“Ne Var Ne Yok”

“Ne Var Ne Yok”
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Eskil'in Tosun Yaylası'ndan ve Konya'da ikamet eden Abdullah Ak (Ak Ağa) için damadı Gazeteci Yazar Mustafa Balkan duygularını paylaştı. İşte okuyanları oldukça etkileyen o ifadeler.

Hayatta ölüm: “Ne var ne yok” kelimelerinin (bu iki kelimenin) arasındaki zaman dilimindedir. Şüphesiz “her can (nefis) ölümü tadıcıdır (dünya hayatı geçicidir); sonra bize döndürüleceksiniz.” (Ankebut, 57)

Kayınbabam Akağa Ak öleceğini biliyor ve tahmin ediyordu. Ama ecelin ne zaman gelip çatacağını bilmiyordu. “Ecel geldi cihâne baş ağrısı bahâne” derler ya. Gece yarısı gelen ‘kalp krizi’ bahanesi oldu. Kendisini “Lâ ilâhe illallâh” diyerek kalp masajı yaparak tekrar hayata döndürmek isterken önce gözlerini açtı, sonra üç kere dudaklarıyla tepki verdi ve sonra fotoğrafta görüldüğü gibi tebessüm ederek can verdi.

Cenazeyi defnederken sevenleri de çok olduğu gibi pandemiye rağmen taziyeye gelen sevenleri de bir hafta boyunca kapısını çalmayı eksik etmediler. Cümlesinden Allah (c.c.) razı olsun.

Rabbim bütün Ümmet-i Muhammed’e imanlı güzel ölümler nasip etsin.

***

Koronavirüs salgınının artmasından bu tarafa sosyal medya (facebook’u) her açtığımda karşıma, ölüm haberleri geliyor. Kardeşlerimin acılarını paylaşmak, niyâz ve taziyede bulunmak için adeta zamanla yarışıyorum! Dua yetiştirmekte güçlük çektiğimi de ifade etmeliyim. Her Müslüman kardeşimin acısını paylaşmak isterim. Sağ olsunlar onlar da benim acımı paylaşıyorlar. Şüphesiz acıda, sevinçte ve tasada bir ve beraber olmak güzel bir şey.

***

Koronavirüs’e yakalandığım ve sağlığıma kavuşmak için kurtuluş aradığım karantina ile hastane günlerinde hep ölümü düşündüm. Bir Müslüman olarak Müslümanın ilk ve son arzusunun Müslüman olarak yaşamak ve Müslüman olarak ölmek olduğunu biliyorum. Yüce Allah da; Yüce Kur’ân-ı Kerim’inde “Siz ancak, Müslüman olarak can verin.”(Bakara/132), “Ve siz ancak Müslüman olarak ölün!” (Âl-i İmran/102) buyuruyor.

Sonra Kur’an’ın muhteşem örneği olan Fahri Kâinat efendimiz Hz. Muhammed (S.A.V.)’in hayatı ile ölümünü düşündüm. Yaşayışyla, konuşmasıyla, Kur’an okuyuşuyla, yufka yüreğiyle, takvâsıyla, nezâketiyle, şefkatıyla, üstün ahlâkıyla, sabrıyla, merhametiyle, hilmiyle, cömertliğiyle, tevâzuu ile, siyâsî dehasıyla, liderliğiyle, örnek askerî şahsiyetiyle bütün insanlığa nümûne teşkil eden İki Cihan Serveri ve Kâinatın Efendisi Sevgili Peygamberimiz, ölüm döşeğinde iken ne soğuk terler döktü ve hasta olmasına rağmen hem namaz kıldırdı hem de namaza devam etmeleri için ümmetine nasihatlerde bulundu.

Ve en sonunda ölüm meleği karşısında can verirken arz ve semâ da rahmet göz yaşlarını dökmeye başladı.

Allah Rasûlü (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Mü’min için iki kapı vardır. Kapının birinden onun ameli Allah’a yükselir. İkinci kapıdan rızkı iner. Mü’min öldüğünde her iki kapı da o mü’mine ağla. r.” Kayınbabamın evinde toprağa verildiği günden itibaren üç gün yas tutuldu. Eşi, dostu, akrabası onun için durmadan Yüce Allah’a dua ettiler.

Yâ Rab!..

Kulunu kabirde yalnız bırakma!..

Kulunu sıratta yalnız bırakma!..

Kulunu mîzan başında yalnız bırakma!..

Kulunu mahşerde yalnız bırakma!..

***

Kimliğimizi, Yüce Kur’an da “Müslüman” olarak açıklayan Cenâb-ı Allah’a niyâzımız:

“Ey Rabbimiz! Üstümüze sabır yağdır. Bizi müslüman olarak öldür.” (A’raf/126)

Mustafa Balkan

Gazeteci-Yazar

13 Kasım 2020, Karatay

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum