Kafkasya uzmanı Ermenistan’daki darbe girişimini değerlendirdi
Kafkasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (KAFKASSAM) Başkanı Prof. Dr. Hasan Oktay, "Rusya gayrı resmi olarak bu işin arkasında. Çünkü Rusya Paşinyan'ı batı yönlüsü bir politikacı olarak değerlendirdiği için orada kendi yanlısı bir siyasetin yürütülmesi adına Paşinyan'ı bırakıp gitmesini arzu ediyor. Bunu net bir şekilde ifade etmiyor çünkü artık dünyada darbeler konusunda hiçbir devlet darbenin arkasında olduğunu, hissettirmek istemiyor" dedi.
KAFKASSAM Başkanı Prof. Dr. Oktay, Karabağ mağlubiyetinin Ermenistan'daki darbe teşebbüsü tetiklediğini belirtti. Oktay, bu olayın diğer 4 darbe girişiminden biri olduğunu hatırlattı. Oktay, Ermenistan Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan'ın Paşinyan'ın iktidarı bırakması gerektiği ile ilgili açıklaması üzerine geçtiğimiz günlerde Ermenistan sokaklarının karıştığını ifade etti.
Prof. Dr. Oktay, Ermenistan'daki darbe girişiminin Karabağ'daki gelişmeler olduğunu anımsatarak, "Çünkü Ermenistan devleti kurulduğu günden bugüne Dağlık Karabağ üzerinden bir siyaset yürüterek Ermeni halkının taleplerini ötelediler. Bu beklentinin gecikmesi, Karabağ'ın Ermenistan devletinin bütçesine ciddi anlamda olumsuz etki etmesi Ermenistan halkını fakirleştirdi ve geriletti. Dünyada nüfusu azalan devletlere baktığımızda 1. Sırada Ermenistan geliyor çünkü Dağlık Karabağ'ın Ermenistan ekonomisine vermiş olduğu olumsuz etki ve Ermenistan halkının geçiminin sağlayabilmek adına imkanı olanlar Ermenistan'ı terk ettiler. Kalanlar da Ermenistan'ın Dağlık Karabağ problemi üzerinden siyaseti yürümeyeceğinden hareketle sokak gösterileri ile Ermenistan'da bir demokratik değişimin önünü açmış oldular" diye konuştu.
Dağlık Karabağ problemi patlayınca Ermenistan'ın cephede savaştığı sırada nasıl bir tablo oluştuğunu anlatan Oktay şunları kaydetti:
"Şimdiye kadar ki geçmiş dönemde, 25 yıllık dönemde askeriyeye yatırım yapıyoruz, askeriyeye silah alıyoruz denmesinin ardından silah alınmadığı ve bu ellerindeki eski Sovyet döneminden kalan silahlarla Karabağ cephesinde başarılı olunamayacağı, ifade edildi. Bu ifade üzerinden zaten Ermenistan açısından Dağlık Karabağ'da beklenen başarıyı gerçekleştiremedi. Paşinyan bu savaşı zaferle neticelendiremedi. Şöyle bir durum da söz konusu, Karabağ dediğimizde iki tane problemin üzerinde durmamız gerekir. 1.si Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilaflı Dağlık Karabağ, 2.si de Karabağ problemi çıktığında Ermenistan ile Azerbaycan arasında cereyan eden savaş neticesinde Azerbaycan'ın öz topraklarının işgali söz konusuydu. Azerbaycan bu 44 günlük savaşta öncelikle Karabağ'ın dışındaki 7 rayonu işgalden kurtardı artı bunun üzerine Şuşa'yı ekledi. Onun dışında Dağlık Karabağ problemi, 10 Kasım'daki Putin'in liderliğindeki gerçekleşen Ermenistan-Azerbaycan-Rusya ateşkes anlaşması ile Dağlık Karabağ'ı 5 yıl Rus barış gücünün kontrolüne kaldı. Onun dışındaki daha önce Ermenistan'ın işgal etmiş olduğu 7 rayondan Ermeniler çekilmiş oldu. Ama bu Dağlık Karabağ'ın yarın ile ilgili statüsünü belirsizleştirdi. Her ne kadar Azerbaycan, Dağlık Karabağ ile ilgili herhangi bir statü söz konusu değil diyorsa da önümüzdeki günlerde Dağlık Karabağ ile ilgili sıkıntılar yaşanacak. Bunun en büyük belirtileri de geçen hafta Dağlık Karabağ parlamentosu Rusçayı resmi dil haline getirdi. Oysa 5 yıl sonra bu bölgenin Azerbaycan'a devredileceği göz önünde bulundurulduğunda geçiş sürecinde Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan Türkçesini resmi dil haline getirmesi gerekirdi."
