"Beni Hayvan mezarlığına gömün!"

"Beni Hayvan mezarlığına gömün!"
Habertürk'ten, Bülent İpek'in sorularını yanıtlayan Süperstar Ajda Pekkan, gündem yaratacak açıklamalar yaptı.

İŞTE O RÖPORTAJ

Ajda Pekkan, et de yiyor kürk de giyiyor. Ama "Beni hayvan mezarlığına gömün" diyecek kadar da büyük bir hayvansever aynı zamanda. Evinde onlarca kedi ve köpek besleyen, sahipsiz hayvanlar için düzenli bağışta bulunup kampanyalara destek olan Ajda Pekkan, vicdanları sızlatan kurban görüntüleri nedeniyle kurban kesmeye karşı.

Uzun yıllardır gazeteci olarak takip ettiğim, onlarca haberini yazdığım Ajda Pekkan'la ilk kez baş başa söyleşi yaptım. Birbirini yıllar sonra bulmuş iki eski tanıdık gibi konuşmaya adeta doyamadık ve bayram sonrası yeniden buluşmak için sözleştik.

Kurban meselesinden, müziğin muhteşem yüzyılına, ilişkilerdeki frenkans noktasından giyim, kuşam, beslenme ve ev yaşantısına kadar çok şey konuştuk.

Geçtiğimiz günlerde podyuma çıkarak mankenlik yaptınız. Sahneyle podyumun farkı neydi?

Podyum çok daha fazla heyecan vericiydi. Ben sahneye çıkarken bu kadar heyecanlanmadım. Sahneye zaten yıllar içinde alışabildim.

Çünkü her defasında sanki seyirciden kopacakmışım gibi kötü bir his vardı. Sahne insanı değildim ben. Şarkı söylemeyi sevmek başka, o kadar insanın karşısında inceleniyor olmak başka.

Sahne insanı değilim diyorsunuz, sahneye çıkma hevesi yok muydu sizde?

Sahneyi değil şarkı söylemeyi seviyordum. İlkin sinemayla tanıştım. Beş yıl sonra sinemadan kopup şarkı söylemeye başladım. O zamanlar Çatı filan vardı orada şöhretin ilk basamaklarında çok tanınmıyorken daha rahat oluyor insan.

Ne zaman ki tanınır biri oldum, herkes mercek altında almaya her hareketimi inceleme başladı. Heyecan da o zaman başladı işte.

MODAYA GİRMEKTEN İSMİM KAYBOLUR DİYE KORTUM

Giyim ve saç şeklinizin her detayı hep takip edilir. Giyim kuşama ne zaman önem vermeye başladınız?

Bu bir süreç içinde oldu. Ben varlıklı bir ailenin kızı değildim. Deniz albayı bir subayın kızıydım ve olanaklarım sabitti. Onun sağladığı imkanlarda bir yaşam sürüyorduk. O zaman içime düşmüş moda demek ki. Çok da güzel çizerdim.

Sonra kara kalemle portreye yöneldim. O zaman Patron dergileri vardı. Kıyafetlerimi kendim dikmeye başladım. Moda bir sektör değildi henüz. Normal terzi hanımlar ve beyler vardı.

Şimdiki gibi deli dolu zengin çeşitlilik yoktu. Ali Bars'la 6 yılllık evliliğim döneminde moda dünyasına girecektim ama yıllarca oluşturduğum ismim burada cılızlaşıp gider diye korktum.

Evden çıkarken hazırlığınız uzun sürer mi yoksa pratik bir star mısınız?

Keyifle hazırlanmayı seviyorum diyeyim. Biraz o konuda ağır çekimim. Hani öyle koşturayım, edeyim hemen çıkayım durumu bende yok. Çünkü hayat boyu hep koşturdum. O yüzden artık keyifle makyaj yapıyorum keyifle hazırlanıyorum.

Meselâ bir markete giderken makyaj yapar mısınız?

Markete gidemiyorum ki zaten, hazırlık olsun. Yıllar sonra bir kere geçen yıl markete gittim onda da dışardan fotoğraflarımı çektiler. Marketten çıkarken kendimi kırmızı halıda zannettim. E bir de öyle makyajla filan gitmek istemem, kendi halimde olayım oralarda ama, işte buna da izin yok. Çocukları da kıramıyorum.

