Cumhurbaşkanı Erdoğan Konya’da
Hz. Mevlana’nın 742. Vuslat Yıldönümü Uluslararası Anma Törenleri ve çeşitli programlara katılmak üzere Konya’ya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin başı hangi ülke ile sıkıntıya düşse gidip hemen o ülkenin yanında saf tutanları üzüntüyle gördüklerini, ibretle takip ettiklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uçakla geldiği Konya Havaalanı’nda protokol mensupları tarafından karşılandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk olarak Konya. 3. Ana Jet Üs ve Garnizon Komutanlığı’nı ziyaret etti. Erdoğan daha sonra beraberindeki heyetle birlikte açılış törenine katılmak üzere Mevlana Meydanı’na geçti. Burada düzenlenen, ’Raylı Sistem Açılışı ve 72 Adet Tramvay Taşıtı’nın Hizmete Alım Töreni’ne Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Başbakan Yardımcısı Numan kurtulmuş, Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Konya Valisi Muammer Erol, Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, davetliler ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Törende ilk olarak konuşan Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek, “Şeb-i Arus günlerinde iki vuslatı bir arada yaşıyoruz yıllardır. Hem Hz. Mevlana’ının Hakka kavuştuğu yıldönümünü idrak ediyoruz, hem de sayın Cumhurbaşkanımızla buluşma günümüz olarak da 17 Aralık güzel bir vesile oluyor. Konya’mız 1200’lü yılların en muhteşem Türk şehriydi. Vizyonumuzu Konya’mızı geçmişi kadar görkemli bir geleceğe hazırlamak olarak belirledik ve bu yolda çalışmaya devam ediyoruz. Bugün de açılışını yapacak olduğumuz Alaaddin Adliye raylı sistem hattımız ve hizmete alma sürecini tamamlayacak olduğumuz 72 yeni tramvayın tüm Konyamız için hayırlı olmasını diliyorum. Teknoloji olarak Türkiye’de bir ilk olacak olan katenersiz hattımızın hayırlı olmasını diliyorum” dedi.
Konya Valisi Muammer Erol, açılışı yapılan tramvay hattı ve hizmete alınan yeni tramvayların hayırlı olmasını diledi.
Daha sonra kürsüye gelen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, “2002 Kasım’ında göreve geldiğimizde ilk talimatınız Osmanlı’nın, Selçuklu’nun ve modern Türkiye’nin başkentlerini hızlı trenle birbirine bağlayacağız demiştiniz. Bu emrinizi yerine getirmek için harekete geçtik. Önce Ankara Eskişehir, hemen ardından da tarihi şehrimiz, Mevlana şehrimizi de hızlı trenle Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’ya bağladık. Bununla kalmadık, Konya’nın bölünmüş yollarını tamamladık. Konya’dan Karaman’a da hızlı tren çalışmaları hızla devam ediyor. Tamamlandığında Konya Karaman arası yarım saat olacak. Bu yılın başlarında Konya Büyükşehir Belediyemizin talebi üzerine Konya’da raylı tren hattının arttırılması, yeni raylı sistem yapılması ve mevcudun üzerine 45 kilometre raylı sistem ilave edilmesi için Bakanlar Kurulu kararını almıştır. Bizim vazifemiz de Konya’mızın ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaktır” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasına hizmete sunulacak raylı sistem hattı ve yeni tramvayların hayırlı olmasını dileyerek başladı. Erdoğan, “Büyükşehir Belediye Başkanımız ve ekibini huzurlarınızda tebrik ediyorum. Konya genel olarak şehircilik, özellikle, toplu konut, toplu taşıma tarihi eserlerin korunması ve kültürel çalışmalarına verilen önem bakımından ülkemizin örnek şehirlerindendir” dedi.
Konya’dan mevcut hızlı tren hatlarının yanı sıra yeni hızlı tren hatlarının inşa edilmesi çalışmalarının da devam ettiğini kaydeden Erdoğan, “Konya her alanda yeni Türkiye’nin önemli lokomotif şehirlerinden biri olacaktır. Konya bugün de Türkiye’ye Başbakan göndererek geçmişteki şanlı günlerin ruhunu yaşattığını göstermiştir. Anadolu’daki ilk devletimizin başkenti olan Konya bu coğrafyada yaşadığımız tüm zaferler ve hüzünlerin en yakın şahitlerindendir. Bugün de Konya ülkemizin öncü şehirlerinden biridir. Selçuklu tarihi mirası ve Hz. Mevlana’nın manevi mirasına sahip çıkan Konya’yla biz iftihar ediyoruz” dedi.
