PKK'lılar tanık, yakalayanlar sanık
Yayınlanma:
Eski PKK yöneticisi Sakık'ın Ergenekon davasında gizli tanık olduğu ortaya çıktı...
Ergenekon Davası’nda şok bir gelişme yaşandı. Gizli Tanık Deniz, duruşmada açık kimliğiyle ifade vermek istediğini söyledi. Mahkeme heyeti talebi kabul edince gizli tanığın PKK’nın eski yöneticilerinden Şemdin Sakık olduğu ortaya çıktı
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen 65’i tutuklu 274 sanıklı Ergenekon Davası’nın 255. duruşmasına Gizli Tanık Deniz damga vurdu. Duruşmanın başında Deniz’in sesi ve görüntüsü bozularak salondaki ekranlara yansıtıldı. Gizli tanık, açık kimliğiyle ifade vermek istediğini ve orijinal görüntüsünün duruşma salonuna yansıtılmasını talep etti. Mahkemenin talebi kabul etmesiyle Gizli Tanık Deniz’in, Şemdin Sakık olduğu anlaşıldı.
ÖCALAN VE PERİNÇEK GÖRÜŞMESİ: İşte Sakık’ın ifadesinden önemli satır başları: “1979 yılında PKK’ya sempati duydum, 12 Eylül darbesinden sonra dağa çıktım. Bekaa Vadisi’nde tanık olduklarımdan sonraki süreçte yaşananların bazı konuların aydınlatılmasında mahkemeye yarayabileceğini umuyorum. Doğu Perinçek, ’Gazeteci kimliği ile geldim’ dedi. Barış elçisi olarak, kardeşlik elçisi olarak geldiğini söyledi. O güne kadar pos bıyığı, sesi, ifadeleriyle köylü görümünü ile tanınıyor olmasına rağmen Doğu Perinçek ile yayınlanan fotoğrafları sayesinde, elinde çiçek, yüzünde gülücük hoş bir önder kişilik olarak kamuoyuna yansıtıldı. Öcalan, bir lider imajıyla sunularak kabul ettirilmeye çalışıldı.”
BENİ ÖLDÜRMEK İSTEDİLER: “Örgütten ayrılmak istedim. Beni öldürmek istediler. Ben kaçıp cezaevine girdim. Ben bir tane bile örgütçü yakalatmadım. Dava sanıklarından Yalçın Küçük bana ’Kahraman’ diyordu, şimdi ise ’Hain’ diyor. Bir insan 2 gün önce kahraman, sonra nasıl hain olur. Bu insanın yaptığı bir şey olmalı.”
33 ASKERİN ŞEHİT EDİLMESİ: “33 asker şehit edildi, direkt üzerime atıldı. O dönem örgüt tek taraflı ateşkes ilan etmişti. Devlet de bu ateşkesi bozmak için her gün operasyon yapıyordu. Örgüt lideri, ’Herkes birbirini korumak için misilleme yapabilir’ diye talimat verdi. Öyle karakol basmak, büyük eylem yapmak imkanı yoktu. Kimlik sorma, yol kesme, mayın döşeme gibi eylemler yapıyorduk. Askere yol kesme yapıldı. Götürelim mi , vuralım mı tartışması yapıldı. Güvenlik kuvvetleri olay yerine gidince 2’si öldürülüyor. Ayak üstü karar veriliyor. Kimi öldürülüyor kimini de yanlarında götürüyorlar. Bu olayın tetikçisi PKK’dır. Ancak örgüt liderinin eylem yapın talimatına karşın bu askerler tedbirsiz yola çıkarılmıştır. Ben bu olayda insani olarak sorumluluk kabul ediyorum. Her gün telsizleri dinleyen, nerede ne kadar kişi olduğumuzu bilen güvenlik güçleri, bu taburu çıkarırken, eylem yapılacağını bildiği halde neden tedbir almadı.”
PİYON OLDUM: “Kürtlerin bazı hakları vardı. Bu hakları saygı gösterilmelidir. Ama mücadelemiz sırasında bazı güçler tarafından piyon olarak kullanıldığım için utanç duyuyorum.”