SÜREKLİ TAKİP EDİLMEYE İSYAN EDİYORUM AMA...

Sürekli takip altında yaşamaya isyan ettiğiniz olmuyor mu?

Yemin ediyorum isyan ediyorum ama yapacak bir şey yok. Bu dünyanın her yerinde böyle ne yapabilirim. Bir de bizim için İstanbul o kadar küçük ki. Levent, Bebek, Nişantaşı, Beyoğlu. Bütün olay buralarda. Her adımınız o yüzden takip ediliyor.

Bazen taciz seviyesine geliyor iş. Bir erkek arkadaşım olsa dışarı çıkıp rahat gezemeyeceğim demek. Böyle durumlarda erkekler için durum daha kolay. Biriyle görüntülenince ataerkil toplum olduğumuz için algılayış farklı oluyor kadınlar açısından farklı.

Ajda Pekkan, hep Türkiye'nin modern, 'Batı'ya dönük yüzü oldu. Sözünü ettiğiniz ataerkil anlayış sizin ilişkilerinizde de geçerli oluyor mu?

Bu tabii benim için o kadar önemli değil, olamaz. Çünkü yıllarca hem kadın hem erkek gibi çalışınca sorumluluklar tek bir insanın üzerine yüklenince bu ayrıştırmayı yapıyorsunuz. Bu hiyerarşiyi bilmeyen insarla olmak zaten mümkün değil.

Sizi iyi tanıyan biriyle anlaşmanız daha mı kolay?

Aynı frekansta olduğum insanlarla zaman geçirmeyi seviyorum. İlişkilerde bu önemli. Siz bir erkek olarak uzaktan bir kadını fiziksel olarak beğenebilirsiniz ama aynı frekansta değilseniz bir araya gelince anlaşamayabilirsiniz. Bunun dışında tensel olarak anlaşamayabilirsiniz.

Cinsel anlaşamazsınız, sadece düşünsel anlaşabilirsiniz. Bunların hepsini bir pakette bulmak zor. Ama olduğu zaman da kıymetini bilmek lazım. Mesafeyi nerede tutarsınız bilmem ama hayat baktığınız zaman iletişim kurmayı gerektirir. Eskidenmiş o mendil göndermek filan. Artık sanal dünya çat çat iletişim var.

KURBAN KESMEK YERİNE BAĞIŞDA BULUNUYORUM

Dokuz günlük kurban bayramı tatilinin içindeyiz, bayramlarda çalışır mısınız, nedir bayram hisleriniz?

Bayram benim için tabii ki önemli ve bayramda çalışmak istemezdim doğrusu. Bayramlarda çok kozmopolit bir müşteri kitlesi geliyor. O otele kim geliyorsa mönüde ne varsa onlara onu sunmak durumunda kalıyorsunuz.

Yani sanatçı ve izleyici birbirini orada net olarak seçmiş değil. Bu sizin kendinize ait bir durum da değil. Bunun dışında bu bayrama gelecek olursak benim için bayram değil. Çünkü kurban... Ama herkese hayırlı bayramlar diliyorum.

Ben kurban kesmiyorum. Herkesin birbirinin dini inançlarına saygı duyması lazım. Demokratik paket açıklandığında nasıl türban serbest kaldı. Ben de kesip kesmemekte serbestim. Bu da benim özel düşüncem. Engellilere, Darülaceze'ye veya başka kurumlara maddi yardımlarda bulunmayı seviyorum.

BENİM 10 TANE KEDİM 3 DE KÖPEĞİM VAR

Böyle konuşunca doğal olarak şu eleştiri geliyor, 'Ajda Pekkan et yemiyor mu da kurbana karşı? Yediği etler bir yerde kesilmiş hayvanın eti değil mi?' deniyor.

Vejeteryan değilim, et yiyorum. Ama şunu söylemek lazım, bir hayvanseverim. Benim 10 kedim, 3 de köpeğim var. Bana kalsa büyük bir çiftlik alıp tüm hayvanlara bakmak istiyorum. Çok güzel empati yapıyorum onlarla. Sağlığımı onlarla buluyorum.