“TÜRKİYE’NİN BAŞI HANGİ ÜLKE İLE SIKINTIYA DÜŞSE GİDİP HEMEN O ÜLKENİN YANINDA SAF TUTANLAR VAR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin başı hangi ülke ile sıkıntıya düşse gidip hemen o ülkenin yanında saf tutanları üzüntüyle gördüklerini, ibretle takip ettiklerini ifade ederek, “Ülkemiz yakın zamana kadar Rusya ile yakın ilişkiler kurduğunda bizi Batı’ya sırtımızı dönmekle, Asyacı, Avrasyacı olmakla suçlayanlar vardı. Şimdi, üstelik de egemenlik haklarımızı koruma konusunda Rusya’yla bir gerilim yaşıyoruz, bunlar hemen başımıza Rusçu kesildiler. Yine Türkiye İran’la yakın ilişkiler içindeyken bizi İran’cı olmakla itham edenler, aramızda bazı görüş ayrılıkları belirince bir anda kendileri İran’ın safına geçtiler. Aynı durumu Yunanistan’a, Ermenistan’a, Avrupa ülkelerine, Afrika’ya, velhasıl tüm dünyaya uyarlayabilirsiniz. Türkiye’nin sorun yaşadığı kim varsa onun safında yer almayı kendilerine görev bilenleri siyasette, medyada, akademide, her yerde görmek mümkün. Kendi ülkelerine ve milletine ihanet bunların adeta iliklerine işlemiş. Bu hastalıklı ruh hallerini Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla, hükümet karşıtlığıyla, iktidar partisine muhalefetle perdelemeye çalışıyorlar. Ama hayır, bunların asıl düşmanlığı bu ülkeye ve bu milletedir. Bunların düşmanlığı açık konuşmak gerekirse milletimizin değerlerine, inancımıza, tarihimize, kültürümüze yöneliktir. Türkiye güçlendikçe milletimizin temsil ettiği değerlerin de güçlendiğini görüyorlar, biliyorlar. Hani, ‘ya benimsin ya kara toprağın’ diyen psikopatlar vardır ya, bunlarınki de o hesap. Türkiye ya bizim olsun ya da yok olup gitsin mantığıyla kişisel ve ideolojik saplantılarını siyasetin medyanın akademinin kendilerine sağladığı unvanları kullanarak her fırsatta dışa vuruyorlar. Milletimiz yıllardır bunlara fırsat vermedi, inşallah bundan sonra da vermeyecektir” dedi.
“ŞU ANDAKİ OPERASYONLAR ORALAR TERTEMİZ HALE GELİNCEYE KADAR DEVAM EDECEK”
Böyle dönemlerin herkesin eteğindeki taşı döktüğü, maskelerin sıyrılıp gerçek yüzlerin ortaya çıktığı günler olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bu ülkeyle, bu milletle, hiçbir aidiyet bağı hissetmeyenlerin hezeyanlarını her gün duyuyorsunuz, okuyorsunuz, seyrediyorsunuz. Bu terör örgütü muhiplerinin ikiyüzlü tavırlarına son olarak geçen hafta Diyarbakır’da Fatih Paşa Camisi’nin örgüt tarafından yakılması hadisesinde bir kez daha şahit olduk. Çıkıyor bir tane sözde eşbaşkan ne diyor; ‘Devlet helikopteriyle bombaladı.’ Bunlar bakar kör, bu nasıl helikopter ki bombalıyor da minare yıkılmıyor, kubbe yıkılmıyor, alttan kapılar yanmaya başlıyor. Aynı zihniyet bölgede yaşayan insanların hayatlarını zindana çeviren hendeklere methiyeler dizecek, güvenlikleri için yer değiştirenlere hakaret edecek kadar alçalabiliyor. Düşünebiliyor musunuz, belediyeleriyle belediyelerin iş makineleriyle hendekler açacaksın ve oradaki benim tüm Kürt vatandaşlarıma hayatı zindan edeceksin. Şimdi bu insanlar oraları terk etmek zorunda kalıyor ve utanmadan sıkılmadan da birden geri dönemezsin, geri dönecekler. O insanlar geri dönecekler ama o evlerde, o binalarda, o açtığınız hendeklerde yok olacaksınız. Tüm güvenlik güçlerimiz, askeriyle, polisiyle, gönüllü köy korucularıyla şu andaki operasyonlar oralar tertemiz hale gelinceye kadar, huzur ortamı tesis edilinceye kadar bu mücadele orada devam edecek. Durmak yok aynı kararlılıkla devam edeceğiz. Fatih Paşa Camisi’ni yakanlar camileri kurşunlayanlar, o benim imanlı, inançlı Kürt kardeşlerimi istismar edenler bunun bedelini ödemeye başladılar ve ödeyecekler” şeklinde konuştu.
