Rektör Acar Fen Lisesi’nde Değerler Eğitimini Anlattı
Konferansı, Milli Eğitim Müdürü Lütfiye Deneri, Fen Lisesi idarecileri ve öğrencileri takip etti. Rektör Acar, insan sermayesinin en kıymetli sermaye olduğunu ve bu nedenle beynimizi iyi kullanmak, çocuklarımıza iyi yatırım yapmak gerektiğini belirtti. Hayatın hem teknik, fiziksel, bedensel, teknolojik tarafı olan, hem de sosyal, psikolojik, felsefi, edebi, entelektüel boyutu olan karmakarışık bir süreç olduğuna değinen ASÜ Rektörü, bir insanın sadece bilimsel ve teknolojik olarak donanımlı olmasının yetmeyeceğinin altını çizdi.
- Değerler Eğitimi Üzerimize Düşen Bir Vazifedir -
ASÜ Rektörü Acar, konferansın ana konusuna geçmeden önce değişen dünya, değişen Türkiye ve Aksaray Üniversitesi’nin yaşadığı değişim hususlarında bilgiler paylaştı. Türkiye’nin geleceğinin daha aydınlık, daha parlak olması için değerler eğitiminin, eğitimcilerin üzerine düşen önemli bir vazife olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Acar, “Eğer ülkemizin ve toplumumuzun geleceğinden emin olmak istiyorsak, sağlam ahlak ve karakter sahibi, geleneksel, kültürel, ahlaki, dini değerlerin farkında olan, bunları içselleştirmiş gençler yetiştirmemiz gerekiyor” dedi.
- 20’nci Yüzyılda Son Derece Yıkıcı Savaşlar Yaşandı -
Konferansına değişen dünyayı anlatarak başlayan Rektör Acar, 20’nci yüzyılın enteresan bir yüzyıl olduğunu belirtti. Dünyanın, Soğuk Savaş öncesinde insanlığın bugüne kadar gördüğü en büyük ve en yıkıcı savaşlara sahne olduğunu ifade eden ASÜ Rektörü, birinci ve ikinci dünya savaşlarının, insanlık tarihinin gördüğü en yıkıcı savaşlar olduğunu vurguladı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyada önemli rejim değişlikleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Mustafa Acar, “Almanya ve İtalya’da İkinci Dünya Savaşı öncesinde patlak vermiş faşist, nasyonal sosyalist, baskıcı diktatörlük idareleri var idi, onlar yıkıldı. Savaşı, demokrasiyle barışık olan blok’un kazanmasının da etkisiyle, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra dünyanın önemli bir bölümü demokrasi, çoğulculuk, fikir özgürlüğü, insan haklarına daha saygılı rejimler geliştirdiler. Ama velâkin dünya, 20’nci yüzyılın sonlarına gelinceye kadar soğuk savaş dediğimiz bir savaş süreci de yaşadı. Bir tarafta eski Sovyetler Birliği’nin başı çektiği Doğu Blok’u -sosyalist blok-, diğer tarafta da ABD’nin başını çektiği Batı Blok’u -kapitalist blok- arasında yaşanan gerginliğe dayalı, savaş sanayilerinin arkasındaki caydırıcı güce dayalı bir ortam yaşandı” dedi.
- Bir Devir Kapandı, Artık Tek Kutuplu Dünya Yok -
1980’li yılların sonunda çok önemli bir hadisenin yaşandığını ve 1989 yılında Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla Soğuk Savaş döneminin bittiğini dile getiren Rektör Acar, “İki blok arasındaki gerginlik dönemi sona erdi. Dünya, 21’inci yüzyıl başlamadan yeni bir evreye girmiş oldu. Artık bugün soğuk savaş yok, dünya düz bir alan haline ve sınırın öbür tarafı görülebilir hale geldi. Yeni bir dünya var artık” dedi. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu yükselen güçler olduğunu, yeni yükselen ülkelerin eski büyük ekonomilere rakip olmaya başladığını belirten ASÜ Rektörü, şöyle devam etti: “Dünya bugün belki 100 yılda bir ortaya çıkan ciddi bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçiyor. Bir devir kapandı, başka bir devir açılıyor. Artık tek kutuplu dünya yok. Çok kutuplu bir dünyaya hızla gidiyoruz. Ortadoğu dahil olmak üzere, dünyanın pek çok noktası, ülkesi ve bölgesi hızlı bir dönüşüm ve transformasyon süreci yaşıyor. Siyasi rejimler devriliyor yenileri kuruluyor, iktisadi rejimler yıkılıyor yenileri kuruluyor ve Türkiye böyle bir değişim, dönüşüm sürecinin tam ortasında.”