O kadar seviyorum ki hayvanları, beni gömerseniz hayvan mezarlığına gömün. Her şeyim onlar. Çünkü savunmasız ve iyiler. Sadece ihtiyacı olduğu için birbirine saldırıp yiyorlar. Ama biz insanlar başkasına çektiriyoruz hislerimizi. Sırf boğalara yapılanlar yüzünden İspanya'ya gitmiyorum.

Çocukluğunuzda evinizde geleneksel bayram kutlamaları olmuyor muydu?

Çocukken aile içinde vardı tabii. Annem, babam, halalarım yaşarken... Ben sevmem öyle kapı kapı dolaşmayı. Ne gelsinler ne gitsinler. Gelecek olan başka zamanda da gelsin. Zaten herkesi istediğimiz zaman görebiliyoruz.

MÜZİĞİN MUHTEŞEM YÜZYILINI GÖRDÜK

Pop müziğin en parlak, en üretken dönemleri sizce ne zamandı?

Fikret Şeneş, Aysel Gürel, Onno Tunç gibi isimlerin ürettikleri dönem, müziğin 'Muhteşem Yüzyılı'dır. Çok görkemli üretimler yaptılar yakın zamana kadar.

Biz o dev insanların orta yaşta olduğu dönemde geldik. O muhteşem yüzyılın içindeydik. Şimdi de çok iyi müzisyenler var ancak şimdikiler gelirken o büyük isimleri anarak gelmeliler.

Müzikal üretimin tıkandığı eleştirilerine katılıyor musunuz?

Hayır yine üretiliyor ama şimdi çok çabuk tüketiliyor. Çünkü indiriyorlar, itunse'a ulaşıyorlar, ne bileyim istediği an videosunu izliyorlar. Evet interneti ben de kullanıyorum ama bana sunulan o kalıptan etkilenmemeye çalışıyorum.

Onun için wunder radyo, tunein radio gibi uygulamalar var oradan dinliyorum. Şarkını, şarkı türünü ve sıralamanı kendin seçiyorsun. Bu çok önemli. Burada benim kafamı çaldıkları müziklerle kimse karıştırmamalı. Kafamı ben kendi kendime karıştırmalıyım.

Müzikal yönlendirmeye karşı kendimi koruyorum. Orada dünyanın her türlü müziğini bulup keşfedip dinleyebiliyorum. Bazen piyano, bazen asansör müziği, bazen kasik müzik dinlemek istiyorum.

SANAT MÜZİĞİ ALBÜMÜ ÜZERİNE ÇALIŞMA HAZIR

Sanat müziği arabesk dinlemiyor musunuz?

Tabii Türk sanat müziği en başta. Şimdi zaten sanat müziği albümü yapıyorum. Alt yapıları bitti ,yarın istesem stüdyoya girerim ama yarın istemiyorum.

Şarkıları klasik tarzında mı okuyacaksınız yoksa modernize edilmiş şekilde mi?

Klasik, orjinal tarzı neyse o biçimde... Yoksa öbür türlü fantezi olur. Onun güzelliği o klasik havasında zaten. Çok güzel şarkılar seçtik albüm için. "Dediler zamanla hep azalırmış sevgiler", "Bir kere sevdim diye", "Kaderimde hep güzeli aradım", "Ah bu şarkılar", "Sevmekten kim usanır" gibi şarkılar olacak. 12 şarkı düşünüyoruz. Aslında daha çok var da sığdıramadık.

Şimdi böyle bir albüm yapıyorsunuz. Peki yıllar önce pop müziği imajını oturturken sanat müziği söyler miydiniz?

Söyleyemezdim, çünkü o zamanlar Zeki Mürenler vardı. Şimdi kimse sahip çıkmıyor sanat müziğine. Ben de içimde kalan Zeki Müren ekolünü albüme uygulayacağım. O eski sahne kulisleri bize okul gibi klasik müziği aşıladı hep. O müzikler kulağımda kalmış.

'HER GÜN TERZİMLE BULUŞUP BİR ŞEYLER YAPIYORUZ, İYİ GELİYOR'

Yeni taşındığınız evinizin 25 odası, 3 tane salonu olduğu doğru mu?

