Ölmeden 100 Şey Sadece Parası Olanlara mi?

Ölmeden 100 Şey Sadece Parası Olanlara mi?
Yeni yıla Rio'da girmek, bir yatta safa sürmek, safari turuna çıkmak, meditasyon kursuna gitmek, Âşıklar Çeşmesi’ne para fırlatmak...

hobilerimden bahsetmiyorum size. (hobi kelimesinden nefret ederim.)“Ölmeden önce yapılması gereken 100 şey”den bahsediyor herkes. Bilirsiniz, piyasa bu kitaplarla dolu. Zaten bir kere göz gezdirdiğinizde buradaki tavsiyelerin sadece parası olanlara hazırlandığını görebiliyorsunuz. Ben de baktım ki, hayret bir şey; 100 tane yapılacak şey arasından bir tanesi parasız yapılamıyor.
“Ne yapın edin, bir yatta safa sürün” diyor mesela birinde. Âh materyalist zihniyet, bir vapurda gökyüzünde nazlı nazlı süzülen martıları izlemenin büyük bir aşk olduğunu nereden bilsin? Nereden bilsin vapurda çay içerek kitap okumanın sağladığı keyfi?
Ne anlarım ben, şöyle güzel bir dostu, bir efendiyi tanımadan yaşamaktan?

Oysa ben, şu, ruhu gocamış dünyadaki en güzel şeylerin, üstüne para vermeden yapıldığına inanıyorum. Sarılmak, sevmek, imân etmek gibi; ki bunlar için son kuruşumuza kadar versek, onlardan aldığımız huzurun karşılığını ödemeye gıdım yetmez.Tamam, biz de gezmeyi, görmeyi severiz de safari turuna çıkamadık, lüks bir spor salonunda plates yapamadık, Pisa Kulesi’ni gezemedik diye gözlerimiz açık gidecek değil. Sevdiğimiz birine sımsıkı sarılmadan, imân etmeden, Peygamber’imizin nasıl bir hayat sürdürdüğünü, onun güpgüzel hasletlerini bilmeden öldüğünüzü düşünsenize… Güzel bir insanı tanımadan öldüğümüzü meselâ. Ne anlarım ben, şöyle güzel bir dostu, bir efendiyi tanımadan yaşamaktan? Bunları yapmadan ölmekten başka daha elem verici ne olabilir ki? Allah korusun.

Her şey bir yana, tüm bu bıdı bıdılar bir yana, ölmeden önce yapılması gereken 5 şey var aslında. Çok basit: Kelime-i şehadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek. Biz 5’ten sonrasına devam ediyoruz. Hem ne gerek var 100 tane şeye, bunca israfa ne gerek var?


6. Dinimiz İslâm'ı tanımadan, Peygamber Efendimiz'in hayatını okumadan, onun güzel hasletlerini öğrenmeden kesinlikle ölmeyelim.


7. Hafız olamasak bile, en azından Kitab’ımıza, sûre isimlerine dahi yabancı kalmayalım.


8. Peygamber Efendimizin hadislerini ezberleyelim. çevremizdekilerle paylaşalım.


9. Her gün bir İslâm adamını/kadınını tanıyalım. Onları kendimize örnek alalım, hatta, taklidimizin tahkike götürmesine niyet ederek, onları taklid edelim. Onlar gibi düşünmeye, onlar gibi davranmaya çalışalım. Güzel güzel insanları tanımanın tadına doyum olmaz. Bazı insanlar vardır ki, onları her okuduğumda, “Allah’ım iyi ki bu güzel insanı da tanımışım, bana bu kişiyi tanımama ve hatta ona muhabbet beslememe izin verdiğin için sana hamd olsun” dedirtiyor bana. Size de böyle oluyordur eminim. (Hatırlıyorum, Mus’ab bin Umeyr’i ilk okuduğumda aynen böyle demiştim.)


10. Yaşadığımız şehirdeki camileri bilelim, her birinde namaz kılmaya niyet edelim. Böyle bir niyetimiz olsun yani, ne zararı var.


11. Canımız sıkıldığında sinemaya gitmek ya da arkadaşlarımızla dışarıda buluşmak yerine canımız sıkıldıkça da namaz kılalım, bir hadisin serinliğinde ferahlayalım.


12. Kitabımızı, kalemimizi, kâğıdımızı alıp camiye gidelim. (Orada okumak da, yazmak da, öğrenmek de başkadır, inanın.)


13. Koca bir melek ordusu/ cemaatinin de bize eşlik ettiğini unutmayarak, camide saflarımızı sıkı tutalım. (Arkadan öyle güzel görünüyorsunuz ki.)


14. Eğer İstanbul'daysanız ya da İstanbul'a yolunuz düşerse, başka ülkelerden Süleymaniye Camii'ni ziyarete gelen diğer Müslümanlarla tanışalım. Yabancı dil bilmeyebiliriz, "Allah" diyelim, bakın ne de güzel anlaşırız. Onlarla namaz kılalım. Bu büyük zevkten mahrum kalmayalım.


15. Yağmurlu bir günde şemsiyelerimizi evde unutalım, yağmurun ellerinden tutalım, bırakalım ne yapacaksa yapsın, ıslanalım!

16. Sert bir rüzgâr estiğinde, rüzgârın yanaklarımızdan makas almasına izin verelim. Rüzgârı hissetmek diye bir şey var!


17. Üşüyelim. En güzel ısınmaların, iyice üşüdükten sonra geldiğine inanalım.


18. Sıcak bir ortamda eşimize, dostumuza kendi ellerimizle çay demleyelim. Demlendikçe çayın, muhabbetin demleneceğine de inanalım.


19. Sokakta gördüğümüz fakir bir çocuğa yemek ısmarlayalım. Onun yüzünü güldürelim.


20. En kıymetli eşyalarımızı başkalarıyla paylaşmasını bilelim. Sokaktaki fotoğraf makinemize bakmak isteyen bir çocuğun makinemize dokunmasına izin verelim. (Çocuğun fotoğrafını çekerken iyi!)


21. Evde bir yemek yaptığımızda komşularımızla da paylaşalım. Tık tık tık. Kapılarını çalalım. Birden fazla kapıya gücümüz yetmeyebilir. En yakınımızdaki komşumuzla paylaşalım.


22. Kanadı kırık bir kuş için dua edelim ya da ayağı sakatlanmış bir kedi için. Çabucak iyileşsinler. Bir çiçek için de dua edebiliriz, güzel güzel filizlensin.


23. İmkânımız varsa çiçek yetiştirelim. Çiçeklerimize güzel güzel isimler verelim. Onlara bakıp bakıp, “Allah’ım çiçekleri bile düşünmüşsün!” diyerek içlenelim.


24. (Bunu hanımlar için söylüyorum) Reçel yapalım. Reçel, aile bağlarını kuvvetlendirir. Çilek reçeli, incir reçeli, gül reçeli… (Favori kelimesinden de hiç haz almam fakat; benim favorim çilek reçeli.)

25. Bir camiye girdiğimizde bir dağınıklık varsa toplayalım. Dolaptaki etekler, örtüler dağılmışsa mızmızlanmadan katlayalım. Kitaplığı düzeltelim, kitaplığın tozunu alalım. “Bez nereden bulacağız” demeyin, çantanızdaki ıslak mendil ne güne duruyor ? Hay aksi, bitmiş mi yoksa? Köşedeki bakkalda muhakkak satılıyordur.

26. “Müminin mümine karşı tebessümü sadakadır.” Tebessüm ederek bol bol sadaka verelim.


27. Selamun aleykûm! Selam verelim!


28. Durduk yere tekbir getirelim. Allahu ekber! Allahu Ekber!


29. Kardeşlerimizin saçlarını koklayalım, gözlerinin kıyısından öpelim. (Tecrübeyle sabittir: Hiçbir şeyciğiniz kalmaz. Bütün derdimizi, tasamızı unuturuz)


30. Sezai Karakoç, Necip Fazıl, Rasim Özdenören gibi dava adamlarından olalım. Bir davamız olsun.


31. Kafamızı kaldırıp göğe bakalım. Uzuuun uzun göğe bakalım. Kimler bakmadı ki bu göğe?


32. Bulduğumuz bir dere kenarında ayaklarımızı serin sulara gömelim.


33. Gittiğimiz kırlarda bir çiçeğin koynunda kaybolalım. Çiçekler şarkı söylerler, onlardan daha güzel kim şarkı söyleyebilir ki? Birlikte şarkı söyleyelim.


34. Sizin, camı açıp bağıracak bir sözünüz var mı hiç? Camı açıp bağıracak bir sözü olmalı insanın. Haykırdıkça haykırmak isteyelim.


35. Annelerimizi, babalarımızı dışarı çıkartıp onları gezdirerek hiç değilse bir günümüzü onlara ayıralım.


36. Sokaktaki aç bir hayvancağıza yemek verelim. Onun doyduğunu görünce ne seviniriz, bir bilseniz!


37. Dilediğimiz kadar güzel, tertemiz hayaller kuralım, serbestiz! Üstelik hayallerimize de karışamazlar.


38. Özleyelim. Hasret duyduğumuz bir şeyler ya da birileri olmalı.


39. Sevdiklerimizi durup durup sevelim. Durduk yere daha çok sevelim, sevdiklerimizi…


40. Aman ha, Hakka âşık olmadan ölmemeye gayret edelim.



Yeşim Sünnetçioğlu

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.