Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Açıklamaları (1)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Sayın Bahçeli’nin neredeyse kitle önüne çıkacak bir takati kalmadı; çünkü iyi niyetli bir kampanya yürütmedi. 7 Haziran akşamından itibaren, sürekli ‘hayır’ diyen, iktidardan kaçan bir görüntü sergiledi. Yıllardır terörle mücadele bağlamında talepte bulunurdu, terörle mücadele eden bir hükümete katılmayı reddetti” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, TRT 1, TRT Haber ve TRT Türk ekranlarında yayınlanan “Başbakan ile Özel Yayın” programına konuk oldu. Davutoğlu, Konya Hz. Mevlana Türbesi’nde yapılan programda, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. 1 Kasım seçimleriyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, “AK Parti kitlesi açısında çok ciddi bir motivasyon gördüm. Bir anda kampanya, saf bir seçim kampanyası olmaktan çıktı, neredeyse bir referandum kampanyasına dönüştü. Bir tarafta tekrar tek başına iktidar olabilmenin mücadelesi veriliyor. Diğer taraftan diğer partiler için bir motivasyon düşüklüğü var; çünkü hiçbirinin tek başına iktidar olma şansı yok ama AK Parti’yi engelleme çabaları var. Bazı kesimlerde de bir koalisyona Türkiye’yi mahkum etmek için yapılan çalışmalar var” diye konuştu.
“MİLLET HİÇ BÖYLE PROVOKATİF SÖYLEMLERE KULAK ASMADI”
Davutoğlu, paralel yapının kasıtlı olarak AK Parti mitinglerinde canlı bomba eylemleri yapılacağı iddialarını yaydığını ama halkın bu provokasyona gelmeyip miting alanlarını doldurduğunu söyledi. Mitinglere devam etme kararını, Türkiye’de olağan üstü bir durum olduğu algısını oluşturmamak için verdiğini aktaran Davutoğlu, “Ben mitinglere devam etme kararı alınca diğer partiler çekildi meydandan. Ben ‘mitinglere devam edeceğiz’ dedim; çünkü Türkiye’de her şeyin normalleşmesi gerekiyordu. Seçim de miting demektir. Vazgeçmiş olsaydık, Türkiye’de olağan dışı bir atmosferin olduğunu kabul etmiş olacaktık; bu da tam teröristlerin istediği bir şey. Teröristler olağan dışı bir durum olmasını istiyor. Malum paralel yapının Twitter hesabı olarak bilinen hesaplarda, benim Konya, Şanlıurfa, Kayseri mitinglerinde canlı bombaların eylem yapacağı haberi yayıldı. İstanbul Mitingi için de bir siyasi partinin il başkanı böyle bir haberi önceden yaymaya çalıştı. Fakat, bizim millet böyle şeylere aldırmıyor. Bugün Konya’da 100 binleri gördünüz. Aynı şey Kayseri için de Şanlıurfa için de geçerliydi. Millet hiç böyle provokatif söylemlere kulak asmadı; devletine, hükümetine, bizlere duyduğu güveni gösterdi. Pazar günü de kimseden korkmadan gidip oyunu verecek olan vatandaşlarıma teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
AK Parti tabanının 7 Haziran seçimlerinden sonra tekrar bir seçim istediğinin ancak AK Parti’nin koalisyon hükümeti kurulması için samimiyetle elinden geleni yaptığını dile getiren Davutoğlu, “Kimseden ‘Keşke koalisyon kursaydınız’ gibi bir tepki almadım hiç kimseden. Ama halk şunu da taktir ediyor; bir çok yerde bu söylendi. Bizim kitlemiz zaten bir seçim daha talep ediyordu ama aynı taban şunu da söyledi: “Sayın Başbakanım, sizin 7 Haziran sonrası sergilediğiniz tutumla, iyi niyetle Türkiye’yi hükümetsiz bırakmama çabanız hepimizce taktir edildi.’ Yani, koalisyon istemeseler de, o günlerde bizim koalisyon için çabalamamız, halkta büyük bir memnuniyet oluşturdu. Eğer bugün AK Parti’nin tek başına iktidar olma şansı yükselmişse ve inşallah 2 Kasım’da tekrar tek başına iktidar olacaksa, bunda 7 Haziran’dan beri sürdürdüğümüz seviyeli, ilkeli, kendimizden önce ülkeyi düşünen politikaların, üslubun çok büyük tesiri var. Bu her yerde dile getiriliyor, her yerde taktir ediliyor” değerlendirmelerinde bulundu.
