Mutlu Eskilli
Ey Eskilli! O gençlerle uğraştığınız kadar!
Mekanı cennet olsun; benim dindar mı dindar, naif mi naif, dünya bey efendisi bir arkadaşım vardı.
Adı Bayram Ali Kesmez’di.
O güzelliği ve dindarlığı sofu dedesi Süleyman Kesmez’den mirastı sanki ona!
Babası Hüsnü Emmi çobanlık yaparak geçimini sağlardı.
Bilmem kaç çocuklu Ayşe-Hüsnü Kesmez çiftinin ilk göz ağrısıydı Bayram Ali.
Güzel hasletlerinin yanı sıra çok zekiydi.
Okumaya bayılırdı.
Öyle ki küçücük bir çocukken yerde bulduğu takvim yapraklarını bile tek tek okurdu.
Bu okuma hevesi ve zekiliği başarıyı getiriverdi.
Hiçbir hazırlık kursu, dershaneye gitmeden kimseden bir dakikalık destek almadan sezonun yarısını Bayramdüğün’de yarısını Eskil’de sürdürdüğü eğitim hayatının ardından pat diye Niğde Fen Lisesi’ni kazandı.
Ardından içindeki ilahi aşk onu İlahiyat Fakültesi’ne taşıdı.
Öyle ki 4 yıl süren ve sayısal ağırlıklı ders gördüğü Fen Lisesi’nin 3’üncü sınıfında sözelden sınava girerek İlahiyat Fakültesi’ni kazandı. Şanlıurfa Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’ni tamamlayarak öğretmen olarak atandı ki, normal dört yıllık fen lisesini tamamlaması durumunda Türkiye’de derece yapmaya namzetti.
İçinde yaşadıkları onu belki de radikalleştirdi!
O yeni terleyen yüzünde bir tel kadayıf gibi simsiyah sakalları halaza ekinin tarlayı kapladığı şekilde o güzel yüzünü kapatıyordu.
Güzel ve duru Türkçesine samimiyetini katar Allah’ı ve İslamı anlatırdı.
Sokakta, çarşıda, pazarda bir kelebek kadar çevresine zararsızdı.
Ama Bayram Ali’yi bekleyen bir tehlike vardı!
Toplum böyle bir gence alışık değildi!
Demi canım!
Genç adam içecek, s.çacak, gezecek, tozacak!
Öyle ki mahallede, tavır ve tutumlarıyla kendilerini üzen evlatlarına toz kondurmazlarken ebeveynlerin tek bir dertleri vardı. O derdin Adı: Bayram Ali idi.
Kafayı bozmuş, Mecnun gibi çöllerde gezermiş!
Vs vs…
Bayram Ali yakalandığı amansız hastalığın neticesinde bir kuş gibi hayatının baharında bu dünyadan gerçek aleme göçtü gitti.
O gidişin ardından belki bir 30 sene oldu.
Aradan yıllar geçti…
Eskil’de son yıllarda ticarette parlayan birkaç genç var.
Toplumun konsensüs sağladığı, konuşurken ağızlarına şeytanın anzer balı sürdüğü bu gençler.
Yok şuradan para kazanıyorlarmış, b.ktan işleri varmış vs!
Bu çocukları konuştuğumuz kadar aleni pis işlerle uğraşan kaç kişi bizim derdimiz.
Tamam haklısınız onları da konuşmayalım kimsenin hayatı bizi ilgilendirmez.
Bize yakışan inanmaktır.
Ticari hiçbir yamukluğumuz yok, hayatımda bir kez olsun böyle bir hususta karakola gitmedim diyen gençlere aksine olabildiğince yükleniyoruz.
Eğer bir sıkıntı varsa, bu ülkenin kolluk kuvvetleri, adliyesi vs orada git ihbar et kardeşim de mi?
Netice itibariyle; Sayıları bir elin parmağını geçmeyecek olan bu gençlerle uğraşan ahali!
Bu memlekette; esrar kaçakçısı, evrakta sahtecilik yapan vs bir eski hükümlü olarak okulda ya da farklı bir kamu kurumunda görev yaptığında aynı tepkiyi neden göstermezsin!
Mesela senin (Eskil) hakkın olan OSB bir köy olan Celil’e bağıra bağıra gitti, bir tek kelime söylemeye gücünüz yetti mi? Ya da bu duruma ses çıkarmayan bir seçilmiş ya da atanmaya iki kelime edebildin mi?
Geçen günlerde LGS sonuçları açıklandı. Eskil’in çocuğu bu sınavlarda nerelerde başarı gösterdi hiç dert ettin mi?
Ya da yıllardır oy verdiğin vekiller var 3’te yetmedi 4 dönem yüzde 80 oyla üst üste Meclis’e gönderip 5 senede bir kez senin memleketine gelmeyip selam çakmayanlara onlarla birlikte senin oyunla seçilmişlere (azasıdan, il genel meclis üyesi, muhtar, belediye başkanı gibi…) bir kez olsun sitem etmek aklına geldi mi, geldi de yoksa yazmaya cesaret mi edemedin?
Hazine, mera işgalcileri ilgili düşünceniz ne?
Eskil’in kıymetli olan, neredeyse bütün meralarını bir oy uğruna tarla yapan, toplulaştırma gibi büyük bir fırsatı 3-5 kodamanın hatırına! Hazine arazilerini tarlaların içine gömen, yıllarca mera ekene ses çıkarmayan su kaynaklarının kurumasına katkı sağlayan o hacı başkanlara da iki kelime etmek aklına geldi mi?
Mübarek kardeşlerime bir bak hele mundara müdare etmeyi ihmal etmezken, iyi olmaya çalışanla uğraş!
Eskiden bir hocamız vardı.
Herkes davranışlarıyla oturacağı minderi kendi serer diye…
Kim yanlış yapıyorsa, çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar…
Zaten söz konusu kişiler yanlış yapıyorsa, bir gün ateşten mindere otururlar.
Peki, onlar söylemlerinde oldukları gibi ak ve paksa bu vebale niye girersiniz!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.