr. Oktay Yivli’yi ağırladı
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi bünyesinde faaliyet gösteren çevrim içi öğrenci topluluklarından Kitap Topluluğu, 2021 Ocak ayı etkinliği için Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oktay Yivli ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Moderatörlüğünü, Topluluk Koordinatörü Doç. Dr. Gökhan Tunç'un yaptığı sohbette "Öykü Nasıl Okunur?" konusu ele alındı. Sohbette ayrıca öykü türü ve öykünün nasıl yorumlanabileceği konuları tartışıldı.
"Öyküye bilimsel merakım 2011'den itibaren başladı"
Bilimsel olarak öykü okurluğu serüvenini anlatan Prof. Dr. Oktay Yivli; "Öykü okurluğum belli bir yaşa kadar bilimsel bir meraka dönüşmedi. 2012 yılında bilimsel anlamda öykü türü ile ilgilenmeye başladım. Bunun bir sonucu olarak da Cemil Süleyman ile ilgili bir çalışma yaptım. 2012'den 2020'ye kadar olan zaman zarfında öyküye olan ilgimi bilimsel anlamda hep sürdürdüm" dedi.
Batı'da modern öykücülüğün serüveni
Modern öykücülüğün başlangıcının Rönesans ile gerçekleştiğini vurgulayan Yivli, Orta Çağ öykücülüğü ile Rönesans Dönemi'nin farklarından bahsetti. Yivli, modern öykücülüğün gelişimini şu şekilde kaydetti:
"Batı'da modern öyküye geçiş anlamında Decameron öyküleri önemli bir yer tutmaktadır. Bunun yanı sıra 19.yy'a kadar Decameron gibi önemli başka eserler de var. Bunlar öykü adına önemli adımlardı. Decameron ile geleneksel hikâyeler arasında belli farklar var. Geleneksel hikâyelerde kutsal daha çok ifade edilirken, Decameron ile beraber daha çok dünyevi bir atmosferin işin içine girdiğini görüyoruz. Burada Rönesans'ın bir yansıması var. Decameron'un doğuşu Rönesans ile başlar, Rönesans'ın oluşturduğu yeni toplumsal sınıflar bu eserlerin konusunu oluşturur. Batı'nın yenilenen belleği, Orta Çağ'da daha dinselken, reform ve Rönesans ile beraber artık daha insan odaklı olmaya başlamıştır. Modern öykü serüveninin temeli Rönesans ve Decameron öyküleri ile beraber atılmıştır. Sonrasında modern öykü 19.yy'da gazeteciliğin önemli atılımı sayesinde tam olarak biçimlenmiştir."
Türk edebiyatında modern öykücülüğün öncüleri
Türk edebiyatında modern öykünün yolculuğuna değinen Yivli, modern öykücülüğün Samipaşazade Sezai ile birlikte başladığını belirti. Yivli, Türk edebiyatı ve modern öykücülük ile ilgili olarak şunlardan söz etti: "Ahmet Mithat'ın öykülerinin çoğunun aslında roman olduğunu, bazılarının da uzun öykü olduğunu görüyoruz. Türk edebiyatında modern öykünün ilk örneği 1891 senesi itibari ile Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı kitabıdır. Bu döneme ben modern öykücülüğümüzün klasik devresi demeyi uygun görüyorum. Bu durum 1950'lere kadar devam etti. 1950'lerden itibaren A kuşağı diye isimlendirdiğimiz öykücülerin iç dünyayı daha fazla ön plana çıkartmaları, öznenin bulunuşu gibidir. Yani 1950'den sonra öykülerde birey anlatımı daha çok öne çıkmaya başladı. Buna modernist öykü diyebiliriz. 1950 ile 1990 arasında bu modernist öykülerin hâkimiyeti var. 1990'lardan sonra ise post-modernist öykücülüğün başladığını söyleyebiliriz."
Öyküyü anlamanın yolu, türüne göre öyküye yaklaşmak
Türk okuyucusunun belki de en çok zorlandığı alanlardan birisinin öyküyü anlamak olduğunu belirten Yivli, öyküyü anlamak konusundaki çözüm yaklaşımını şu sözlerle belirtti: "Biz okuyucular olarak, bir öykünün klasik mi, modernist mi yoksa post-modernist mi olduğunu içindeki türsel kodlardan anlıyoruz. Bu türsel kodlar metinlere nasıl yaklaşılması gerektiğini bize anlatıyor. Eğer karşımızda klasik bir öykü var ise okuyucu, öykünün içindeki illüzyona kendini kaptırabilir, hikâyenin içinde kaybolabilir. Modernist öyküde ise daha çok insanı anlamak bakımından çıkarımlarda bulunabiliriz. Post-modernde ise yazar gibi oyun duygusuna kapılıp, onun gibi edebî metinde dille oyun oynamaya girişebiliriz. Demek ki yaklaşım biçimlerimiz metinden metine farklılık arz ediyor. Öyküyü anlamak için de öykünün türüne göre öyküye yaklaşmak gerekiyor."
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.