- Türkiye, 20’nci Yüzyılı Büyük Ölçüde Iskaladı -
Konuşmasına, dünyada yaşanan bu gelişmelere paralel olarak Türkiye’de yaşananları anlatarak devam eden Prof. Dr. Mustafa Acar, Türkiye’nin, 20’nci yüzyılı önemli ölçüde heba ettiğini söyledi. Dış dünyadaki olumsuz konjonktür, Birinci Dünya Savaşı’nın getirdiği ağır yıkım, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok partili demokrasiye geçilen yarım yüzyıl boyunca içte yaşanan toplumsal, siyasi, askeri ve ekonomik tıkanmalar, ortalama her on yılda bir yaşanan darbeler, darbelerin ardından yaşanan travmalar gibi nedenlerle Türkiye’nin 20’nci yüzyılı büyük ölçüde ıskaladığını belirten Rektör Acar, 80’li yıllarda durumun farklılaşmaya başladığını belirtti. 1980’li yıllardan itibaren Türkiye’nin artık eski politikalarla, eski rejim ve sistemle daha fazla yola devam edemeyeceğini gördüğünü anlatan Rektör Acar, “80’li yıllardan itibaren Türkiye dışa açılmak, serbest piyasa ekonomisi, ihracatın teşviki, eğitimde devlet tekelinin kaldırılması, özelleştirme, dünya ile barışma, karşılıklı yatırımların ve ticaretin teşviki gibi konularda yeni açılımlar denedi. 90’lı yıllar biraz 80’li yıllardaki açılımların tersine döndüğü yıllar oldu. Rant kavgası, iktidar savaşı ve siyasi güç dengelerinin neticesinde epeyce ağır bedeller ödeyeceğimiz yanlış bazı politikalar uygulandı. Sahip olmadığımız geliri başkalarından borçlanarak yaşamak, gelirimizden çok daha fazla harcama yapıp, açıktan para basarak enflasyon yaratmak, içeride ve dışarıda borçlanmak, sermayeyi renklerine ayırarak onun bir kısmını adeta iç düşman ilan etmek, yabancı sermayenin gözünü korkutup kaçırtmak gibi üst üste hatalar yapılan 90’lı yılları kaybettik. O yıllarda iç ve dış borçlarımız kabardı, dışa bağımlılığımız arttı, iç kavgalar nedeniyle toplumsal enerjimizi eğitime, sağlığa, enerji kaynaklarının etkinleştirilmesine ve genç nesillerimize daha iyi yaşam koşulları sağlamak yerine başka konulara harcadık. Ve nihayet 2001 yılında tarihimizin en büyük krizine saplandık” dedi.
- Son 10 – 12 Yıl İçinde Türkiye İyi Toparladı -
2001 krizinin, Türkiye tarihinin gördüğü en büyük kriz olduğunun altını çizen ASÜ Rektörü, o dönemde onlarca bankanın battığını, binlerce işyerinin kapandığını, on binlerce, yüz binlerce insanın işini kaybettiğini söyledi. Sadece batan bankaları kurtarmak için Türkiye’nin harcamak zorunda olduğu kaynakların 50 – 70 milyar dolar olarak hesaplandığını ileten Prof. Dr. Mustafa Acar, “Ancak sonraki dönemde Türkiye kendisini iyi toparladı. Son 10 – 12 yıl içinde Türkiye, dünyada parmakla gösterilecek başarılara imza atmış bir ülkedir. Türkiye, 20’nci yüzyılda bir türlü çözemediği, yüzleşemediği, sırtından atamadığı bazı kamburlarla, bazı toplumsal, siyasal ve iktisadi sorunlarla da yüzleşmeye başladı. 80’li yılların dışa açılma politikalarına yeniden döndü, komşularla barışma gayreti içerisinde oldu, Kürt sorunu ve terör sorunu gibi sorunlarla açıktan, adını koyarak yüzleşmeye başladı, AB ile bütünleşme doğrultusunda reformlar yaptı. AB gibi en önemli bir ekonomi blok’unun içindeki bazı ülkeler ve sözde bizden daha iyi olduğu kabul edilen pek çok ülke iç ve dış borç sarmalında kıvranırken, Türkiye birkaç istisnai durum dışında makro ekonomik dengeleri iyileştirmiş ve dünyanın dikkatini çekmeyi başarmıştır” dedi.
