"Büyük Kürdistan" oyununun farkında mısınız!
Erdoğan-Esad'ın iyi günlerine, 2010 Mayıs'ına gidelim. Dönemin Cumhurbaşkanı Gül'ün misafiri olarak Türkiye'de bulunan Esad, şu can alıcı tespitleri yapmıştı:
“PKK bugünün meselesi değil, Sevr’e kadar götürebiliriz... Bölgesel olarak bakıldığında, Irak sorunu çözülmeden bu sorun çözülmez. Bu sorun çözüldükten sonra uluslararası güçlerin müdahalesi önlenebilir. İsrail mesela. Kuzey Irak’ta rolü var. Bölgede sorunlar birbirine bağlı. Sorunların çözümüne katkı sağlayacak unsur Türkiye-Suriye-İran'ın birlikte hareket etmesi.”
Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu 2012'de gazetecilere verdiği iftar yemeğinde, Arap Baharı süreciyle bölgede “yüzyılın tasfiyesi ve değişiminin” yaşandığını söylemiş,“Dört parçalı Kürt devleti” senaryoları için de şu yorumu yapmıştı:
"Ben daha büyük bir puzzle söyleyeyim: Ortadoğu puzzle’ı. Bunu öyle bir çizelim ki, daha küçük ölçeklere bölünmek değil de daha büyük ölçeklerde bir araya gelelim."
5 yılda Türkiye'nin sadece Irak'ta değil, Suriye'de nasıl bir politika izlediği, birinci“Kürdistan”ı de facto olarak tanıdıktan sonra Suriye'nin istikrarsızlaşmasına sağladığı katkılarla ikinci “Kürdistan”ın kurulmasını nasıl kolaylaştırdığı ortada. Yüzyılın tasfiyesinin Türkiye'nin kapısına dayandığı da...
ÇARESİZLİK: 2-3 AYIMIZ KALDI
Suriye'de olanlar karşısında Türkiye şaşkın, çaresiz!.. Nihayet “Büyük oyun” görüldü, ama adeta parmaklar kıpırdatacak hâl kalmadı.
“TSK, planları iktidar medyasından öğreniyor” desek yeridir. Askeri kaynakların çizdiği tablo karamsar. ABD tam bu projenin göbeğindeyken TSK'nın müdahalesinin mümkün olmadığını belirtip, “Her şey göze alınıp, sert tavır konmazsa, bu işin 2-3 ayda biteceğini” vurguluyorlar.
Yapılacak tek şeyin mülteci akınına karşı ve de Halep'in PYD'nin eline geçmesini önlemek için Carablus'da bir güvenli bölge kurulması olduğunu anlatıp, “Halep de düşerse geriye sadece Lazkiye kalır. Esad kendisini kurtarmak için Lazkiye'yi verir mi, verir. İşte Kürt koridoru, işte Doğu Akdeniz'e ulaşan Kürdistan projesi” diyorlar.
S. ARABİSTAN-İSRAİL-TÜRKİYE HATTINDAKİ GİZLİ GÖRÜŞMELER
“Büyük Kürdistan” projesinin patronunun İsrail, taşeronunun “İsrail'in güvenliğini varlık sebebi” sayan ABD olduğunu hatırlatmaya gerek var mı?
Türkiye birkaç gündür Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu'nun Roma'da İsrail Dışişleri Direktörü Dore Gold ile gizli görüşmesini konuşuyor. Görüşmeyi İsrail tarafı da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da doğruladı. Sıradan, “ilişkileri normalleştirmeye”yönelik bir görüşme olarak sunuldu.
Manidar zamanlama!.. Türkiye'de AKP içi dahil (Erdoğan, Davutoğlu, Gül), iktidar savaşlarının kızıştığı, her yerde koalisyon çatılarının çakıldığı bir dönemde İsrail'le ilişkileri normalleştirme?!.
Merak işte; Acaba o görüşme Erdoğan'ın bilgisi dahilinde mi yapıldı, yoksa Erdoğan'a karşı “intifada”ya teşvik edilen Davutoğlu'nun bir “açılımı” mı?
