İlk Türk tarikatı Yesevîlik’tir
Konya Aydınlar Ocağı’nın Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı UNESCO tarafından 2016 yılının Hoca Ahmed Yesevî yılı ilân edilmesi dolayısıyla “Hâce Ahmed Yesevî” konuşuldu.
Necmettin Erbakan Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilaver Gürer, Konya İl Halk Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen sohbetinde, Hâce Ahmed Yesevî’nin babasının adının İbrahim ve annesinin Ayşe Hatun, dedesinin adının ise İlyas olduğunu belirterek Yesevî’nin, Yesi şehrinden “Yesile” anlamına geldiğini ve Yesevî’nin doğum ve vefat tarihi kesin olmamakla birlikte 1093’de Kazakistan sınırları içerisinde kalan ve Türkistan olarak bilinen Sayran’da doğduğunu ve 1166’da vefat ettiğini söyledi.
Mutasavvıf, şâir ve din âlimi olan Hâce Ahmed Yesevî’ye bizim kültürümüzde “Ahmed Yesevî veya Ata Yesevî” denildiğini ifade eden Prof. Dr. Dilaver Gürer, Hâce’nin “Hz. Ali’nin soyundan gelenlere verilen bir sıfat” olduğunu belirterek bunun bizde ‘hoca’ya dönüştüğünü belirtti. Küçük yaşta iken anne ve babasını vefat etmesi üzerine Ahmed Yesevî’yi, ablası Gevher Şehnaz’ın büyüttüğünü belirten Prof. Dr. Gürer, ilk şeyhi ve hocasının Arslan Baba olduğunu ve sünni esaslara dayalı dini tahsil yapan Ahmed Yesevî’nin amelde Hanefi, itikatta ise Maturidi esaslarını öğrendiğini söyledi.
Buhara’da Yusuf Hemadânî’ye intisap eden Ahmed Yesevî’nin Türk Tasavvuf Geleneği’ni başlattığını ve Türk bölgesinde doğan Nakşibendilik, Bektaşilik ile diğer tarikatların Ahmed Yesevi’den neşet ettiğini belirten Prof. Gürer, Arapça ve Farsça bilen Yesevî’nin Türkçe yazarak Türkçe söylediğini Divân-ı Hikmet adlı eserini de Türkçe dinî, aklâkî, tasavvufî ve irfanî şiirlerinden oluştuğunu kaydetti. İlk Türk tarikatının Yesevilik olduğunu ve zikirlerinin “testere zikri” olarak cehri yaptıklarını, tamamen sünnî esaslar üzerine kurulduğunu dile getiren Gürer, Yesevilik’in Türkistan, Horasan, Maveraünnehir, İran, Kafkaslar, Anadolu ve Balkanlar’da yayıldığını, Bektaşilik ile Nakşibendiliğin Yesevilik ile doğrudan bağlantılı olduğunu ifade etti.
YESEVÎ’NİN TESİRLERİ
Türkler ve Türk hakimiyetinde olan bölge ile coğrafyalarda Yesevî’nin büyük tesirleri olduğunu ve Türklerin; birtakım bâtıl inanç ile görüşlerin tesirinde kalmadan, ‘doğru ve sünni İslâm’ anlayışına sahip olduğunu ifade eden Gürer, “Yesevî, Türk dilinin muhafazasında etkili olmuştur. Türk örf ve geleneğinin İslâm ile bütünleşmesini sağlamıştır.” dedi.
Yesevî şeyhler arasında “Geyikli Baba, Abdal Musa, Hacı Bektaş-ı Veli, Baba İlyas, Sarı Saltuk, Demirci Baba” gibi pek çok ismin bulunduğunu dile getiren Gürer, Hâce Ahmed Yesevî’nin kerametleri ile hikmetli sözlerini de hatırlattı.
“Ey dostlar! Câhillerle dostluk kurmaktan sakınınız.”
“Akıllı ve uyanık kimse isen, dünyaya gönül bağlama. Şeytan seni kandırıp, dünyaya meylettirirse, seni emri altına almış demektir. Bundan sonra felâketlerden felâketlere sürüklenirsin de hiç haberin olmaz.”
“Allah yolunda gözyaşı dökerek ağlamadıkça Allahû Teâlâ’ya ait ince sırlara kavuşamaz ve bu yolda ilerlemesi mümkün değildir.
“Kâfir bile olsa, hiç kimsenin kalbini kırma. Kalp kırmak, Allahü Teâlâ’yı incitmek demektir.”
“Gönlü kırık, zavallı ve garip birini görürsen, yarasına merhem ol. Onun yoldaşı ve yardımcısı olmaktan çekinme.”
Prof. Dr. Dilaver Gürer, konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Bin yıl önce gönüllerde yaktığı İslâm çırası ile Hakk’a giden yolumuzu aydınlatan, güzel dinimizi, eserleri ve öğretisi ile hâlâ bize güzelce anlatan, bize Allah’ımızı, peygamberimizi, kitabımızı ve güzel ahlâkı ile o tatlı üslûbuyla sevdiren, öğreten ve yaşatan bu büyük Türk evliyası Hâce Ahmed Yesevî (k.s.) yolunda gitmeyi, maddiyat ve maneviyat âlemlerinde onlarla hemdem ve yoldaş olmayı Yüce Allah’ımızdan niyaz ediyorum.”
haberfark.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.