- Bizler Diğer Ülkelerden Daha Çok Çalışmalıyız -
Dünyada ve Türkiye’de yaşanan değişimleri özetleyen ve kısaca Aksaray Üniversitesi’nin gelişim potansiyelinden söz eden Rektör Acar, ‘Ahlak, Karakter ve Değerler Eğitimi’ konusuna girdi. İnsan sermayesinin en kıymetli sermaye olduğunu ifade eden Rektör Acar, şöyle konuştu: “Eğer insan sermayesi en değerli sermaye ise beynimizi iyi kullanmamız, çocuklarımıza iyi yatırım yapmamız gerekiyor. Bu okullarda öğretmenlerimizin, devletimizin bizlere verdiği imkânları iyi değerlendirmek ve kendimizi iyi yetiştirmemiz gerekiyor. Mezun olduğumuz da iyi bir meslek sahibi, donanımlı, sağlam karakter sahibi insanlar olalım. Bizler diğer ülkelere göre biraz daha fazla gayret etmeliyiz. Maalesef aramızda yılların getirdiği bir uçurum ve boşluk var. Bizden çok daha önce sanayileşme devrimini gerçekleştirmiş, çok daha önce bir takım reformları yapmış ülkeler var. Aramızda bu anlamda belirli bir boşluk var. Bu boşluğun kapatılabilmesi için başka ülkelerden daha hızlı yol almamız gerekiyor. Biz sanayi devrimini ıskaladık, 20’nci yüzyılda çok fırsatlar kaçırdık. Başkalarıyla aramızda oluşan mesafeyi kapatmak için de çok çalışmak, çok üretmek ve hızlı mesafe kat etmek zorundayız.”
- İnsanın Sadece Bilimsel Donanımlı Olması Yetmez -
Hayatın hem teknik, fiziksel, bedensel, teknolojik tarafı olan, hem de sosyal, psikolojik, felsefi, edebi, entelektüel boyutu olan karmakarışık bir süreç olduğuna değinen ASÜ Rektörü, bir insanın sadece bilimsel ve teknolojik olarak donanımlı olmasının yetmeyeceğini belirtti. Acar, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bir bilgisayarla kedinin fareyle oynadığı gibi oynayabilirsiniz. Ama insani, ahlaki, kültürel ve dini değerlerden, sevgi ve saygıdan haberiniz yoksa küçükleri sevemiyor ve büyükleri sayamıyorsanız, ahlak ve karakter yönünden zaaflarınız fazlaysa, cömertliği bilmiyorsanız insanlığa, ailenize, vatanınıza ve milletinize karşı borcunuzu ödeyemiyorsunuz demektir. Değerleri içselleştirebilmek son derece önemlidir. Bu değerler arasında bir derecelendirme yapmak kolay değil. Bunların her biri birbirinden değerli ve kıymetli hazinelerdir. Çok çalışmak, üretken olmak, Allah’ın bize verdiği yetenekleri sonuna kadar kullanmak, bu uğurda elimizden geleni yapmak, enerjimizi, paramızı, yeteneğimizi, beyin gücümüzü israf etmemek ve ahde vefa göstermek gerekiyor. Günlük çalışmalarımızı bu değerlerle iç içe geçirebilirsek çok daha değerli insanlar oluruz.”
Konferansın ardından ASÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Acar, öğrencilerin merak ettikleri soruları yanıtladı. Milli Eğitim Müdürü Lütfiye Deneri ise Rektör Acar’a hediye takdim etti ve konferansı için teşekkür etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.