“BİR SİYASİ PARTİNİN MİLLETVEKİLİ YABANCI BİR TELEVİZYON KANALINDA İHANET ÇUKURUNA BATABİLİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle devam etti:
“Bu ülkede Cumhuriyet ile yaşıtım diyen bir siyasi partinin milletvekili yabancı bir televizyon kanalında kendi devletini terör örgütlerine kimyasal silah vermekle suçlayabilecek kadar ihanet çukuruna batabiliyor. Mensubu olduğu partiden bir ses var mı? Neyi bekliyorlar? Bu nasıl bir ihanettir. Sen nasıl olur da bu ülkeyi, devleti Suriye katil Esed’in başında olduğu bir terör devletine sarin gazı vermekle suçlayabilirsin. Ve bunu partisinin içinde barındırabilenlere şahsım, milletim adına yazıklar olsun diyorum. Güya bir profesör, Nobel ödülü alan Aziz Sancar hocamızı sırf kendi gibi düşünmüyor diye aşağılamaya çalışabiliyor. Siyasetiyle, medyasıyla, üniversitesiyle Türkiye bu tabloyu hak etmiyor. Bu bakımdan Türkiye’nin bir değişime ihtiyacı var. Biz işte bunun için yeni Türkiye diyoruz. Önümüzdeki dönem inşallah başta anayasa konusu olmak üzere yeni Türkiye’nin adım adım inşası dönemi olacaktır. Cumhurbaşkanı olarak benim görevim her alanda ülkemin ve milletimin ileriye gitmesi için yol açmaktır. Bu yöndeki gayretlere destek olmaktır. Benim yetkilerimin sınırını elbette anayasa belirliyor ama sorumluluğum da milletime karşıdır. Her kim ülkeme ve milletime zarar verecek bir tavır bir eylem içine girerse, bu yönde söz söylerse onun karşısında yer almak en öncelikli görevimizdir. Bunu yapanın şu veya bu parti olması, şu veya bu örgüt olması, şu veya bu şahıs olması benim sorumluluğumu ortadan kaldırmaz. Aynı şekilde 40 yıllık bir siyaset tarzım, üslubum var. Milletimle bu şekilde iletişim kurdum, meramımı anlattım. Halkımdan desteği de bu şekilde aldım. Kimse şu saatten sonra benden başka biri gibi hareket etmemi beklemesin. Biz de milletimize verdiğimiz ikrarımızdan bunca zamandır dönmedik, bundan sonra da dönmeyeceğiz. Biz yeni Türkiye, yeni anayasa, başkanlık sitemi tartışılmalı derken asla kendi kişisel ikbalimizi düşünerek bunları söylüyor değiliz. Hamdolsun milletim bu fakiri bir faninin bu ülkede gördüğü görebileceği tüm makamlara getirdi. Bir insan daha ne isteyebilir ki? Ama benim bu ülkenin, bu milletin daha iyi yönetilmesi, daha büyük hedeflere yürümesi gibi bir derdim var. 1994 yılından beri edindiğim tecrübeler şunu gösteriyor: Bu sistemle Türkiye yoluna daha fazla devam edemez. 40 milyonluk Türkiye’ye yeten 80 milyonluk Türkiye’ye yetmiyor. Bunu görmek, bunu anlamak için siyaset dahisi, yönetim gurusu, hukuk kompedanı olmaya gerek yok. Her birimiz şöyle geriye doğru bakıp, 1970’lerden bugüne Türkiye’nin yaşadığı dönüşümü gözümüzün önünden geçirdiğimizde bu gerçeği görürüz. Biz değişim diyoruz. 13 yıldır bu ülkenin yönetiminde esamesi okunmayanlar, bu kafayla da okunmayacak olanlar mevcut sistemde direniyor. Halbuki onların sistem değişikliği talep etmesi bizim de mevcut sistemi sürdürmekte ısrar etmemiz gerekiyor değil mi? Burada bir terslik var. Çünkü bunların ülke diye, millet diye bir dertleri olmadığı için ülke daha iyi nasıl yönetilir diye arayışları yok. 13 yıldır bu ülkede sadece ve sadece bizim ak dediğimize kara diyerek durdular. Milletimiz yeni anayasa talebini güçlü bir şekilde ortaya koyduğunda hiçbir partinin, hiçbir siyasetçinin uzun süre kayıtsız kalabilmesi mümkün değil. Şayet kayıtsız kalırlarsa bedelini öderler. İnşallah Türkiye’yi 2023 hedeflerine hep birlikte kavuşturacağız” diye konuştu.
Konuşmanın ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, beraberindeki protokol mensupları ile birlikte kurdele keserek tramvay hattı ve yeni tramvayları hizmete açtı. Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Mevlana Müzesi önünde tramvay kullanarak Konya Valiliği’ne gitti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.