Tarkan bana saygısızlık etti! Bülent Ersoy bombaladı!
Geçmişin siyasetinden konuştuk, biraz da günümüze gelsek...
Sayın başbakanımızı çok beğeniyorum, lider kelimesinin lügat manasına uyacak vasıflara, ayağını bastığı yerden ses getirecek özelliklere hais gercek manada bir lider. Kendileri ile bir kahvaltı davetinde beraber olmuştum, yakinen konuşmalarına şahit olup, misafirperver davranışlarını gördüğümde o gün kendisine bir kez daha hayran oldum. Ben insanları rahatsız edercesine vıcık vıcık yakınlaşmayı sevmem ama sayın başbakanımızın valideleri merhum hanim efendi ebediyete intikal etitiginde daha duaları okunurken sayın first lady eşleri hanimefendinin sekretaryasından kendilerini arayıp taziyelerimi sunmuştum.
Rahatsızlığı sırasında Sayın Başbakan’a gecmis olsun dileklerinde bulundunuz mu? Elbette ama Sayın başbakanımızın hastalığı zamanında da gösteriş yaparcasına başkaları gibi ortalara hiç bir zaman düşmedim ama sabah ezanlarında elimi açıp onun saglıgı ve sıhhati Icin özel olarak dualar ettigimi yalnız ben bilirim ve kimse ile de paylasmamisimdir. Allah uzun ömürler versin çünkü böyle lider vasfına haiz kişiler coooook nadiren yetişiyorlar. Onun Icin degerlerin kıymetini bilmemiz ,saygı ve hörmette kusur etmememiz lazım sevgili Capa.
Saygıda kusur etmediniz yani...
Ben ömrü hayatımda saygıya çok onem veririm. Toplumların bütünlüğünün idamesinde sevgi unsurunun yani sıra saygının çok daha önemli olduguna inananlardanim. Onun Icin hayatım boyunca saygıda kusur etmemeyi yegleyen bir Yapim vardır. İnsanlar birbirlerini sevmeyebilirler ama saygı duymak zorundadırlar. Bu yüzden yaşadığım sürece sayın başbakanımız ve sayın merhum Turgut Özal Icin dualarımı eksik etmeyeceğim. Özal’a dua etmezsem nankör bir insan olurum.
O zaman oyunuzu Ak Parti’ye mi verdiniz?
Oyumu kime verdigim bana kalsin... Bunları niye söylemek ihtiyacını hissetim?O kahvaltı davetinde koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Sayın Başbakanı salondan en son ayrıldığımda, kapıda nacizane bendenizi ayakta, çıkışıma kadar bekleyip, misafirperverce elimi sıkıp beni uğurladı ya, iste o gün beni nezaketiyle bir kez daha fethetti. Böyle nazik bir insana zaman zaman had askinligiyla yapılan ve terbiye kurallarını zorlayan hakaretamiz ifade ve hareketleri şiddetle kınıyorum.
Şimdi zaman tünelinden geçip günümüze ışınlanalım. Tarkan ile birlikte düet yaptığınız şarkının klibinde neden o yok? Küs müsünüz?
Şimdi şöyle bir şey, bestesini verdi bir fenik istemedi, stüdyoya girdi, düet yaptık. Sabaha kadar okuduk. Menajerim Haluk Şentürk dedi ki “size bir şey söyleyemiyor, şarkının bazı yerlerinde girip çıkmalar istiyor”. “Tabi” dedim. Tekrar girdik stüdyoya. Peki, problem neydi? Sesini mi ön plana çıkarmak istedi? Hayır canım, bazı geçişleri yeniden okuduk. Neyse efendim, sonunda “Ben hayatımda hiç kimseden bir şey istemedim. Sizden bir ricam olacak” dedi…
Eee, neymiş hayatında kimseden istemeyip de sizden istediği şey?
“Beraber bir resim çekebilir miyiz” dedi. “Tabii ama şu an pek hazırlıklı değilim” dedim Çünkü ben yatağa girerken bile hafif ten rengi rujumu sürer, öyle yatarım Her an bir beyaz atlı prens gelebilir! Ben kendim için öyleyim efendim… Neticede rujumu tazeledim, çektirdik resmi. Sonra klipten konuşulmaya başlandı. Kendi boyu biraz kısa olduğundan herhalde bir takım istekleri oldu. Ben de topukluları giyince ondan daha uzun olacağım tabii.
TARKAN EMEĞİME SAYGISIZLIK YAPTI
Kısa kalırım diye mi düşündü? O kadarını bilemem… Tarkan bey zaten ufak tefek bir çocuk. Ben tuvaletlerle filan yanında Eyfel kulesi gibi kalacağım. Siyah, dar bir tuvalet giymemi istedi. Alışılmış Bülent Ersoy’dan çok farklı yani! Ben de kabul ettim. Klipi kimin çekeceği bile konuşuldu.