Reuters'a konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen İsrailli bir yetkilinin Sinirlioğlu-Gold görüşmesini doğrularken, AKP'nin tek başına iktidarı kaybettiği 7 Haziran seçimlerine atıfta bulunup, “Kesinlikle seçimlerin ardından Türkiye’deki durumun değiştiğine dair bir hissiyat var. Ancak yeni hükümetin İsrail konusunda (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip) Erdoğan’dan daha uyumlu bir çizgi benimseyip benimsemeyeceğini zaman gösterecek”demesi ilginç değil mi?
Her neyse biz Gold'un, Sinirlioğlu'ndan önce kimle ve neyi görüştüğüne bakalım.
Geçen hafta diplomatik ilişkisi bulunmayan Suudi Arabistan ile İsrail'in, 2014'ten beri 5 kez gizlice masaya oturduğu ve 7 adımlık bir plan hazırladığı, planın Türkiye'yi ilgilendiren kısmının ise sınırımızda bir Kürt devletinin kurulması olduğu ortaya çıktı.
Bu ay başında Washington'da bir araya geldiği bildirilen isimler kimler miydi? İsrail Dışişleri Direktörü Dore Gold ile Suudi Arabistan hükümet danışmanı Enver Macid Eşki.
Eşki Washington'daki toplantıda, “Barış içinde çalışarak bölgede Türkiye'nin, İran'ın ve Irak'ın amaçlarını engellemek için Büyük Kürdistan'ın kurulmasını sağlamalıyız” deyip, bu yeni devletin 4 ülkenin topraklarında kurulacağını vurguladı.
Eşki, Rus Sputnik haber ajansına verdiği demeçte de “bağımsız Kürdistan” çıkışının bir talep değil, gelişmelerle ilgili öngörüsü olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:
“Zira talep Kürtlerden gelecek. İran, büyük Fars devletini, Türkiye Osmanlı İmparatorluğu’nu restore etme peşinde. Diğer yandan Irak, Kuveyt’i tehdit ediyor. Bu ülkelerin liderleri politikalarını sürdüreceklerse, kaçınılmaz olarak bağımsız Büyük Kürdistan kurulacak.”
Dahası var; Bölge ülkelerinin, “Kürtler İran, Türkiye ve Irak’ın elindeki toprakların yüzde 30’unu, Suriye’nin yüzde 18’ini alırlarsa, 42 milyonluk ciddi bir devletin oluşacağını çok iyi bildiğine” işaret eden Eşki, meselenin barışçı yollarla çözümünün krizi bitireceğini kaydetti.
Ekşi'nin, “İran, Türkiye, Irak ve Suriye izin verir mi?” sorusuna cevabı da şu oldu:
“Bu, Kürt halkının isteğine bağlı. Gerçekten bağımsızlık isterlerse kimse engel olamaz. Kürtler İran’da baskı ve ayrımcılıktan mustarip, Türk hükümeti ise Kürtleri ulusun içine almaya hazır değil. Suriye’de Kürtler öldürülüyor. Iraklı Kürtlerin sorunu da çok büyük, yarı bağımsız devletlerini kurmaya başladılar bile ve bu devlet, tam bağımsız bir ülkeye dönüşecek.”
Suudlarla bunları konuşan İsrailli Gold, 20 gün sonra Dışişleri Müsteşarı Sinirlioğlu'yla“ilişkilerin normalleştirilmesini” görüştü öyle mi? Bu “normalleştirme” kapsamında, acaba “Kürdistan” planları veya “Kürdistan silahıyla”, hükümet modelinde söz sahibi olma da var mıydı?
Soner Yalçın gibi sorayım; Türkiye'yi yönetenler ve yönetmeye talip olanlar, tehlikenin farkında mısınız?.. “Önce iktidar sonra vatan” mı diyorsunuz yoksa?.. Koalisyon masasından önce acilen Suriye masası kurmanız gerekmiyor mu?..
Müyesser Yıldız
Odatv.com
haberfark.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.