"Sanki Bir Yol Ayrımındayım"
Hayat Rüya Gibi adlı albümü yeni çıkan Göksel,bir kadının hem çok kadınsı ve kırılgan görünüp hem de güçlü kalabileceğinin kanıtlarından biri. Onunla müziği, aşkı, çalkantılı 1970"leri, krizden kaçma yollarını, yalnızlık tutkusunu, çocuk yapma arzusunu konuştuk.
HT CUMARTESİ- Gülenay BÖREKÇİ
Her şeyin hızla tüketildiği, insanların en olmayacak konularda, âşıkken bile birbiriyle yarıştığı bir çağda yaşıyoruz ya; kimsenin durup beklemeye hali kalmadı artık. Bu yüzden özlüyoruz ucundan kıyısından yakalayabildiğimiz eski zamanları. Bir şey olsun, şahane bir deja vu yaşatsın bize istiyoruz; kendimizi hiç değilse bir süreliğine yeniden masum, iyi ve umutlu hissedelim... Geçen hafta, ben tam da bunları düşünürken ve zamanı bir süreliğine dondurmayı, telaşı, kargaşayı unutmayı arzu ederken, bir bahçe partisine davet edildim. Ilık bir bahar akşamıydı. Ağaçların altına kurulmuş küçük masalarda oturduk, üşütmeyen tatlı bir rüzgâr eşliğinde... Arkadaşlar, sohbet, insanı önce alabildiğine hüzünlendiren, bir an sonra kahkahalar attıran eski güzel şarkılar ve elbette "küçük hanımefendi" stili saçları ve kabarık eteğiyle Göksel vardı. Geçip gitmiş bir dönemin, 70"lerin Yeşilçam filmlerinin masum partilerindeki gibiydi her şey. O gece yüzümde kocaman bir gülümsemeyle eve dönerken, “İyi ki gitmişim” dedim kendi kendime...
1970"ler Türkiye"nin çalkantılı bir dönemiydi. Ama şarkılarda bunun izi yok. Şimdi de çalkantılı bir dönemde yaşıyor, 70"lerin şarkılarını dinliyoruz. Şarkılar bizim için kaçış aracı mı?
Haklı olabilirsin. 1970"lerin popüler şarkılarına yaşanan siyasi olaylar pek yansımamış. O şarkıları yapanlar çoğunlukla apolitize olup, aşktan söz etmeyi tercih etmiş. O yıllarda değil şimdi yaşadığıma memnunum. Kendim ve tüm kadınlar adına... Kadınların çalışmayıp evde kurtarılmayı beklediği yıllardı. Bir erkek olmadan yaşayamayacaklarına inanırlardı. Bu tür bir acizliği sevmiyorum.
Eskiden kadınlar erkeklerin şarkılarını söylerdi, şimdi kendi şarkılarını söylüyorlar...
Çünkü eskiden, kadınların üretmesi istenen bir şey değildi. Onlar erkeklerin hayatını kolaylaştırmak, renklendirmek için vardı. Erkekler başarılı birer ressam,şair, yönetmen, avukat filan olsun; arkalarında da onları destekleyen bir kadın bulunsun... “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” denirdi ya...
Her başarısız kadının önünde bir erkek vardı belki...
Doğru. Kadınlar şimdi daha özgür ve üretken. Ama ilk soruya dönersem; eski şarkıları hâlâ sevmemizin sebebi, çok güzel olmaları. Onları sırf bize hatırlattıkları yüzünden değil, iyi oldukları için de dinliyoruz.
ÇOCUK İSTİYORUM
Müzik dışında neleri seviyorsunuz en çok?
Tek başıma yürüyüp hayal kurmayı, yalnız tatile çıkmayı... Mümkün olduğunca hayattan kopmamaya çalışıyorum, ama yalnızlığa da ihtiyacım var. Gerçi burası biraz çelişkili; yalnızken biriyle olmayı özlüyorsun, biriyleyken yalnız kalmayı. Yalnızken çalışkanım.
Acıdan kurtulma yolu belki...
Çalışmanın terapi etkisi var.
Hayatınızda biri var mı?
Olsaydı söylemezdim bunu belki. Ama hayır, şu an biri yok.
Neyin hayalini kuruyorsunuz en çok?
Galiba çocuk yapmam gerekiyor artık. Bir yol ayrımındayım sanki; hep çalışarak bir şeyden, bir sorumluluktan mı kaçıyorum acaba? Çocuk yapmayı; içimde büyüyen bir varlığı dünyaya getirip ona bakmayı, bunun nasıl bir doyum olduğunu öğrenmeyi istiyorum. İç sesim bunu söylüyor ama önce âşık olmam lazım. Şarkıcılar bazen abuk sabuk şeyler yapar
Neden kendi şarkılarınız yerine eski şarkıları söylediniz yine?
Güzel şarkılar yazabilmek için depresif bir döneme girmem gerekiyor. İçime kapanıp kendimi kurcalamaya başlıyorum. Yorucu bir şeydi ve benim ruhen dinlenmeye ihtiyacım vardı. Yeni şeyler yazmak için de biraz biriktirmeliydim. Neyse ki, buna yeterince zamanım oldu.
Zor bir dönem geçirmiştiniz...
Evet. Müziksiz yaşayabilen biri değilim, Allah izin verirse uzun bir kariyerim olacak, iki albüm de böyle olsun istedim. Bazen herkes aptıklarını beğense bile sen kendini tıkanmış hissediyorsun. Bir yerden bir delik açılsın, oradan çık git istiyorsun.şarkıcılar dönem dönem abuk sabuk şeyler yaparlar, herkes de “Nereden çıktı bu” diye hayret eder. Halbuki o sırada kendinden sıkılmış ve tam da öyle bir şey yapmak istemiştir. Bu şarkılar içimdeki sıkışmışlığı geçirmeme yaradı. Bana bakışacaklarını biliyordum. Bir de eski aşkıma; şarkıcılığa dönme şansı tanıdılar bana. Şimdi artık yeniden kendi şarkılarımı söylemeye hazırım.
Ne yapıyorsunuz başkasına ait bir şarkıyı kendinize ait kılmak için?
Hiçbir şey. Bütün şarkılar bendeki bir hikâyeye karşılık geliyor zaten. Geçmişte yaşadığım o hikâyeyi hatırlayıp zihnimde canlandırınca o anki ruh halime dönüyorum. Mesela, bir şarkıyı çalışırken eskiden yaşadığım o olaya yeniden üzülüyorum. Ama bittiğindeki duygunun güzelliğini anlatamam! Belki bilinçaltıma inip rahatlıyor, zehirlerimden arınıyorumdur.
Gizli kalmış bir Orhan Baba klasiği
Hayat Rüya Gibi adlı yeni albümüyle Göksel, Türk pop müziği tarihinde yolculuğa devam
ediyor. İşte albümdeki şarkılar: Sevil Neşelen, İçime Sinmiyor, Başıma Gelenler, Palavra, Ölsem de Bir, Kıskanıyorum, Ah Nerede, Deli Etme Beni Aşk, Hasretinle Yandı Gönlüm, Kabahat Seni Sevende, Olmaz Olsun, Tek Başına, Seninleyim, Eylül"de Gel.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.