BDP'li Sakık'ın dramı ve terör
Olayı ilk duyduğumda kısa bir şaşkınlık yaşadım. Ayrıntıları öğrendiğimde içim cız etti. Dünyanın en büyük acısını yaşayanBDP'li Sırrı Sakık'ın gazetelerdeki o fotoğraflarını görünce daha da kötü oldum.
Sakık'ın yerine kendimi koydum!.. Kendi çocuklarımı düşündüm!.. Tarifi oldukça zor düşünceler içine girdim... Sırrı Sakık'ın bir baba olarak yaşadığı o büyük dramı daha iyi anladım.
Pazar günü başsağlığı dilemek için cep telefonunu aradım. Karşımda sekreteri vardı. "Sırrı Bey çok kötü" dedi:
- Telefonla konuşacak ve başsağlığı dileklerini kabul edecek durumda değil. O yüzden arayanları ben not alıyorum. Daha sonra kendisine ileteceğim.
Düşündüm!..
Sakık'tan önce büyüklerini ve yakınlarını kaybeden pek çok insanı arayıp başsağlığı diledim. Telefonlarını açtılar; konuştuk ve üzüntülerimi bildirdim.
Ancak, Sakık'a ulaşamadım. Sekreterinin sözlerine bakılırsa, telefonla arayan pek çok insan da konuşamadı. Demek ki evlat acısı böyle bir şey! İnsanın içini öylesine yakıyor ki, başsağlığı dileklerini bile kabul edemeyecek duruma getiriyor.
Allah kimseye vermesin.
* * *
Okuyucularım bilirler...
Çizgim, tavrım ve tarzım belli. PKK ve BDP'ye ağır eleştiriler yöneltiyorum. Doğru bir politika izlediklerini ve doğru yolda olduklarını düşünmüyorum. Geçmişte Sırrı Sakık aleyhine de yazılar yazdım.
Buna rağmen, olayı duyduğumda içim cız etti. İnanıyorum ki, benim gibi düşünen pek çok insan da aynı duyguları paylaştı.
İşte Türkiye böyle bir ülke...
İtişiyoruz, kakışıyoruz, tartışıyoruz; kimi zaman da alabildiğine sertleşiyoruz. Ancak, hep birlikte aynı Kıble'ye dönüyoruz. Ortak kültürle yoğrulduğumuz için aynı duygularla yaşıyoruz. Gerektiğinde acıları paylaşmayı da biliyoruz.
Bizim için büyük bir şans!
* * *
Ortak bir medeniyetin sahipleriyiz. Çanakkale'de birlikte savaştık.
Anadolu'da yaşanan Ermeni zulmüne karşı beraber mücadele verdik.
Süleymaniye Camisi'nin taşlarını birlikte yerleştirdik. Kız alıp, kız verdik, yan yana düğün coşkuları yaşadık. Gün oldu birlikte güldük, gün geldi ağladık...
Sonra düşmanlık tohumları ekilmeye başlandı.
Bunların bir kısmı da yeşerip akan kana dönüştü. Ne yazık ki, bu ülkede yıllardır kan dökülüyor.
Peş peşe gencecik insanları toprağa veriyoruz. Analar feryat ediyor, babalar büyük dramlar yaşıyor. Tıpkı Sırrı Sakık gibi!
Niye?
Ekilen ayrılık tohumları daha da yeşersin, boy versin, olgunlaşsın diye!
Biz acılarla kıvranırken, başkaları da zevk içinde ellerini ovuşturuyor. Bizim yaşadığımız dramlar, onların kazancına dönüşüyor.
* * *
Dün gazetelerde yayınlanan Sırrı Sakık'ın fotoğrafları son derece etkileyiciydi.
Bir babanın yaşadığı o büyük dramı, bütün çıplaklığı ile ortaya koyuyordu.
Aynı gazetelerde başka görüntüler de vardı. PKK'nın yola döşediği mayının patlaması sonucu paramparça olan araç ile şehit düşen polislerin fotoğrafları yer alıyordu. Hepsi gencecik insanlardı.
Onlar da ağaç kovuğundan çıkmamışlardı. Onların da anaları, babaları ve çocukları vardı. Hepsi de Sırrı Sakık'la aynı dramı yaşadı.
Olay, terör örgütü PKK'nın internet sitelerinde ise, büyük bir "zafer" gibi sunuldu: "Öldürdük!" Şimdi düşünüyorum da!.. O genç yaşta hayatlarını kaybeden polislerin ailelerinin halini en iyi Sırrı Sakık anlar!
Allah kimseye vermesin.
Şimdi, şapkayı öne koyup düşünmenin zamanı! Herkes, Sırrı Sakık'ın yaşadığı bu acı olaydan gerekli dersleri çıkarmalı.
Üzerine düşen adımları atmalı.
BDP'liler de içine girdikleri cendereden çıkmalı; ölüm kusan, can alan, kan döken bu terörü lanetlemeli.
Bunu yaparlarsa onlar da Türkiye de kazanır!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.