Bir tek çarşı esnafı gibi el sıkışmadığınız kalkmış…
Neredeyse o da olacaktı. Ama o geceden sonra iş değişti. Önce “Ayrı ayrı çektirelim, montajlarız” demiş Tarkan bey. Hani beni nasıl zayıflatıyorlarsa onu da belki irileştirirler mi diye düşündü. Ona da tamam dedik. Sonra 3 Haziran’da plak bitti, her şey bitti, bekliyoruz. Bu arada bütün basın mensupları bana sorular soruyorlar. Cevap veremiyorum ki! Bir tarih vermediler mi size? 10 Haziran’da Hindistan’dan dönüyor, klip çekilecek deniyor… Sonrasında Fanta konserlerine gidecekmiş. E, dolu çocuk! Talep gören bir çocuk, büyük bir star… Klip de bekliyor ama… Evet. Şimdi klipte o benim için bir favor yapmış olacak. Ama öteki taraftan da milyarlar kazanacak. Kimseyi taciz etmek istemem, ben uyarım. Ama o yaz geçti, CD hazır, yazı kaybettik.
Hafif bir oyalama taktiği mi seziyorsunuz yoksa?
Bilemem! Allah’a aydınlık, bana karanlık… Ben sadece olanı anlatıyorum. Benim konuşmama karşılık, bunu dinleyenler ve zat-ı âliniz yorum yapacaksınız; Yine bekliyoruz, bu sefer, “bilmem nereden geliyor, klip kesin olarak çekilecek” dendi… Bu konuşma ne zaman oldu? Eylül ayında. Kasım’a kadar bekledim. Ses seda yok. Nisan sonunda bitmiş olan yapıtım, ancak 3 Kasım’da ortaya çıktı.
Bu önce emeğe saygısızlık… Bir büyüğe saygısızlık… Yapmak istemiyorsa, o zaman bunları konuşmayacaktı. Bu siyah elbiseyi bana kendi söyledi.
Bir telefon olsun açmadınız mı peki?
Ben divayım, asla telefon açmam. Açmadım. Sonra onsuz çektiniz klipi… Tabii… Nihat Odabaşı’nı tercih ettim. Nihat bey ordinaryus profesör. Fevkaladenin fevkinin de fevkinde bir klip oldu. Sonra dedim ki;, “Ben Bülent Ersoy’um, bugünlere kimseyle gelmedim. Sadece kendime güvendim. Hatta bir ara araya Tarkan’ın da eski görüntülerinden koyalım dediler. “Ne münasebet” dedim. Elimden gelse sesi de çıkaracaktım…
Oooo, çok kızgınız Bülent hanım…
Kızgınım ama haklıyım. Ben bebek miyim. Sen benim ağzıma emzik verip sonra çekemezsin çocuğum. Kendin söyledin; ‘Ben sizi dinleyerek büyüdüm. Sizinle gözyaşı döktüm Almanya’da’ diye… Çevresinden etkilenmiştir belki,,, Ben kendisinin böyle bir karar alacağını zannetmiyorum zaten. Çevresinde manikürcüsünden, kuaförüne, plakçısına, şoförüne kadar herkes onun akıl hocası. Kim bilir kimler neler söylediler çocuğa. Öyle ya da böyle olan klipe olmuş… O kadar basit değil. Ben Ayse Fatma değilim. Bana kimse starcılık oynayamaz. Ben ona bir abla gibi yaklaştım, eğer bana starcılık oynamaya veya oynatmaya kalkarlarsa ben de diva unvanımı masanın üzerine çarparım.
SLİP DE GİYER BOXER DA. ADAMIN DONUNDAN BANA NE?
Tamam Bülent hanım, burada çarpmayın, sinirlenirinize hakim olun…
Buraya gelmeden önce Twitter’da, “Bülent Ersoy ile röportaj yapacağız” dedik, çok ilginç sorular geldi. Mesela biri diyor ki “Bülent hanımın erkek arkadaşı slip mi seviyor, boxer mı?” Boxer. Siz de boxer mı seviyorsunuz… Sliplere karşı mısınız yoksa?
Karşı değilim ama ben de boxer’ı seviyorum. Hoş, bana ne adamın edep yerini neyle kapayacağından! onu seviyormuş, onunla öyle rahat ediyormuş… Öteki biraz daha sıkar, belki ondan boxer giyiyor. Aman canım Donundan bana ne adamın! Bana içindeki lazım… Bir de “Çocuğu olsaydı, adını ne koyardı” demişler… Ben hayallerle değil, somut gerçeklerle, yaşadıklarımla veya yaşayacaklarımla ilgileniyorum. Doğurganlık özelliğim yok ne yazık ki, keşke olsa. O yüzden bu konuyu hiç düşünmedim. Peki, tek taşını kendi almaktan sıkılmadı mı Bülent Ersoy ? Kime aldıracağım? 25 yaşındaki adamlarda ne arar o para?
