Aşkın'ın 'Gözünün Bebeği'!

Aşkın'ın 'Gözünün Bebeği'!
Üç yıl aradan sonra yeni albümü 'Gözümün Bebeği'yle döndü.

Albümdeki şarkılardan Sezen Aksu imzası taşıyan Yasak Elmam Ahmet Kaya ve Attil İlhan için yazılmış. Albüme ismini de veren Gözümün Bebeği ise Yengi nin kızı Nazlı ya hediye...

Aşkın Nur Yengi’yle Kadıköy Moda’daki Oyun Atölyesi’nde buluşuyoruz. “Yemek yemeye fırsat bulamadım, simit peynir yaptırdım. İster misiniz?” diyor, önündeki simiti uzatarak. Teşekkür ediyorum, gözüm, peynir simit ikilisinin yanında içtiği kırmızı, daha doğrusu roze şarap kadehinde. Elindeki kadehi göstererek, “Bir çay için bari” dediğinde anlıyorum ki, o roze şarap sandığım şey, aslında çay. Aşkın Nur Yengi çayını şarap kadehinde içiyor. Hep de öyle içermiş. “Ben şarap içiyorsunuz sanmıştım” dediğimde, kafasını geri geri atıyor: Asla! Ağzıma içki koymam! Kadehte çay, haydi hayırlısı…
“Nasıl bir çocukluk?” diyorum. “Fatih’te sobalı bir ev. İETT görevlisi bir baba. Dört kardeş. Kamplarda geçen yazlar. Ben de kampta doğmuşum zaten. Sürekli şarkı söyleyen bir çocuktum. Apartman boşluklarında şarkı söylerdim. Akustiği çok iyi olurdu.” diyor. “Ben de kafamı çamaşır makinesinin içine sokup söylerdim, oranın akustiği de harika olur.” dediğimde bu sefer şaşırma sırası onda. “Kadehte çaydan daha ilginç şeyler de varmış.” 

‘Ur değil Nur’
Yengi’nin isminin hikâyesi de ilginç. “Annem menapoz sınırındayken dünyaya gelmişim ben. Önce farkına bile varmamış. Karnındaki şişkinliği de ur sanmış. Doktora gitmiş, ur var bende herhalde, demiş. Doktor muayene etmiş, bakmış ve demiş ki, “Ur değil hanım, nur var, nur!” Adım da Nur olmuş böylece.” “Konservatuvarda çello okumuşsunuz ama albümlerinizin sound’ları hep daha Doğulu enstrümanların hakimiyetinde oluyor. Nağmeli vokaller, ağlayan kemanlar…” diye soruyorum. “Ben konservatuvarda Türk müziği de öğrendim. Nida Tüfekçi’den ders aldım. Dolayısıyla donanımım sadece tek bir müzik türü üzerine değil. Okulda sadece pop müzik dersi yoktu, onu da zaten sahnede öğrendim. Yine o sırada bir sürü reklam seslendirdim. Hatta bir tanesi hâlâ yayımlanır: Bir bilmecem var çocuklar…” diyor.
En sevdiği müzik türü ‘Akdeniz şarkıları’ymış. Asla ‘korsan’ almazmış. Aşk şarkıları söylemeyi seviyormuş ama aşkların eskisi gibi yaşanmadığını görüp üzülüyormuş. “Artık kimse birbirine mektup yazmıyor. Şarkılar da hemen eskiyor. Biz paramızı birleştirip bir tek kaset alır, sırayla dinlerdik. Şimdi şarkılar da hemen eskiyor.” diyor. Eşi Haluk Bilginer’in rol aldığı dizi dolayısıyla eve geç gelmesine bozuluyormuş, ve evet o yüzden SENDER’in ‘Yerli dizi yersiz uzun’ eylemine destek veriyormuş. Ama eyleme katılmazmış. Oraya giderse reklam yapmak gibi olurmuş. “Ne bileyim, Hrant Dink anmasına, mesela kızınız Nazlı’yı da alıp gitmez misiniz?” diyorum. “Şimdi öncelikle hepimiz Hrant’ız. Ama gitmem. Kızım’ı hiç götürmem. Onun böyle şeylerle şimdiden tanışmasını istemem. Ben desteğimi veriyorum ama oraya gidip görünüp, etimden sütümden yararlanılmasını da istemem.” diyor. 

‘Üç yıl bekledim’
“Albümdeki Yasak Elmam adlı şarkıyı Sezen Aksu Ahmet Kaya için yazmış…” diyorum. “Öyleymiş. Sezen, evinin balkonunda oturup denize bakıyormuş bir gün. O an aklına Attilâ İlhan’la Ahmet Kaya gelmiş. Sanki önünden geçiyorlar gibi hissetmiş, duygulanmış. Almış eline kağıdı kalemi yazmış. Bu da biraz yanlış anlaşıldı. Benim haberim yoktu. Onu Sezen’e sormak lazım. Zaten Ahmet Kaya’yı hayatımda bir kere stüdyoda gördüm. Tanımadığım insanlar hakkında konuşmam.” diyor.
Albümü için üç sene beklemiş Yengi. Çünkü çalışmak istediği müzisyenler o sırada başka isimlerle ilgileniyormuş. Ozan Çolakoğlu Tarkan’la albüm çalışmasındaymış, Mustafa Ceceli’nin kendi işleri varmış. Hepsinin boş vaktini bulduğunda stüdyoya girmiş nihayet. Bu sürecin işleyiş şekli tam da Yengi’nin albümünün ne mene bir şey olduğunu anlatıyor aslında: 90’lı yıllarda Yengi’nin albümü yapılıyor diye insanlar sırada bekliyordu. Sound’u, ilk albümü Sevgiliye’ye yakın, üzerinde iyi çalışılmış, Yengi’nin akıp giden sesiyle arazsız bir albüm olmuş
Gözümün Bebeği. Ama işte piyasaya da bakarsanız Yengi’nin albümü artık eskisi gibi merkeze değil, çeperlere düşüyor. Üstelik niyet bu olmadığı halde…

Elif Türkölmez/Radikal

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.