ASO Başkanı Özdebir: “Merkez Bankası’nın reel sektörün korunacağı bir para politikasına ağırlık vermesi gereklidir”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, "Merkez Bankası'nın özellikle üretimin devamlılığı açısından reel sektörün korunacağı bir para politikasına ağırlık vermesi gereklidir" dedi.
ASO şubat ayı Meclis toplantısında konuşan Oda Başkanı Nurettin Özdemir, mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranının yüzde 12,9 olarak gerçekleştiğini, bu oranın küresel ortalamaya (2019 tahmini yüzde 4,9), gelişmiş ülke oranlarına ve gelişmekte olan ülkelerin ortalamalarına kıyasla yüksek olduğunu söyledi. Özdebir, "Büyüme dinamiklerimiz yüksek ama ne yazık ki büyümenin istihdama katkısını göremiyoruz. Bu durum da büyümenin kalitesini tartışmaya açıyor" diye konuştu.
"Ülke olarak insan kaynağı planlarımızı hem mevcut ihtiyaçlar hem de gelecekte ortaya çıkacak ihtiyaçlara göre yapmamız gerekiyor"
Türkiye'nin ekonomisinde daha güçlü ekonomik aktivite, yüksek kredi büyümesi ve artan cari açık arasında güçlü bir pozitif ilişki olduğunu anımsatan Özdebir, "İşgücü piyasasının mevcut durumu, ülkemizde ekonomik büyümenin istihdam artışı sağlayacak büyüme kaynaklarına dayandırılacak şekilde tasarlanmasının elzem olduğunu göstermektedir. Nitekim ekonomimizde daha güçlü ekonomik aktivite, yüksek kredi büyümesi ve artan cari açık arasında güçlü bir pozitif ilişki vardır. Bir başka deyişle, büyümenin kaynakları reel sektörden ziyade dış borçlanmaya, finans sektörüne ve hizmetlere dayanmaktadır. Bu ilişki zaman içinde hem istikrarlı ve yeterli istihdam artışının sağlanmasına engel olmakta hem de dış dengesizliklere ve ekonomik kırılganlığa neden olmaktadır. İşsizlik oranlarında iki rakama dikkatinizi çekmek istiyorum. İlki, yüzde 29,7 seviyesindeki kayıt dışı istihdam ki, bu rakam verimlilik açısından dikkat edilmesi gereken önemli bir veri. Diğeri ise, gençler arasında yüzde 27,1 (5,7 milyona tekabül ediyor) civarında olan, ne işte ne de istihdamda olanların oranı. Bu oranın gelecek dönemde genç kesimde ümitsizliğe ve sosyolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olabileceği unutulmamalıdır. Özellikle genç işsizliğinin ulaştığı düzey, ekonomik ve sosyal duruma ilişkin en karamsar göstergelerden birini teşkil etmektedir. İvedi bir şekilde insan kaynağı planlamasına ihtiyacımız vardır. Ülke olarak insan kaynağı planlarımızı hem mevcut ihtiyaçlar hem de gelecekte ortaya çıkacak ihtiyaçlara göre yapmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"İş var ama çalışacak nitelikli niteliksiz işgücü bulamıyoruz"
İnsan kaynağı planlamasının çok iyi yapılması gerektiğini ifade eden Özdebir, "Aslında iş var ama çalışacak nitelikli niteliksiz işgücü bulamıyoruz. Bu nedenle insan kaynağını çok iyi planlamamız gerekiyor. Üniversiteler bulunduğu kentlerde sosyal dönüşümün sağlanmasında çok önemli katkılar sağlamaktadır. Diğer taraftan üniversitelerdeki nüfus yoğunluğu ise eğitim kalitesini önemli ölçüde azaltmaktadır" dedi.
Yüzde 3'lük dilim içerisinde olan zeki öğrencilerin üniversitede eğitim almasının ülkenin refah seviyesinin yükselmesine katkı sağlayacağını belirten Özdebir, "Üniversitede okuyan sayısından daha ziyade onları istihdam edebiliyor muyuz sorusu daha önemli. Diğer taraftan herkesin üniversite okumasına gerek olmadığını düşünüyorum. Özellikle meslek liseleri ve meslek yüksekokullarına ilginin mutlaka arttırılması gerekmektedir. İş arayanlara ASO olarak katkı sağlamaya çalışıyoruz. OSB istihdam ofisleri ve ASOSEM etkin bir şekilde istihdam oluşturma noktasında katkılar sağlamaktadır" açıklamasında bulundu.
"Merkez Bankası Başkanımız Naci Ağbal'ın bizler için bir şans"
"Merkez Bankası'nın özellikle üretimin devamlılığı açısından reel sektörün korunacağı bir para politikasına ağırlık vermesi gereklidir" Özdebir, Merkez Bankası tarafından TL ve döviz kuruna karşı alınan tedbirlerin tek başına yeterli olmadığının fark edilmediğini aktardı. Özdebir şunları kaydetti:
"Bu sebeple eğer bütünleyici bir yaklaşım ile devam edilmesi düşünülüyorsa, özellikle reel sektörü koruyacak biçimde ek tedbirler alınması gerekmektedir. Merkez Bankası'nın özellikle üretimin devamlılığı açısından reel sektörün korunacağı bir para politikasına ağırlık vermesi gereklidir. Bu minvalde cari açık veren ekonomik büyüme yaklaşımından vazgeçilmesi, kırılganlıkların önlenmesi ve güçlü bir Merkez Bankası için döviz rezervlerinin yeterli seviyeye çıkartılması ve ülke ekonomisinde tasarrufların artırılması gerekir. Tabii bu süreçte Merkez Bankası Başkanımız Naci Ağbal'ın bizler için bir şans olduğunu ifade etmek istiyorum. Müsteşarlığı döneminden bu yana bizlerle çok yakın ilişki içinde olmuş, reel sektörü ve piyasaları çok iyi bilen bir isimdir."
ASO Başkanı Nurettin Özdebir, Türkiye'nin 2019 Aralık ayında 2,7 milyar dolar olan cari işlemler açığının bu yıl 3,2 milyar dolar olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, "Pandemi sonrası uygulanan kredi genişlemesi talep seviyesi üzerinde baskı yaparak cari dengenin bozulmasına neden olmuştur. Ticaret dengesinde ise, artan ithalat talebi ve buna ek olarak 22 milyar doları geçen altın ithalatı yıl genelinde etkili olurken, pandeminin etkisiyle 12,1 milyar dolar seviyesine gerileyen turizm gelirleri kaybı (2019, 34,5 milyar dolardı) yüksek cari açığa neden olmuştur. En büyük bileşeni dış ticaret açığı olan cari işlemler açığının 2021 küresel ekonominin toparlanmaya başlamasıyla birlikte ihracat talebinin artması, turizmin toparlanması ve yakın zamanda yapılan politika sıkılaştırmalarının etkisiyle azalması beklenmektedir. Bu azalmanın kalıcı olması için ise ithal girdilere bağımlılığın azaltılması ve üreticilerimizin rekabet gücü kazanımlarını aşındıran yüksek enflasyonun düşürülmesi gerekmektedir. Ekonomimizin büyümesinin, doğası gereği volatil olan ve kriz nedeniyle daralmış bulunan küresel finansal sermaye akımlarına dayandırılması yerine, istikrarlı istihdam artışı ve ekonominin genelinde verimlilik artışı sağlayan üretim ekonomisine dönüşme zorunluluğu apaçık ortadadır. Politika tercihlerinin yurt içi üretimi ve istihdamı odağına alması, yatırım iklimini iyileştirmenin yanı sıra yurtiçi tasarrufları artırma, dolarizasyonu düşürme ve GSYH büyümesini kredi büyümesine ve dış borçlanmaya daha az bağımlı hale getirme hedeflerini gözetmesi gerekmektedir. Küresel koşulların zorlayıcı olduğu, küresel ekonomik yeniden yapılanmaların söz konusu olduğu bu dönemde, ulusal politika uygulama alanlarının sınırlarını zorlayan bir vizyon ve azim ile reel ekonomimizi bir bütün olarak geliştirmek, çağımızın standartlarına ve hatta gelecek nesillerimiz için geleceğin standartlarına bugünkü politika tercihlerimizle taşımak temel hedefimiz olmalıdır" ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.