Çatışmadaki bir subayın mektubu
Can Ataklı Vatan
Tam çatışmanın ortasından yazıyordu. Dertliydi, üzüntülüydü, kahrolmuş hâldeydi.
“Bu saldırının olacağı bekleniyordu” diyor çünkü. Orada bulunmalarının nedeni “bir karakol inşaatını tamamlamak.”
Elbette “karakollar yenilenecek, daha güvenli hale getirilecek, ne var bunda?” diyebilirsiniz.
Ama anladığım kadarıyla durum böyle değil. Siz en iyisi mesajı okuyun ve buralardan pek göremediğimiz gerçeklerden birini daha öğrenin:
“Sevgili Can Ataklı,
Bu yazıyı Dağlıca/Yeşiltaş saldırısının hemen arkasından yazma gereği duyuyorum. Saldırının olduğu sabah ben de Şemdinli İlçesi’nin Derecik Beldesi’ne bağlı Umurlu Köyü’ndeki hudut bölüğündeyim. Teröristler bizim bulunduğumuz bölgeye de havan ve Doçka uçaksavar ile taciz ateşi açtılar.
Bu sabahki (19 Haziran 2012) saldırı Dağlıca tabur merkezi, Keri Tepe, Pey Tepe, Şehit Murat, Yeşiltaş tabur merkezi, Şehit Kâmil ve Şehit Çelik üs bölgelerine eş zamanlı yapıldı. Asıl hedef Yeşiltaş’ta bulunan Şehit Kâmil üs bölgesiymiş. Tüm yaralı ve şehitler oradan.
(...) 12 Haziran 2012 tarihinde Umurlu Hudut Bölüğü’nün sorumluluk bölgesinde bulunan Kalmış Tepe’deki komando unsurlarına teröristler tarafından havan, roketatar ve hafif silahlarla saldırı yapıldı. Üç uzman çavuş yaralandı. Orada yaşananlar birer kahramanlık destanı idi. Ancak olayda şehit vermediğimiz için çok değerli Türk basınında gündeme bile gelmedi.
Şimdi size bu yazıyı yazma gerekçemi açıklamak istiyorum. Umurlu’da bulunma sebebimiz hudut karakollarının inşaat faaliyetlerinin emniyetini almak. Buraya iki karakol yapılacakmış. Karakolların yapıldığı yerleri askeri mantık ve harekât açısından sayın generallerimiz dışında daha şimdiye kadar anlayan çıkmadı. Bizim resmi olmayan duyumlarımıza göre buraya gümrük kapısı açılacakmış.
(...) Karakolun yapılacağı yerin üç yüz metre karşısında Türkiye - Irak sınırının zirve hattından geçiren Kalmış Tepe, Kalmış Tepe’nin 250 -300 metre karşısında da Irak’ın bir dağı var. Anlayacağınız karakolun yapılacağı yerden yükselen dağ blokları. Bölge tamamen kayalık ve sert ağaçlıktan oluşuyor. Görüş mesafesi yer yer 15-20 metreye kadar düşüyor. Anlayacağınız uzun süre teröristlerin yeni katılanlarına eğitim yaptıracakları canlı hedeflerin olduğu bir atış alanı konumunda.
(...) Yapılacak karakolun kaçakçılığı önlemeye de terörle mücadeleye de bir gram katkısı yok.
Şu anda askerler 45-50 derece sıcaklıkta kızgın güneşin altında önlerini zor gördükleri bir yerde karakol inşaatının emniyetini almak için yaşam mücadelesi veriyor. Birkaç gün sonra buranın da basılması an meselesi. 12 Haziran’da denediler, kahraman komandolar direndiler. Ancak biraz daha kalabalık gelirlerse ne kadar direnebilirler bilmiyorum.
(...) Sizden ricam lütfen bu konuyu gündeme getirmenizdir. Bizler her gün ölmektense bir kere ölmeyi göze almış insanlarız. Mantığını anlamadığımız karakol inşaatının yapımında dolaylı da olsa katkıda bulunarak benden sonra olacakların vebalini taşımak istemiyorum.
Kaleminiz keskin olsun. Allah’a emanet olun.
Irak’ı neden sorumlu tutmuyoruz?
CHP’nin eski milletvekillerinden Onur Öymen 8 yiğidimizin şehit olduğu saldırıdan sonra bir mesaj göndermiş. Öymen saldırıların Irak topraklarından yapıldığına dikkat çekerek bir kara harekâtı yapılmasını öneriyor.
Öymen şunları söylüyor: “Dağlıca saldırısının sorumluları aranırken kimsenin aklına topraklarında PKK’yı barındıran Irak hükümetini suçlamak gelmiyor. Acaba neden?
Oysa kendi anayasasına ve BM kararlarına göre Irak hükümetinin komşu ülkelere saldıran bütün terör örgütlerini tasfiye yükümlülüğü var.
Irak hükümetine karşı güçlü bir girişim yapma zamanı gelmedi mi? Barzani ve Talabani’nin Türkiye’yi engelleme hakkı ve gücü var mı?
Irak hükümeti yükümlülüklerini yerine getirmediğine göre Kuzey Irak’a kapsamlı, sonuç alıcı bir kara operasyonu için daha ne bekliyoruz? Hükümet Meclis’ten aldığı yetkiyi şimdi kullanmazsa ne zaman kullanacak? Tezkereye onay veren muhalefet acaba bu konuda ne düşünüyor?”
Öymen’in mesajına eklemek istediğim bir nokta daha var. Suriye konusunda iktidar çok şahin. Bu ülke içindeki şiddet hareketlerine karşı “müdahalede bulunulmasını” istiyor.
Ama iktidarın aklına nedense Irak’tan kaynaklanan şiddet hareketlerine müdahale etmek gelmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.