Eskil'deki turnuvaya bir de bu pencereden bakın! Maçtan sonra ayağın hali bu!

Eskil'deki turnuvaya bir de bu pencereden bakın! Maçtan sonra ayağın hali bu!
"Eskil'de son yıllarda yapılan dişe dokunur en önemli etkinlik ne?" diye sorarsanız hiç şüphesiz tek bir cevabı var. "Futbol turnuvası."

Eskil'de tuz gölü festivali düzenlense, milyonlarca para ödense Ebru Gündeş de gelip konser verse bu turnuvanın tadını vermez.

Belediye başkanından sahada görev yapan personeline dek önemli bir çalışmaya imza atılıyor.

Organizasyonda sahada oynanan futbol, sadece aysbergin görünen yüzü sanki.

Yaşanacak en küçük sakatlık, meydana gelecek olayda yine ilk suçlanacak sizsiniz.

İzleyici olmaktan öte, oynayan olanın Eskil'in evlatlarının olması ne kadar hoş da geliyor kulağa.

Sahada ter dökenlerin hepsi Eskil'in suyundan dünden bugüne kana kana içmiş.

Kimisinin kimliğinde yazar Eskil... Kimisinin görev yerinde....

Eskil'de yapılan turnuvanın canlı olarak verilmesi ile birlikte ülkemizin ve dünyanın dört bir yanında yüreği Eskil diye çarpanlarda ayrı bir tat ve heyecan oluşturuyor.

Peki turnuvanın bir diğer boyutunu hiç düşündük mü?

Ne o boyut...

Köyler burada farklı bir imaj oluşturuyor.

Kimi para babalarının mekanı...

Kimi kibar, mütevazı ve saygılı...

Kimi mücadeleci....

Kimi kavgacı ve dövüşçü....

Diğer taraftan Eskil Mutlu Yapı bu sene akıllıca bir girişimde bulundu. Ciddi bir bütçeye yapamayacağı reklamı burada mütevazı bir şekilde gerçekleştiriyor.

Her daim ülkemizde spor kültürü sorgulanır.

Elin gavuru! alır eline zıkkımlanacağı içeceğini, kurulur koltuğuna yaslanır arkasına tiyatro izler gibi maçını izler. Maçın bitişiyle de galip de gelse, yenilse de takımını alkışlar gider.

Peki biz!

Günlük yaşamda sabırsızlığımız ve yaşam biçimimiz maçlarda da boy verir sanki.... İster süper lig olsun, ister minik maçı...

Vur, kır, parçala bu maçı kazan!

Baktık olmayacak artık son kurşunu sıkmaya hazırız!

Ölmeye ölmeye geldik, bu maçı bu maçı almaya geldik...

Mühim olan skor! Sporun ne önemi var canım!

İşte bu kazanma hırsı maçta hemşeriliğin, komşuluğun, dostluğun, arkadaşlığın, akrabalığın önüne geçiyor çoğu zaman.

Vur vur inlesin, kemik sesi gelsin gibi tezahüratlar sahada hayat buluyor o an.

Bazen canlı yayına yansıyan; kutsalımız analar başta olmak üzere sahadakilere giden galiz küfürler...

18 yaşında sahada ter döken memleketin çocuğuna, sahadaki rakibinden tribündeki hacı abime dek akla gelmeyecek orijinal ifadeler...

Yukarıda da belirttiğim gibi amacı dostluk, kardeşlik ve kaynaşma olan futbolun özünün önüne skor geçince dünyamızdan geçiyoruz be usta!

İşte geçtiğimiz cumartesi günü oynanan Mezgitli-Meryemağalı maçından sonra Mezgitlili bir oyuncunun darbe aldığı ayaklarından birisinin hali!

802207ff-9f96-4ab8-8439-fffe40767072.jpg

Bu tür oyunlar kime ne kazandırıyor!

Ki Meryemağalı'ndan aklı selim insanların sahada yaşanan en küçük sertlikte saha içi ve saha kenarında, ayrıca maçtan sonra üzüntülerin dile getirmeleri yaşanan her olumsuzluğu genelleştirmemiz adına olumlu somut bir örneğin çelikleşmiş haliydi sanki.

Öte yandan Allah korusun böyle bir mücadeleden sonra bir oyuncumuzun sağlığına bir şey olsa, kırık, çıkık olsa!

Kazanan kim olacak?

Öyle bir durumda, ya da oluşacak bir hırgürde turnuva sonlansa bu heyecan fırtınası diken batmış bir balon gibi fıs diye sönüp, turnuva iptal edilse...

Sahada ter döken, heyecan yaşayan o oyuncuların hevesleri kursaklarında kalmayacak mı?

Netice olarak...

Peygamber efendimiz ne güzel buyurmuş, "Pehlivan güreşte yenen değil öfkesini yenendir." diye.

O halde kazanan, her şeyden önce rakibini değil, öfkesini yenen değil mi?

Cumhuriyetimizin banisi Mustafa Kemal Atatürk, "Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim." demiş.

Bizlere yakışan, hepsi bir vücudun organları gibi bir araya geldiğimiz festival havasındaki maçlara; kardeşçe, coşkuya katkı sağlamak.

Öncelikle buna kendimiz uyalım, uymayanları uyaralım!
Bu tür maçlarda futbolu saha dışına çıkamaya çalışanlara fırsat verilmemeli, hemencecik banlanmalı!
Bir poklu oğlağın bir sürüyü batırmasına asla müsaade etmeyelim.
Kim oraya sırtına forma geçirip çıkıyorsa;
O turnuvayı düzenleyen ve organize edenlere, adına mücadele ettiği köyüne, emniyet güçlerine, sponsor ve forma reklamı verenlere, takım yöneticileri ve arkadaşları ve rakip takım oyuncuları ile seyirciye saygılı bir şekilde mücadelesini vermeli.

Bize yakışan da bu olsa gerek.

Kazasız, belasız, kavgasız, kırıksız, çıkıksız maçlar olması dileğiyle...

Hadi iyi seyirler!

haberfark.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum