Konya'daki 25 yıllık binalar risk altında
17 Ağustos depreminin 25. yıldönümünde ülkenin deprem gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıktı. 25 yıl önceki Marmara depreminde resmi rakamlara göre 17 bin 800 kişi öldü. Ama vefat sıyışının çok daha fazla olduğu belirtiliyor. Diri fay hatlarının bulunduğu ülkemizde özellikle bazı şehirlerde deprem olma olasılığı daha yüksek. Konya'da bulunan fay hatlarının da 'deprem üretme potansiyelinin' olduğu ifade ediliyor. Şehirde artık 'deprem olmaz' düşüncesi ve anlayışı rafa kalktı. Geçtiğimiz yıl 5 büyüklüğünde meydana gelen deprem sonrası Konya'da 6,5 büyüklüğünde deprem üretebilecek fay hatlarının olduğu da ifade edildi. Eski ve riskli binaların çok fazla olduğu Konya'da ne 17 Ağustos ne de 6 Şubat depreminden ders alındı.
17 AĞUSTOS'U, 6 ŞUBAT'I ERKEN UNUTTUK
KTO Karatay Üniversitesi Öğretim Üyesi-İnşaat Mühendisi Doç. Dr. Süleyman Kamil Akın, Türkiye'de depremlerin sadece büyüklüğüne vurgu yapıldığını anlattı. Depreme karşı bina güvenliği gibi birçok gerçeğin konuşulmadığını, alınması gereken önlemlerin alınmadığını, bilime ve mühendisliğe toplum olarak kulak tıkandığını aktaran Akın, “Bugün 17 Ağustos depremini konuşacağız ama kısa bir süre önce 6 Şubat depremini yaşadık. Verilere göre 50 bin insanımız hayatını kaybetti. Ancak gelinen süreçte ne oldu? Kimsenin gündeminde deprem kalmadı” dedi.
DEPREMLERDE KAYBIMIZ FAZLA OLDU
İnşaatlarda kullanılan malzemelerin kalitelerinin artırılmasına yönelik adımların, yenilenen deprem yönetmelikleri ve haritalarının, yeni bir yapı denetim mevzuatının varlığı toplumda 2001 sonrası yapılan yapıların daha güvenli olduğuna dair bir kanaat oluşturduğunu belirten Akın, “Durumun sanıldığı gibi olmadığı, geçen bu süreçte bu konularda yeterli hazırlığın yapılmadığı 6 Şubat 2023 depremleriyle ortaya çıkmıştır. 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri ve 20 Şubat Hatay Depreminin yaratmış olduğu yıkım ne yazık ki 17 Ağustos Marmara Depreminin birkaç katı büyüklüğündedir. Depremden etkilenen 11 il ve çevresinde, resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetti, 36 bin civarında bina depremler esnasında yıkıldı, 311 bin bina ise kullanılamaz hale geldi. Uzmanlar bu depremlerin ekonomik maliyetinin 120-130 milyar dolar civarında olduğunu tahmin etti. 6 Şubat depremlerinin hemen ardından haftalar boyunca tüm basın-yayın kuruluşlarında yapı üretimi ve denetimindeki sorunlar enine boyuna tartışılmış, konuyla ilgili yapılması gerekenler, yıkımın nedenleri tüm açıklığıyla ortaya konuldu ancak çabuk unuttuk” şeklinde konuştu.
KONYA'DA DA DEPREM GERÇEĞİ VAR
Kahramanmaraş'ta yıkılan binaların büyük çoğunluğunun, deprem yönetmelikleri dikkate alınarak yapılmadığını söyleyen İnşaat Mühendisi Doç. Dr. Süleyman Kamil Akın, “Yapılar ya mühendislik hizmeti olmadan üretilmiştir ya da yeterli düzeyde mühendislik hizmeti almamıştır” diye konuştu. “TBMM’nin İzmir depremi sonrası kurduğu Araştırma Komisyonun Temmuz 2021 tarihli raporuna göre Türkiye’de 10 milyon civarında olan yapı stokunun 6-7 milyon civarında olan kısmı riskli yapı statüsündedir” diyen Akın, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu risk ortadan kaldırılmadığı veya azaltılmadığı sürece ülkemiz büyük yıkımlarla defalarca yüzleşeceği gibi, depremler sonrası müdahalelerde de yetersiz kalmaya mahkum olacaktır. Bugün riskli yapı miktarımız istatistiksel yöntemlerle tahmin edilmektedir. Oysa, Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planına göre 2017 yılına kadar ülkemizdeki yapı stokunun envanterinin çıkartılıp bunlara müdahale edilmesi gerekmekteydi. Ne yazık ki 2023 Türkiye’sinde yapı envanterin nasıl çıkarılacağının yöntemi bile belirlenmiş durumda değildir. Yine TBMM’nin Kahramanmaraş merkezli depremlere ilişkin çıkarmış olduğu Mayıs 2023 tarihli raporundan anlaşıldığı üzere son 11 yıl içerisinde ülke genelinde 238 bin civarında riskli yapıya 'Kentsel Dönüşüm' adı altında müdahale edilerek yenilenmesi sağlanmıştır. Yani 2012 yılından bu yana riskli olduğu düşünülen yapı miktarının sadece yüzde 3-4 civarındaki kısmı yenilenebilmiştir. Konya'da 6,5 büyüklüğünde bir deprem olabileceği söylenmekte. Bu depremin yıkıcı etkisi çok büyük olur. Konya'da 1999 yılı öncesi binaların kontrolü şart. Denetim artmalı.”
YERİNDE KAOS HAKİM!
12 yıl içinde Konya'da kanun ve elde edilen haklar sayesinde hukuk ile çözüme ulaşması yıllar sürecek birçok bölgede başarılı dönüşümler ortaya konulduğunu da aktaran Akın, “Sistem işleyişi ise vatandaş açısından oldukça kolaylıklar içeriyor. Başvuru yapan yapı malikinin yapısı lisanslandırılmış kuruluşlar tarafından incelenmekte, yapının riskli olup olmadığı tespit edilmekte ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ilgili birimine teknik bir dosya verilmekte. Buraya kadar her şey kolayca ilerlerken, onay züreçlerinde tam bir kaos haline gelmiş durumda. Hızla Dönüşümün gerçekleşmesi için konunun muhatabı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının ilgili biriminde onaylanmayı bekleyen yaklaşık 400-450 dosya birikmiş durumda. İlgili birimde 5 adet mühendis çalışmasına rağmen 5 ay bekleyen dosyaların olduğu alınan bilgiler arasında. Bu zaman zarfında başvuru yapan kişilerin kiralık evlerini bulması ve evi terk etmesini fırsat bilen madde bağımlıları, hırsızlar ve fuhuş için yer arayanlar sebebi ile büyük bir güvenlik zaafiyeti de ortaya çıkmakta. Eve verilen zararlar sebebi ile birçok malik de maalesef kira ve benzeri yardımlardan yoksun kalmaktadır. Dönüşüm için seferber olan sayın Bakanımız Murat Kurum Bey’in bu konunun önemi için ortaya koyduğu gayretin maalesef ilgili Kurum tarafından algılanamaması ise üzücü ve düşündürücü. 5 kişinin günlük 5 dosyaya bakması halinde haftada 125 yapının, ayda ise 500 depreme karşı dayanıksız hale gelmiş yapıdan kurtulmak ve güvenli yapıların inşasına yol vermek mümkün. Artan konut talebinin karşılanması, güvenli yapı stoğuna ulaşılması için ilgili birimlerin çok daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. İlgili yapılar ile ilgili hızlıca karar verilmesi için bir sistematik oluşturmanın çok da zor olmadığı aşikar. Basit bir çözüm önerisi olarak ilgili onay biriminin en geç 10 gün içerisinde karar vermesini sağlayacak bir mekanizma kurulması, bunun raporlanması ve takip edilmesi çok da zor olmasa gerek. Konyamıza ve ülkemize çok büyük hizmetleri olan Hemşehrimiz Sayın Murat Kurum’un çok çok önem verdiği kentsel dönüşümün memleketinde bu tür aksaklıkların olması kabul edilemez. Konya’nın bu konuda önder ve örnek olması keyfiyet değil zorunluluktur."
EMRE ÖZGÜL
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.