Kibir Kulesi, Tevazu Ovası..
“ O zaman ki, meleklere ‘ Âdem için secde edin’ dedik, derhal secde ettiler. Ancak İblis gururuna yediremedi ve inkâr edenlerden oldu” ( Bakara 34)
“ İnsanlardan ( kibirlenip) yüzünü çevirme. Yeryüzünde şımarık yürüme. Şüphesiz ki Allah, kibirlenip övünenleri sevmez” (Lokman 18)
“ Göklerde ve yerde büyüklük yalnız Allah’a aittir. O çok güçlüdür hikmet sahibidir. ” (Casiye 37)
“ Allah Teâlâ hazretleri, bana: mütevazı olun, öyle ki, kimse kimseye zulmetmesin, kimse kimseye karşı böbürlenmesin.”( Ebu Davut)
“Kişi kendini halktan büyük görüp, halktan uzaklaşırsa, cebbarlar arasına yazılır da onların başına gelen musibetlere duçar olur.(Tirmizi)
“ Allah güzeldir, güzelliği sever. Kibir hakkı inkâr ve insanları tahkir etmektir.” (Müslim, Tirmizi)
“Mütevazı insanları gördüğünüzde onlara alçak gönüllü davranınız. Büyüklük taslayanları gördüğünüzde onlara karşı büyüklük gösteriniz. Bu onları küçültmek ve alçaltmaktır. Tekebbüre karşı tekebbür yapmak sızın için sadaka(sevabı) vardır.” (Buharı)
“Yeryüzünde büyüklük taslayarak yürüme, çünkü sen ne yeri yırtabilirsin, ne de uzunlukça dağlara erişebilirsin” ( İsra 37)
Yüce Allah (cc) insanoğluna sayılamayacak kadar çeşit çeşit nimetler vermiştir. Mahlûkatın şereflisi olarak yaratılan insan, kibrinden cehalet ve gafletinden dolayı bu şerefli makamdan kendi rızasıyla hayvandan aşağı bir mertebeye düşebilmektedir. İnsanoğlu istifade ettiği sayısız nimetlerin hakiki sahibini unuttuğu zaman, elde ettiği mal, mülk, şan, şöhret, makam, mevki, güç ve kuvvetin kendine ait olduğunu ve kendisinin kazandığını sanarak büyüklük taslamaya başlar. Böyle bir insan başkasının nasihatlerini dinlemez, kendi aklından ve kendi fikrinden başka, diğer akılları ve fikirleri beğenmez. Dinin hakikatlerini başkalarının ağzından duysa kabul etmez. Netice itibariyle bu tip insanlar zaman içinde kendilerini bilerek veya bilmeyerek inkâr fırtınasına kaptırabilirler. Şerefli olarak yaratılan insan, başını tevazu ile rükûa eğerek, huşu ile sücuda koyarak, kendini toprak seviyesine görerek, Yüce Allah’tan başka hiçbir beşeri güce boyun eğmeyeceğini kabul ve ilan ederse, Yüce Allah o insanı dünyada ve ahirette yüceltecektir.
Hiçbir Müslüman, kibir kulesine çıkan merdivenin basamaklarını adımlamamalıdır. Kibir kulesinin basamakları, cazibeli olduğu kadar aynı zamanda insanın ayaklarını kaydıracak kadar kaygandırlar. Kibir kulesine tırmanan ilk canlı iblistir. Üzülerek ifade edelim ki, insanların birçoğu iblisin yolundan giderek kendilerine kibir kuleleri inşa etmişlerdir. Bunların başını her asrın Firavunları, Nemrutları, Karunları, Hamanları, Kabilleri, Ebu Cehilleri, Ebu Lehebleri, Abdullah İbn-i Sebeleri, İbn-i Selulleri çekmektedir. Bunların inşa ettikleri külleler etrafında dönen yalaka ve dalkavuklarda şuursuzca onları alkışlarken, nasıl bir akıbette uğrayacaklarını anlamayacak kadar bir gafletin içindedirler.
“ Hepsi toplanıp Allah’ın huzuruna çıkarıldıklarında zayıf olanlar, büyüklük taslayanlara şöyle diyecekler; Bizler size uymuştuk. Şimdi ise siz Allah’ın asabından zerre kadar bir şey defedebiliyor musunuz.? Onlar eğer Allah bize hidayet verseydi elbette size hakikat yolunu gösterirdik. Şimdi bizler sızlansak da sabretsek de aynıdır. Sizin için kurtuluş yoktur diyecekler.” ( İbrahim 21)
“ İş bitince şeytan da şöyle der; ‘Doğrusu Allah size gerçek bir vaatte bulundu, bende bir vaatte bulundum; ama ben size yalan söyledim. Bununla birlikte benim sizi etkileyecek bir gücüm yoktu. Ancak sizi çağırdım; sizde bana katıldınız. O halde beni kınamayınız kendinizi kınayınız. Ben sizi kurtaramam, sizde beni kurtaramazsınız. Ben sizin, daha evvel beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Şüphesiz ki zalimlerin hakkı elem verici bir azaptır.” (İbrahim 22)
Tevazu ovasında yürüyen yaptıkları hatayı kendi nefislerinde görerek Yüce Allah’ boyun eğen ve affını dileyen Hz. Âdem (as) ve Hz. Havva anamızdır. “ İkisi de dediler ki; Ey Rabbimiz! Biz kendimize haksızlık ettik, eğer sen bizi bağışlamaz, merhamet etmezsen, şüphesiz ki ziyana düşenlerden oluruz”(Araf 23)
Tevazu ovasının ilkleri Hz. Peygamberler ve onların yolundan giden sahabeler ve onları takip eden kibirsiz Müslümanlardır. Bütün bu nakillerden sonra başka bir açıklamaya gerek kalmadan aklını kıraya veren vermeyen her bir insan, hayat süreçleri içinde yaşadıkları olumlu ve olumsuz olaylarda nasıl bir katkılarının olduğunu naklettiğimiz ayet ve hadisler ışığında kendilerini hesaba çekerek ziyanda olup olmadıklarını kolayca görebilirler.
Alaettin KÖKSAL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.