KÜÇÜK, ÖRGÜT İÇİN ALLAH’IN LÜTFU: “18 yıl boyunca PKK’da kaldım. Hamal olarak girdiğim örgütten 1. Komutan olarak ayrıldım. Örgüt liderine en yakın olması gereken isimlerden bir tanesiydim. Ancak benim Öcalan ile konuşmalarımı toplarsanız Yalçın Küçük’ün bir kere konuşması kadar olmaz. Zaman açısından söylüyorum. Tahminin baş başa iken Küçük, Türkiye ve Avrupadaki gelişmeler hakkında Öcalan’ı bilgilendiriyordu. Küçük Avrupa’da örgüt faaliyetinin içindeydi. Öcalan’a istihbarat getiriyordu. Bize silahlı eğitim veriyordu. İkinci başkanımız mı, diye düşünüyorduk. Öcalan bize Küçük’ün Türkler için bir şans, örgüt için Allah’ın lütfu olduğunu söylerdi.”
GAFFAR OKKAN SUİKASTI: “Okkan’a yapılan eylem, dünyanın hiç bir yerinde bu kadar yağdan kıl çekercesine, hedefi yüzde yüz vuran eylem görülmemiştir. PKK’nın bu kadar başarılı bir eylemi olmamıştır. Her faili meçhul cinayet yüz de yüz devlet desteklidir. Askeri, siyasi, istihbarat açısından bakarsanız kesinlikle Hizbullah işi değildir.”
BAŞBUĞ’DAN SİTEM: Ben terörist o tanık!
Ergenekon’un tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Sakık’ın tanık olmasına yazılı açıklamayla sitem etti: “Bir tarafta ömürlerini PKK’ya karşı mücadeleyle geçiren ancak bugün haksız ve mesnetsiz suçlamalarla Ergenekon’a sanık sandalyelerine oturtulan Türk Ordusunun komutanı ve karargahı. Diğer tarafta bir dönem terör örgütünün ikinci adamı olan 33 erimizin şehit edilmesi için emir veren ancak bugün tanık sandalyesinde oturtulan bir terörist. Bir tarafta TSK’nın 26. Genelkurmay Başkanının ’Terör örgütü Kurmak ve Yönetmekten’ suçlanması ve yargılanması, diğer tarafta Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile sanıklarlar hasım durumunda olan eli kanlı bir teröristin tanık olması. Takdir Yüce Türk Milleti’nindir.”
‘O Casa’da Yeşil de öldü’
“2001’de Diyarbakır’dan havalanan içinde bordo berelilerin bulunduğu Casa tipi uçak Malatya’da düştü. O uçakta ölenlerden birisi Mahmut Yıldırım’mış (Yeşil). İsmi çizilenlerden birisi oymuş. Bir devlet bu kadar olayın faili olan kişinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyorsa, o artık devlet değildir. Kuzey Irak’tan beni getiren 5 kişilik ekibin başında da Mahmut Yıldırım vardı. Demek ki bu Yıldırım 1998 yılında da kullanılan bir insandı. Bir kişi ’düşman’ denilen adamı getiriyor, JİTEM, MİT, emniyetin haberi yok. Bana, kimin getirdiğini sordular. ’Başıma bir iş gelir’ diye söylemedim. Yıldırım, Tunceli ve Bingöl sorumlusuydu. Demirel döneminde Yıldırım, Çankaya’ya gitti mi, Çiller ile görüştü mü? Beni getirmek için kimden emir aldı? Kimin emrinde çalıştırıldı? Bilemiyoruz. 1993’te yıldızı parlayan Yıldırım’dır.”
Rakamlarla Ergenekon
Ergenekon sanıkları tarafından hazırlanan toplam 16 sayfalık rapor, Ergenekon davasında
ilginç rakamları ortaya çıkardı...
100 bin
telefon dinlendi
3 bin
kişi hakkında takip yapıldı
1.360
kişi ifade verdi
600
duruşma yapıldı. Bu Türk yargı sisteminde yaklaşık
150
yıllık ağır ceza yargılamasına denk geliyor.