“SAYIN BAHÇELİ’NİN NEREDEYSE KİTLE ÖNÜNE ÇIKACAK BİR TAKATİ KALMADI”
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi her teklife ‘hayır’ demekle, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu inişli çıkışlı politika izlemekle, HDP’yi de teröre endeksli olmakla eleştiren Davutoğlu, şunları ifade etti:
“Sayın Bahçeli’nin neredeyse kitle önüne çıkacak bir takati kalmadı; çünkü iyi niyetli bir kampanya yürütmedi. 7 Haziran akşamından itibaren, sürekli ‘hayır’ diyen, iktidardan kaçan bir görüntü sergiledi. Yıllardır terörle mücadele bağlamında talepte bulunurdu, terörle mücadele eden bir hükümete katılmayı reddetti. Anayasa bunu istediği halde reddetti. Sayın Kılıçdaroğlu bunu biraz fark ettiği için, baştaki blok siyasetinden, bizim uzlaşma ve birlik siyasetimize yakın bir noktaya evrildi politikası. Meclis Başkanlığı seçimine kadar AK Parti’yi dışlayıcı bir siyaset yürüttü. Sonra daha uzlaşmacı, daha bizimle oturup konuşan bir siyaseti tercih etti. Ama daha sonra Anayasal seçim hükümetine bakan vermeyi reddetti. Yani inişli çıkışlı bir politika izledi. Bahçeli daha istikrarlı göründü ama hep negatif bir istikrar bu. HDP ise zaten kendisini teröre endeksledi. Bütün bunları halk görüyor. Koalisyon olmamasının, bizden değil onlardan kaynaklanan nedenlere bağlı olduğunu gördüğü için, bu seçimde tavrını AK Parti’den yana kullanacak. Genelde bir erken seçim talebi vardı; biz o talebe kulak tıkamadık ama erken seçimde başarılı olmanın asgari şartı iyi niyetli bir şekilde bir koalisyon çalışması yürütmüş olmamızdı.”
7 Haziran’da milletin AK Parti’ye verdiği mesajı aldığını, bu mesajlar doğrultusunda AK Parti’nin kendisini gözden geçirme imkanı bulduğunu kaydeden Başbakan Davutoğlu,
“7 Haziran gecesi ben millete, ‘Biz sizin mesajınızı aldık, AK Parti’nin kendini yenilemeye ihtiyacı var. Bilin ki bu parti yoluna kararlı bir şekilde devam edecek ama aynı zamanda yenilenme ve kendini gözden geçirmesi gereken hususlar varsa da gözden geçirecek’ dedim. Bize, ‘Size bu sefer tek başına iktidar olma imkanı vermiyoruz ama en büyük sorumluluğu yine sana veriyorum, bu meseleyi çözme görevini yine sana veriyorum’ dedi halk. Dedim ki, ‘koalisyon görülmeleri için kapım herkese açık, herkesle konuşacağım, samimi bir şekilde hükümet kurmaya çalışacağım. Madem ki bu sorumluluğu bize yüklediniz, bu ülkeyi bir dakika dahi hükümetsiz bırakmayacağım.’ O sırada bazı arkadaşlarım, ‘madem ki bizim iktidar olmamız istenmedi, kenara çekilelim, 3 ay, 4 ay AK Parti’siz bir ülkenin nasıl olacağını gösterelim’ dedi. Bu, siyaseten doğru olurdu ama ülke için doğru olmazdı. Bizimle diğerleri arasındaki fark bu; benimle Kılıçdaroğlu, Bahçeli, Demirtaş arasındaki fark bu. Ben Türkiye’ye bakarken yüreğim yanarak, coşkuyla, aşkla, bu ülkeye bir şey olmasın diye titreyerek bakıyorum. Onlar ise günü kurtarıp siyaset yapmaya çalışıyorlar” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.