Gazi Üniversitesi'nde Hocalı'yı anma programı düzenlendi

Gazi Üniversitesi'nde Hocalı'yı anma programı düzenlendi
Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 1992'de Ermenilerce gerçekleştirilen toplu Türk katliamının 23. yıldönümü nedeniyle Gazi Üniversitesinde anma programı düzenlendi.

Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesinin Hocalı kasabasında 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni askerler tarafından gerçekleştirilen katliamda öldürülen 106'sı kadın, 83'ü çocuk 613 kişi, Gazi Üniversitesinde düzenlenen panelde anıldı.

Gazi Üniversitesi Ortadoğu ve Orta Asya Araştırma Merkezi (GORAM) ve Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Felsefe ve Hukuk Enstitüsü tarafından düzenlenen panel 25 Şubat’ta İİBF 100. Yıl Konferans Salonunda yapıldı. Panelin açılış konuşmasını Gazi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Büyükberber tarafından yapıldı.

Moderatörlüğünü Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdal Abdulhakimoğulları’nın yaptığı panel iki oturum halinde düzenlendi. Panele konuşmacı olarak Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Felsefe ve Hukuk Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. İlham Mehmedzade, Enstitü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Behram Zahidov, Enstitü Bölüm Başkanı Prof. Dr. Habil Qurbanov, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlyas Doğan, Azerbaycan Milli Aviasiya Akademisi Hukuk Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Aydın Qasımov, Bakü Devlet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mübariz Yolçiyev ve Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Dr. Bahadır Bumin Özarslan katıldı. 

Sempozyumda verilmek istenen mesaj: 26 Şubat 1992 tarihinde Hocalı'da Ermenistan'a bağlı askeri kuvvetler tarafından toplu şekilde kadın, çocuk, yaşlı demedenTürk-Müslüman asıllı sivillerinin, sadece bu kimlikleri nedenle soykırıma uğratılması uluslararası arenada taraflı tarafsız hemen hemen her kesimin büyük tepkisini toplasa da günümüze kadar bu soykırımının yeteri kadar tebliğ olunmaması nedeniyle Ermenistan`ın uluslararası arenada gereken yaptırımlara maruz kalmamış olması üzücüdür. Türk toplumun tüm fertlerinden tek ricamız var: Hocalıda o soğuk geceyi yaşayan ve şehit olan kardeşlerimize vefa borcumuzu ödemek için “Hocalıya Adalet” çalışmalarına katılalım ve olayın suçlularının gereken cezayı alana kadar da yılmadan çalışalım.

Sempozyumun katılıcılarımdan Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Felsefe ve Hukuk Enstitüsünde doktora yapmakta olan Konya Barosu avukatlarından Av. Faik BİRİŞİK haberfark.net'e yaptığı değerlendirmede;

25-26 Şubat 1992 tarihlerinde meydana gelen Hocalı katliamı, insanlık tarihinin kaydettiği en vahşi eylemlerden birisidir. Üzerinden yıllar geçse de Hocalı katliamı zihinlerdeki tazeliğini koruyan ve faillerinin yargılanmasını gerektiren bir hadisedir.

Hocalı katliamının soykırım suçunu teşkil edip etmediğine ilişkin pek çok çalışma yapılmıştır. Ermeniler tarafından gerçekleştirilen bu eylemler, 1948’de imzalanan Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde düzenlenmiş bulunan soykırım suçunun unsurlarıyla paralellik göstermektedir.

Hocalı katliamı, BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme’de ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş anlaşması olan Roma Statüsü’nde tanımlanan soykırım suçu ile örtüşmektedir.  Ermenistan ordusu ile Dağlık Karabağ’daki silahlı birlikler, Hocalı’daki sivillere yönelik planlı ve sistematik bir eylem gerçekleştirmişlerdir.

Suçun maddi unsuru bakımından Soykırım Sözleşmesi’nin 2. maddesinde hangi eylemlerin soykırım suçunu oluşturduğu belirtilmektedir. Hocalı’da işlenen fiiller, Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2. maddesinde beş bent hâlinde sıralanan fiillerden ilk üçüne uymaktadır. Bu düzenlemeye göre Hocalı’daki sivillerin soykırıma maruz kaldığı söylenebilir.  Suçun manevi unsuru bakımından aranan “özel kast”tır. Özel kast, soykırım suçunun gerçekleştiğinin kabul edilebilmesi için aranan katı bir koşuldur. Söz konusu gruplardan birinin kısmen veya tamamen, ayrı ve belirgin bir varlık olarak yok edilmesi niyeti, mutlak surette ispatlanmalıdır. Bu niyetin varlığını gösteren en önemli hususlardan biri, bahsi geçen fiillerin planlı ve sistematik bir şekilde işlenmiş olması; diğeri ise failin ikrarıdır. Fiillerin planlı ve sistematik bir şekilde hayata geçirildiğini söylemek, Hocalı’da gerçekleşen eylemler bakımından mümkündür. . Zira Hocalı’da Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 2. maddesinin ilk üç bendinde yer alan fiiller, yaklaşık beş ay boyunca aşama aşama hayata geçirilmiştir. Silahlı ablukayla başlayan eylemler, Hocalı’ya giriş-çıkışın engellenmesiyle devam etmiş; temel ihtiyaç maddelerinin bitmesiyle ve ikmâl imkânlarının engellenmesiyle sonuçlanan uygulamalara yol açmıştır. Hocalı’da yaşayan sivillerin yaşam şartlarının ağırlaştırılması suretiyle yok edilmesine yönelik bu eylemler, uzun bir süreye yayıldığı için burada planlı bir faaliyet olduğu anlaşılmaktadır. Soykırım suçunun şartları açısından planlı ve organize bir eylemin varlığı şart olmamakla birlikte, uluslararası ceza mahkemeleri tarafından verilen kararlarda, özel kastın varlığının ispatında planlı eylemler önemli bir karine teşkil etmektedir.

 

Azerbaycan 16.08.1996 tarihinde, Ermenistan ise 23.06.1993’te sözleşmeye taraf olmuştur. Bu sebeple Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi hem Azerbaycan’ı hem de Ermenistan’ı bağlar. Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nin 9. maddesi uyarınca bir devletin sorumluluğu kapsamında çıkan uyuşmazlıklarda, sözleşmeye taraf olan devletlerden birinin başvurusu üzerine, Uluslararası Adalet Divanı 9. madde çerçevesinde bir yargılama yapabilmektedir. Bu sebeple Azerbaycan’ın ve Ermenistan’ın sözleşmeye taraf olmasından mütevellit, Azerbaycan’ın Uluslararası Adalet Divanı’na 9. madde kapsamında başvuru yapma hakkı bulunmaktadır.

 

İşlenen soykırım nedeniyle sorumluluğu doğan Ermenistan’a karşı Azerbaycan Soykırım Sözleşmesi’nin ihlaline dayanarak Uluslararası Adalet Divan’ına (UAD) başvurabilir. Hem Ermenistan hem de Azerbaycan Soykırım Sözleşmesi’ne taraf oldukları için Divan’ın yargılamasında usulen bir sorun bulunmamaktadır.

Bir insanlık trajedisi olan Hocalı katliamının faillerinin yargılanması için ciddi bir kamuoyu oluşturulması ve konunun hukuki zemine getirilmesi gerekmektedir. Bu zamana kadar yapılan çalışmalar önemli olsa da etkin sonuç için çabaların devam ettirilmesine ihtiyaç vardır.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.