287
sanık yargılanıyor
44
gizli tanık var
19
iddianame hazırlandı
6
yıldır dava devam ediyor
7
sanık ifade veremeden öldü
7
sanık kansere yakalandı
VATAN
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’de görülen 65’i tutuklu 274 sanıklı Ergenekon Davası’nın 255. duruşmasına Gizli Tanık Deniz damga vurdu. Duruşmanın başında Deniz’in sesi ve görüntüsü bozularak salondaki ekranlara yansıtıldı. Gizli tanık, açık kimliğiyle ifade vermek istediğini ve orijinal görüntüsünün duruşma salonuna yansıtılmasını talep etti. Mahkemenin talebi kabul etmesiyle Gizli Tanık Deniz’in, Şemdin Sakık olduğu anlaşıldı.
ÖCALAN VE PERİNÇEK GÖRÜŞMESİ: İşte Sakık’ın ifadesinden önemli satır başları: “1979 yılında PKK’ya sempati duydum, 12 Eylül darbesinden sonra dağa çıktım. Bekaa Vadisi’nde tanık olduklarımdan sonraki süreçte yaşananların bazı konuların aydınlatılmasında mahkemeye yarayabileceğini umuyorum. Doğu Perinçek, ’Gazeteci kimliği ile geldim’ dedi. Barış elçisi olarak, kardeşlik elçisi olarak geldiğini söyledi. O güne kadar pos bıyığı, sesi, ifadeleriyle köylü görümünü ile tanınıyor olmasına rağmen Doğu Perinçek ile yayınlanan fotoğrafları sayesinde, elinde çiçek, yüzünde gülücük hoş bir önder kişilik olarak kamuoyuna yansıtıldı. Öcalan, bir lider imajıyla sunularak kabul ettirilmeye çalışıldı.”
BENİ ÖLDÜRMEK İSTEDİLER: “Örgütten ayrılmak istedim. Beni öldürmek istediler. Ben kaçıp cezaevine girdim. Ben bir tane bile örgütçü yakalatmadım. Dava sanıklarından Yalçın Küçük bana ’Kahraman’ diyordu, şimdi ise ’Hain’ diyor. Bir insan 2 gün önce kahraman, sonra nasıl hain olur. Bu insanın yaptığı bir şey olmalı.”
33 ASKERİN ŞEHİT EDİLMESİ: “33 asker şehit edildi, direkt üzerime atıldı. O dönem örgüt tek taraflı ateşkes ilan etmişti. Devlet de bu ateşkesi bozmak için her gün operasyon yapıyordu. Örgüt lideri, ’Herkes birbirini korumak için misilleme yapabilir’ diye talimat verdi. Öyle karakol basmak, büyük eylem yapmak imkanı yoktu. Kimlik sorma, yol kesme, mayın döşeme gibi eylemler yapıyorduk. Askere yol kesme yapıldı. Götürelim mi , vuralım mı tartışması yapıldı. Güvenlik kuvvetleri olay yerine gidince 2’si öldürülüyor. Ayak üstü karar veriliyor. Kimi öldürülüyor kimini de yanlarında götürüyorlar. Bu olayın tetikçisi PKK’dır. Ancak örgüt liderinin eylem yapın talimatına karşın bu askerler tedbirsiz yola çıkarılmıştır. Ben bu olayda insani olarak sorumluluk kabul ediyorum. Her gün telsizleri dinleyen, nerede ne kadar kişi olduğumuzu bilen güvenlik güçleri, bu taburu çıkarırken, eylem yapılacağını bildiği halde neden tedbir almadı.”
PİYON OLDUM: “Kürtlerin bazı hakları vardı. Bu hakları saygı gösterilmelidir. Ama mücadelemiz sırasında bazı güçler tarafından piyon olarak kullanıldığım için utanç duyuyorum.”
