Eskil'i yazdı!

Eskil'i yazdı!
Kutlu doğum haftası münasebetiyle Eskil'de konferans veren Yeniakit Gazatesi Yazarı Ali Erkan Kavaklı o programı yazdı. işte o yazı

Kutlu Doğum programları çerçevesinde gönüllere muştu sunmak üzere Aksaray’ın Selime, Ilısu kasabaları ve Eskil ilçesinde konferanslar verdim.

 Normal zamanlarda camiye gelmeyenlerin, bu vesile ile camiye ve konferans salonlarına dolduğunu gördüm. Dinleyicilerin Peygamberimizin (sav) adı anılınca gözlerinin yaşardığını ve yüzlerinin ıslandığına şahit oldum.

Selimeliler, Ilısulular ve Eskilliler çocuklarını da alarak salonlara gelmişler. Peygamberimizin(sav) getirdiği müjdeyi anlattım. Dinleyicilerin sabrı, gözyaşı ve dinleme iştiyakı görülmeye değerdi.

Peygamberimize (sav) Kur’an indirildi. Kur’an’ın dört büyük maksadı vardır: Allah’ı anlatmak, ahret inancını kazandırmak, adaleti ve risaleti bildirmek.

Hayat, Allah’ın varlığını tanımakla anlam kazanır. Bizi yaratan, yoktan var eden, bu hayatı veren ve türlü türlü nimetlerle besleyen, merhametli, şefkatli ve cömert Rabb’imizi tanımalı, ona kulluk etmeliyiz.

Ahiret hayatının varlığı, insanı doğru, dürüst, ahlaklı, erdemli ve faziletli olmaya yöneltir. Dünya hayatını ahret hayatının takip etmesi, ölümün fani dünyadan baki cennete açılan bir kapı olması büyük bir müjde. Hayatı bir imtihandır, bu fani hayatta Rabb’imizin rızasını ve cenneti kazanan bahtiyardır.

Rabb’ül-Âlemin adaletlidir, rahmeti gazabını geçmiştir, mağfireti boldur. Dünya hizmet ve ibadet yeri, ahret mükâfat ve saadet yurdudur.

Peygamerimiz (sav) ve peygamberler, Rabb’imizi bize tanıtan, hayatın ve varlığın manasını anlatan, örnek alınacak rehberlerdir.

Kur’an mesajlarını küçük yaşta çocuklarımıza öğretmeliyiz. Peygamberimiz (sav) torunlarını 4-5 yaşlarında iken omzuna alıp camiye getirmiş. Allah Rasulü (sav) kızı Hz. Zeynep’in yavrusu Ümame’yi omzuna alıp camiye geldiği zaman Ümame’nin 4-5 yaşlarında olduğu rivayet edilir. O yaştaki bir çocuk camide namaz kılacak olgunlukta değil elbette.

Sevgili Peygamberimiz (sav) onu camiye getiriyor, ona kendini, camiyi ve dinimizi sevdiriyor. Din eğitimi küçük yaşta başlar, ağaç yaş iken eğilir.

Devlet başkanı, aile reisi Peygamberimizin (sav), minik yavruyu omzuna alıp camiye getirmesinin önemi çok büyük. Sevgili Peygamberimiz (sav) o yavruya şu mesajı veriyor:

“Sen benim başımın tacı, gönlümün sultanısın. Seni seviyorum, sana dinimi ve camimi sevdirmek istiyorum. Sen çok önemli ve çok değerlisin. Camiyi ve dinimizi sevmekle çok daha değerli olacaksın. Camimizi, namazımızı sev yavrum.”

Kızların diri diri toprağa gömüldüğü bir topluma İslam müjdesini getiren Peygamberimiz’in (sav) kız torunu Ümame’yi omzuna alıp camiye gelmesi çok anlamlı. İnsanlara şu dersi veriyor:

Kızlara değer verin, onları küçümsenmeyin, çocukları camiye getirin!”

Çocuklarımızı omuzlarımıza alıp camiye getirmeliyiz. Camiye geldikleri için onları daha çok sevdiğimizi göstermeliyiz. Cami çıkışında zaman zaman ve mevsimine göre çikolata, dondurma gibi hediyelerle ödüllendirmeliyiz.

4-5 yaşındaki çocuk, ibadet edecek olgunlukta değildir. Bu yaştaki çocuklar için her yer oyun yeridir. Çocuklarımız camide de oynayacaktırlar. Onların camideki oyunlarını ve attıkları sevinç çığlıklarını hoş görmeliyiz.

Bir defasında Sevgili Peygamberimiz (sav) torunu Hz. Hüseyin’i omzuna alıp camiye gelir. Bu yaştaki çocuk namaz kılacak değil ya. Sevgili Peygamberimiz (sav), secdeye vardığı zaman sırtına çıkıp kendine göre oyun kurmuştur.

Secdenin çok uzadığını hisseden sahabe-yi kiramdan biri, kendisini dalıp gittiği ve namazın bittiği vehmine kapılmış ve başını kaldırıp etrafa bakmış. Namazın devam ettiğini görmüş ve tekrar secdeye giderek namazı sürdürmüş.

Namazdan sonra ashap, Peygamberimize(sav) namazda bir değişiklik olup olmadığını sormuşlar zira hiç bu kadar uzun secde görmemişler.

Sevgili Peygamberimiz(sav), çocukları önemsediğini ve namazda dahi onların oyununu dikkate aldığını gösteren şu cevabı verir:

“Hüseyin secdeye vardığımda sırtıma çıktı. Evde bunu âdet edindiğinden, onu sırtımdan atamadım. Bu yüzden secde uzun sürdü.”(*)

Çocuklarımıza karşı sevgi ve şefkat merkezli bir davranış modeli geliştirmeliyiz. Onların camiyi ve cemaati sevmesi için elimizden gelini yapmalıyız. Onların çocuk olduğunu unutmamalıyız. Çocuk, camide de oyun oynar. Büyükler, onların bu psikolojisini dikkate almalı, onlardan büyük insan tavrı beklememeli; kendimizi, camimizi ve dinimizi onlara sevdirmeliyiz.

Peygamberimiz (sav) zamanında kadınlarımız ve kız çocuklarımız da camiye geliyordu. Onlara gönlümüzde ve camimizde yer açmalı, camiye ve cemaata katılmalarını teşvik etmeliyiz. Din nasihattir, camiler en güzel nasihat yeridir.

Teşekkür: Selime, Ilısu ve Eskil’de Kutlu Doğum programları yaparak Peygamber sevgisini gönüllere yerleştirmek için çaba gösteren değerli dostlarım Şenol Solun, Belediye Başkanı Yılmaz Bitel, EskilMüftüsü Süleyman Şahin, Güzelyurt Müftüsü Sabit Doğru, Ilısu Belediye Başkanı Mustafa İçli ve Yasin Canlı Hoca, programlarda emeği geçen bütün dostlara bin teşekkür ediyorum.  

Beyin Vitamini: (*)Buhari, Kitabu’s-Salat, 52; Peygamberimizin Sünnetinde Terbiye, s.134; En Sevilen Öğretmen Hz. Muhammed(sav),s.61. Peygamberimizi (sav) daha iyi anlamak ve onun eğitim metotlarını öğrenmek ve hayata tatbik etmek için adı geçen kitapları tavsiye ederim. İletişim 444 24 14 

haberfark.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.