Olur mu ya öyle, nerde. Keşke, yoksa Amerika'ya mı taşınıyorum. Bir gün evime bekliyorum, gör istiyorum sakinliğini. Bahçeköy'de, yeni taşındım. Normal bir villa. Site içinde villada kaç oda olabilir. İki tane yatak odası, bir tane aşağıda misafir odası. İki katlı. Personel için odalar var. Stüdyo yapmak istiyordum yapamadım.

Evin en çok hangi köşesine önem veriyorsunuz?

Bahçe. O kadar çok seviyorum ki, hep orada yaşayabilirim. Şu an henüz bir şey yapamıyorum. Yazın bir kere havuza girebildim. Çünkü hep işçiler vardı, halâ varlar.

Konser, prova, stüdyo yoksa evde bir gününüz nasıl geçiyor?

Sabah ilk iş spor yapıyorum. Abartılmasın ama bu. Öyle Ajda Pekkan 7 gün jimnastik yapıyor, android yaşıyor falan diye algılanmasın. İki defa yapıyorum.

Eskiden erken kalkıp yapardım. Şimdi kafa ve beden yoruluyor tabii. Bir de dışardaki hadiseler seni motive etmiyor ki. O onu vuruyor, o onu dövüyor.

Sabah sporunun ardından ne yapıyorsunuz?

Kardiyo ile devam ediyorum. Kahvaltıyı ya önce ya sonra yapyorum. Bir saat ara koymak zorundayım işe yarasın diye. Saat 3 buçuk gibi hafif öğle yemeği yiyorum. Kıdemli terzim var.

Her gün kıyafetler yapıyoruz onunla. Bir de işte modacı kızlarımız var. Raisa ve Vanessa. Onların atölyesinde buluşuyorum.

Her gün terziyle buluşup ne yapıyorsunuz, bu bir çeşit rehabilitasyon mu?

İyi geliyor her gün terziyle bir şeyler kesip, biçmek, ölçmek. O benim ya hobim ya fetişim, bi şeyim ama iyi geliyor. Kafamı dağıtıyorum. Haftasonu yazılarım da iyi geliyor bana. Bulaşmadan yazıyorum. Aslında bir vatandaş olarak zıpkınlamak istediklerim var Türkiye'de olup bitenlerle ilgili.

Ama Ajda Pekkan olunca vatandaş olamıyorsunuz, öyle bir hakkınız olmuyor. Çok sert değil yumuşak yumuşak ironiyle görüşlerimi dile getirmek isterim. Türkiye'de olup bitenlerden haberim var, uyuyan güzel değilim. Saldırılarla uğraşmak istemiyorum.

GECE ERKEN YATIYORUM GÜNDE 8 SAAT UYUYORUM

Sanatçılar gece yaşar, sabah uyur gibi algılanır sizin gece hayatınız nasıl?

Benim gece hayatım normaldir. Öyle geç saatlere sabahlara kadar oturmalar yok. Ben uykuma çok meraklıyım. Erken yatıyorum. Bir gece konser verdiğim zaman bütün vücudumun bioritmi bozuluyor. Ertesi güne uygu sarkıyor. Günde 8 saat uyumaya çalışıyorum.

Evde yemek yapıyor musunuz?

Yemek yapmıyorum da yemeyi çok seviyorum. Bilmiyor değilim ama benim lezzetim başka onu pek tutturamıyorlar. Ona da evet diyoruz, aç kalmayalım diyoruz. Kimse yemek bilmiyor. Yeni personel yabancı, bizim yemekleri bilmiyorlar.

Ben de zaten bizim yemekleri çok istemiyorum. Eti iyi kızartsınlar ama az pişmiş olsun. Sebze yemekleri lezzetli olsun. Zeytinyağlı olsun. Pilavı ve kuru fasülyeyi çok severim. Şimdi siyah pilava döndüm. Çok sevdim inanılmaz lezzetli.

Ayrıca beyaz pilavdan daha sağlıklı. Kahveyle hiç işim olmaz hiç içmem. Sadece kahvaltından sonra çay içmeyi çok severim. Belirli porsiyonda yemeye midemi alıştırdım, daha fazlasını kabul etmiyor. Senede bir kere ipin ucunun kaçtığı, sonrası pişmanlıklarla dolu kebapların havada uçuştuğu günler de oluyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.