KÜÇÜK, ÖRGÜT İÇİN ALLAH’IN LÜTFU: “18 yıl boyunca PKK’da kaldım. Hamal olarak girdiğim örgütten 1. Komutan olarak ayrıldım. Örgüt liderine en yakın olması gereken isimlerden bir tanesiydim. Ancak benim Öcalan ile konuşmalarımı toplarsanız Yalçın Küçük’ün bir kere konuşması kadar olmaz. Zaman açısından söylüyorum. Tahminin baş başa iken Küçük, Türkiye ve Avrupadaki gelişmeler hakkında Öcalan’ı bilgilendiriyordu. Küçük Avrupa’da örgüt faaliyetinin içindeydi. Öcalan’a istihbarat getiriyordu. Bize silahlı eğitim veriyordu. İkinci başkanımız mı, diye düşünüyorduk. Öcalan bize Küçük’ün Türkler için bir şans, örgüt için Allah’ın lütfu olduğunu söylerdi.”
GAFFAR OKKAN SUİKASTI: “Okkan’a yapılan eylem, dünyanın hiç bir yerinde bu kadar yağdan kıl çekercesine, hedefi yüzde yüz vuran eylem görülmemiştir. PKK’nın bu kadar başarılı bir eylemi olmamıştır. Her faili meçhul cinayet yüz de yüz devlet desteklidir. Askeri, siyasi, istihbarat açısından bakarsanız kesinlikle Hizbullah işi değildir.”
BAŞBUĞ’DAN SİTEM: Ben terörist o tanık!
Ergenekon’un tutuklu sanığı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Sakık’ın tanık olmasına yazılı açıklamayla sitem etti: “Bir tarafta ömürlerini PKK’ya karşı mücadeleyle geçiren ancak bugün haksız ve mesnetsiz suçlamalarla Ergenekon’a sanık sandalyelerine oturtulan Türk Ordusunun komutanı ve karargahı. Diğer tarafta bir dönem terör örgütünün ikinci adamı olan 33 erimizin şehit edilmesi için emir veren ancak bugün tanık sandalyesinde oturtulan bir terörist. Bir tarafta TSK’nın 26. Genelkurmay Başkanının ’Terör örgütü Kurmak ve Yönetmekten’ suçlanması ve yargılanması, diğer tarafta Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile sanıklarlar hasım durumunda olan eli kanlı bir teröristin tanık olması. Takdir Yüce Türk Milleti’nindir.”
‘O Casa’da Yeşil de öldü’
“2001’de Diyarbakır’dan havalanan içinde bordo berelilerin bulunduğu Casa tipi uçak Malatya’da düştü. O uçakta ölenlerden birisi Mahmut Yıldırım’mış (Yeşil). İsmi çizilenlerden birisi oymuş. Bir devlet bu kadar olayın faili olan kişinin yaşayıp yaşamadığını bilmiyorsa, o artık devlet değildir. Kuzey Irak’tan beni getiren 5 kişilik ekibin başında da Mahmut Yıldırım vardı. Demek ki bu Yıldırım 1998 yılında da kullanılan bir insandı. Bir kişi ’düşman’ denilen adamı getiriyor, JİTEM, MİT, emniyetin haberi yok. Bana, kimin getirdiğini sordular. ’Başıma bir iş gelir’ diye söylemedim. Yıldırım, Tunceli ve Bingöl sorumlusuydu. Demirel döneminde Yıldırım, Çankaya’ya gitti mi, Çiller ile görüştü mü? Beni getirmek için kimden emir aldı? Kimin emrinde çalıştırıldı? Bilemiyoruz. 1993’te yıldızı parlayan Yıldırım’dır.”
Rakamlarla Ergenekon
Ergenekon sanıkları tarafından hazırlanan toplam 16 sayfalık rapor, Ergenekon davasında
ilginç rakamları ortaya çıkardı...
100 bin
telefon dinlendi
3 bin
kişi hakkında takip yapıldı
1.360
kişi ifade verdi
600
duruşma yapıldı. Bu Türk yargı sisteminde yaklaşık
150
yıllık ağır ceza yargılamasına denk geliyor.
287
sanık yargılanıyor
44
gizli tanık var
19
iddianame hazırlandı
6
yıldır dava devam ediyor
7
sanık ifade veremeden öldü
7
sanık kansere yakalandı
VATAN
Güncel
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.