(Gülüyor) 250-300 milyar verip bana tek taş mı alacak? Benim elimdeki tek taş, zamanında Alman Konsolosluğu’nun yeri kadar para ediyordu. Çok seksi bir imajınız var, Demiş ki biri, Bülent Ersoy için seks ne kadar önemli? Hiç önemli değil! Ben hep ruhi doyumdan yanayım. Bir mesaj bile beni uçurur… Seks de bir ihtiyaç değil mi? Efendim ben mesela televizyonda bir film seyrederken sevdiğim insanın omzuna başımı koymuşum. O elime dokunuyor. 250 kere halvet olsam bu kadar zevk almayabilirim. Ama ötekinden namütenahi zevk alırım.
Halvetten sonraki meseleyi konuşmuştuk, 3,5 saat banyo yapıyordunuz. Ya öncesinde, nasıl hazırlanıyorsunuz? Eh bir 3,5 saat de o sürüyor.
(Basıyor kahkahayı) Gül sularıyla hazırlanırım. Hakikaten vücudum gül bahçesi gibidir. Gül yağlarını ve gül sabunlarını o yastık kılıflarının, çarşaflarının arasına koydururum. Eh, gülü seven dikenine katlanır…
Valla burada keselim, RTÜK röportajı kapatacak sonra. Dizilere gelirsek; Muhteşem Yüzyıl’ı seyrediyor musunuz?
Tabii… Bu hafta yine bende toplandık. Sibel de (Can) geldi. Nur (Yerlitaş) bize çok güzel karidesli makarna yaptı. Barbunlar kızartıldı. Tam seyrederken ben geri zekalı uyuyakalmışım, Sibel üzerimi örtmüş…
‘SEZAİ’ SEZEN, ‘MEFARET’ BÜLENT
Dizideki hangi karakterle özdeştiriyorsunuz kendinizi?
Nebahat (Çehre) tabii … Anne, Valide Sultan. Tam bir Osmanlı kadını olurdunuz o devirde yaşasaymışsınız… Anasını ağlatırdım haremin. Ayol, Süleyman’ı bile dinlemezdim. “Ooğlum” dediğim vakit yer yerinden oynardı Osmanlı da… (Gülüyor) Tam da yakışırdı bana, taşırdım o kostümleri…
Bir de şunu soracağım… Bir zamanlar Sezen Aksu’dan şarkı istediğiniz doğru mu?
Bir gün, Allah rahmet eylesin; Bizim Ercüment Batanay üstadın gecesi var. Hepimiz sebilhane bardağı gibi oradayız, sahneye çıkacağız. Herkes çıktı; Gönül, Abacı, Emel, Sezai… Sezai ?… Evet Sezai… Yani Sezen… Ama neden Sezai? Valla orada birden ağzımdan çıktı. Ondan sonra ağzıma takıldı, Sezai derim hep ona. Dedim ki: “Sezai herkese şarkılar veriyorsun, bana şarkı markı verilmiyor, niye?”
Niyeymiş hakikaten?
“Sen, aşktan meşkten ağzını açıp şarkı mı söylüyorsun” dedi bana. “Ulan, haklısın doğru ama çok da para istiyormuşsun” dedim. “Git işine be! Sen hele bir oku da senden para mı alacağız Mefaret” dedi. Haydaa… Bu Mefaret de nereden çıktı şimdi? Sezai de bana Mefaret der. İnsan yaşadıkça neler öğreniyor…
O neden?
Mefaret Yıldırım hocamız çok kuralcıydı. Sezen de tanırdı. Ben de kuralcı olduğum için, bir gün “Mefaret bana bak” dedi. Yani kurallardan ötürü… Sonra size şarkı verdi mi Sezai?
Tabii… ‘Sorma yangınlardayım, zaman zaman’ onundur.
Son not: Bülent Ersoy’un yaşamında bir de Sabih Kanadoğlu olayı vardır. Bu günün Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu 20 yıl önce İzmir fuarında ‘hakime hakaret’ suçundan tutuklanan Bülent Ersoy’a 2 yıl 11 ay hapis cezası vererek onun tüm umutlarını yıkan mahkemenin başkanıydı. Söyleşinin sonunda Bülent hanım çok yorulduğunu söylediği için bir türlü denk getirip o konuyu açamadım. İnşallah bir başka röportaja…
Gazete Habertürk/İzzet Çapa
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.