Sermayenin de Sosyali Olur mu?
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen Felsefe Toplantılarının 10’uncusunda konuşan Yrd. Doç. Dr. Erhan Tecim fiziki sermaye, ekonomik sermaye, beşeri sermaye, kültürel sermaye gibi klasik sermaye tanımları nedeniyle, “Sermayenin de sosyali olur mu?” diye düşünülebileceğini söyledi. Sosyal sermayenin bir sosyal doku bağlamında ele alınabileceğini ve insani ilişkiler kaynaklı bir çerçeveye yerleştirilebileceğini kaydeden Tecim, “Modernleşme ve sanayileşme 18’inci yüzyılda ortaya çıkan bir olay ve kendi içerisinde de çok fazla eleştirilere sahip. Uygarlıklar bir modernlik eleştirisi yapabiliyor; bu modernlik eleştirisinin ortaya koymuş olduğu insan ürünü ve insan kalitesine dair yeni arayışlar içerisinde olabiliyor” dedi.
- Narsist Bakış Normsuzluğu Getiriyor -
Modernliğin ve sanayileşmenin ortaya koyduğu insanın yabancılaşmış bir tipolojiye sahip olduğunu anlatan Erhan Tecim, “Bu tipoloji narsist bir bakış açısına sahip ve tüm bunlar beraberinde normsuzluğu getiriyor. Normsuzluk; mekanik bir dayanışma algısından çıkıp, değerlerin yerle bir olduğu bir sisteme geçişi betimliyor. Belki bu, geleneksel normlardan kopma olarak da nitelendirilebilir ancak, Batı böyle bir insan tipolojisinden rahatsız. Çünkü bu insan sadece kendi çıkarını düşünüyor” dedi. Yeni bir sosyal doku inşa edilmesi gerektiğinden söz eden Yrd. Doç. Dr. Erhan Tecim, sosyal sermayenin burada devreye girdiğini söyledi ve şöyle devam etti: “Ben duygusuna hâkim bireyden, biz duygusuna hâkim bireye geçiş arzu ediliyor. Ya da bunun yöntemi, sosyal sermaye teorisinde aranmaya çalışılıyor. Yani sosyal sermaye teorisi sadece bir teori olmaktan öte, batı uygarlığının manevi açlığına çözüm getirecek bir unsur olarak görülüyor.”
10. Felsefe Toplantısını Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Şahin, akademisyenler ve öğrenciler takip etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.