Ermenistan muhaliflerinin Paşinyan'ı devirerek veya seçim yoluyla devre dışı bıraktıktan sonra Dağlık Karabağ'daki statüyü kendi lehlerine çevirebilmek adına ve Azerbaycan'da tekrar bir cephe savaşı oluşturarak kaybettiklerini iddia ettikleri toprakları geri almak istediklerini belirten Prof. Dr. Oktay, "Paşinyan bu konuda onlar gibi düşünmediği için Paşinyan'a karşı öncelikle Ermenistan Cumhurbaşkanı Armen Sarkisyan, Moskova dönüşünde bir teknokratik hükumet çağrısı yaptı. Paşinyan'a karşı ilk sivil darbenin bunun olduğunu söyleyebiliriz. Daha sonra Ermenistan'da Ecmiatsin Kilisesi'si papazı ve Antilyas Kilisesi papazları, onlar da Paşinyan'a bir çağrı yaparak dini darbe gerçekleştirmiş oldular. Onun dışında da Vazgen Manukyan'ın liderliğindeki muhalefetin sokak gösterileri ile iktidarı Sarkisyan'a bırakmasını ve bu barış anlaşmasından vazgeçilmesi gerektiği ile ilgili 4 tane darbe girişimi gerçekleşti. En son da Paşinyan savaşta başarısızlıkla itham edildiğinde, benim elimdeki askeri malzemeler bu savaşı yürütmeye müsait değil, ordunun envanterindeki silahların hiçbirisi karşılığı yok. Dolayısıyla kendinden önceki Koçaryan ve Sarkisyan Cumhurbaşkanlarının büyük yolsuzluk yaptığını, bu yolsuzluktan dolayı da bizim cephede savaşamadığımızı ifade etti Paşinyan. Ardından İskender füzeleri üzerinden üzerinden örnek verdi. İskender füzeleri ciddi anlamda savunma ve saldırı anlamında büyük potansiyeli olan füzeler ama bunların patlamadığını, başarısız olduğunu ifade edince; Rus silah sanayii ciddi anlamda Dünyadaki itibarını kaybetti. Çünkü Rusya'nın S-400'den sonra en önemli silahları İskender füzeleriydi. Bunların cephede iş görmediği sözü Rus silah sanayii devre dışı bıraktığı ve uluslararası alanda itibarını düşürdüğü için Rusya'nın baskısı ile Gasparyan, Paşinyan'a bu açıklamasından dolayı görevi bırakması gerektiği ile ilgili bir cümle kullandı ve bunu da bir askeri darbe olarak ifade ettiler" şeklinde konuştu.
"Dünyada artık hiçbir devlet, darbenin arkasında olduğunu hissetmek istemiyor"
Rusya'nın bu işin arkasında olup olmadığı sorusunu cevaplayan Oktay, "Rusya gayrı resmi olarak bu işin arkasında. Çünkü Rusya Paşinyan'ı batı yönlüsü bir politikacı olarak değerlendirdiği için orada kendi yanlısı bir siyasetin yürütülmesi adına Paşinyan'ı bırakıp gitmesini arzu ediyor. Bunu net bir şekilde ifade etmiyor çünkü artık dünyada darbeler konusunda hiçbir devlet darbenin arkasında olduğunu, hissettirmek istemiyor. Paşinyan, daha önceki 3 darbeye direndiği gibi buna da direnerek sokağa çıktı ve sokak desteğini ve halkın desteğinin tekrar yanında olduğunu görerek bu darbe bir anlamda devre dışı bırakmış oldu. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde askeri darbelerin artık çözüm olmadığı, sivil demokratik iktidarı değiştirme konusunda başarılı olmadığının güzel örneklerinden birisi ile karşı karşıya kaldık" değerlendirmesini yaptı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.