Seçimin kaybedeni: Gülen Cemaati
Bu seçimlerde AKP karşısında kendinden en çok söz ettiren güç Cemaat'ti.
Yola çıktığı günden bu yana Kenan Evren'den Süleyman Demirel'e, Bülent Ecevit'ten Tansu Çiller'e ve tabii AKP'nin ilk 10 yılına kadar hep iktidar partileriyle omuz omuza olan Cemaat ilk kez muhalefete geçti.
Neredeyse ana muhalefet partisi gibi davrandı.
Kanalları, gazeteleri, polis ve yargı içindeki örgütlü elemanları, uluslararası bağlantıları ve tabii telekulak ürünü kasetleri iktidara karşı çalıştı.
Cemaat'in bu gücü "bir kısım muhalefet"in gözünü kamaştırdı.
Sanıldı ki Cemaat'in büyük bir tabanı var.
Sanıldı ki Cemaat'in tabanı desteklerse seçim kazanılır.
Sanıldı ki Fethullah Gülen'e "muhterem zat", Cemaat'e "hizmet hareketi", gazetesine "vicdan mecmuası" denilerek oy patlaması yapılır.
Olmadı...
Oysa bilmediler ki Cemaat'in gücü kitlesinden gelmiyor.
Bilmiyorlar ki Cemaat'in gücünün kaynağı devletin içinde kirli işler yapmış yapılanmadan başkası değil.
O nedenle Cemaat'e dayanarak seçim kazanmak mümkün değildir.
Bunu anlamadılar.
Ve Cemaat'e dayanarak muhalefet yapılamayacağı bir kez daha ortaya çıktı.
Bu seçimin bir kaybedeni varsa ilk olarak Cemaat'tir, Cemaat'e dayanarak yapılan muhalefettir.
Zira görülüyor ki Cemaat muhalefete hiçbir ilde anlamlı bir oy katkısı sağlayamadığı gibi, AKP'ye de kayda değer bir oy kaybı yaşatmadı.
Görüldü ki Cemaat, Türkiye'de toplumun en basit oy tercihlerini bile belirleyen bir güç değil.
Birine "geçmiş olsun" diyeceksek önce Cemaat'e demek gerekiyor.
Nitekim Erdoğan da balkondan ilk mesajı onlara verdi.
Odatv.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.