Toplu Sözleşme Kanununun Çıkmasını İstiyoruz

Toplu Sözleşme Kanununun Çıkmasını İstiyoruz
Türkiye Kamu-sen Aksaray İl Başkanı Ali TOPRAK; 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasında değişiklik yapılmasına ilişkin tasarı hakkında yayınladığı basın bülteninde hükümete yüklendi.

Toprak şunları söyledi. Son yıllarda özellikle kamu görevlilerinin üzerindeki baskılar giderek artmış; yapılan çalışmalar, memurlarımızın kazanılmış haklarının gasp edilmesi noktasına kadar varmıştır.  Bir taraftan kamu görevlilerimize iş güvencesinin zayıflatıldığı, esnek, sözleşmeli statü; düşük ücret karşılığında uygunsuz şartlarda çalışma dayatması yapılırken bir tarafta da kamu görevlilerimizin örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı sulandırılmaya çalışılmaktadır. Bilinmelidir ki; yalnızca memurlarımız için değil tüm çalışanlar için hayati önem taşıyan kazanımların korunması ancak örgütlenme özgürlüğünün sağlandığı, toplu sözleşme ve grev hakkının layıkıyla kullanılabildiği, gerçek anlamda sendikal örgütlenme ile mümkündür.

 Bu nedenle 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Yasasında değişiklik yapılmasına ilişkin tasarı bizler için hayati bir önem taşımaktadır. Anayasada kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyan 12 Eylül referandumunun üzerinden 17 ay,  Üçlü Danışma Kurulu toplantılarının üzerinden 6 ay, üzerinde kısmen anlaşma sağlanan Yasa Taslağının Bakanlar Kurulu’na gönderilmesinin üzerinden tam 3 ay geçti.  Tasarının TBMM gündemine alınmasının üzerinden de 15 gün geçti.  Memurlarımız ve emeklilerimiz 2012 yılının ilk ayında zamsız maaş aldılar.  İkinci ayında da mağduriyetleri devam edecek.  İstediği kanunu bir gün içinde hazırlayıp TBMM’den geçiren hükümet, kamu görevlilerimiz, emekliler ve bunları aileleri ile birlikte 20 milyona yakın vatandaşımızın sorununu çözecek, yüzünü güldürecek bir tasarıyı hazırlayıp, kanunlaştıramadı.

 Ne yazık ki, tasarı ile bugüne kadar AKP’nin sözünde durmadığı; vaatlerinin boş olduğu görüldü. Tasarı, sendikacılığı hükümet sendikacılığına çeviriyor ve bunun da yasal belgesi haline gelmiş bulunuyor. Tasarıyla uzlaşma, diyalog, çok seslilik ve demokrasi yok sayılıyor; toplu sözleşme masasında hükümeti zorlayacak unsurlar, tek tek bertaraf ediliyor. Memuruyla, emeklisiyle, sendika üyesi olan ve olmayan kamu görevlisiyle 5 milyondan fazla kişiyi kapsayacak bir tasarıda; temsilcilerin sesi kısılmaya, yandaşların sesi yükseltilmeye, toplu sözleşme masası, yakmayan ateş; ıslatmayan su haline getirilmeye çalışılıyor. Bu çaba öylesine güçlüdür ki; önünde kimse duramamaktadır.

 Üçlü Danışma Kurulu toplantılarında konfederasyonların bütün görüşlerinin taslağa yansıyacağına ve kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkının gereğinin yapılacağına dair söz veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, alınan kararların arkasında duramamış, verdiği sözün gereğini yerine getirememiştir.

 Bizim beklentimiz, Sayın Çalışma Bakanı’nın partili kimliğini bir tarafa bırakması, verdiği söze sahip çıkması ve tüm çalışan ve emeklilerin haklarını korumasıdır.Bu tasarıda,Örgütlenme özgürlüğünün önündeki engeller aynı şekilde korunuyor. Uluslar arası sözleşmelerle garanti alınmış olan grev hakkımız yok sayılıyor.Toplu sözleşmenin kapsamı yalnızca mali ve sosyal haklar olarak belirlendiği için kamu görevlilerinin diğer sorunlarının çözümü konusunda sendikaların önüne set çekiliyor.

 Sendikalara ait hizmet kollarındaki sorunların toplu sözleşme yoluyla çözmesi engelleniyor.Toplu sözleşmeyi imzalama, imzalamama ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’na itiraz hakkı yalnızca bir sendikaya verilerek, denetimsiz bir toplu sözleşme sistemi getirilmek isteniyor. Bu yolla, 5 milyon kamu görevlisinin kaderi birkaç kişinin insafına bırakılıyor. Hükümet, kendi atadığı kişilerin hükümet aleyhine bir karar veremeyeceğini bildiği için “Hakem Kurulu’nun başkanını ben atayacağım” diyor.

 Soruyorum sizlere: Böyle bir sistemin adı toplu sözleşme olabilir mi? Kamu görevlilerine ileri demokrasi vaat edenlerin demokrasi anlayışını bu vesile ile gördük. Bu anlayış, diktatörlükle yönetilenler dâhil, dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur.  Bu tasarı ile “hakları ilerletiyoruz” diyerek kamu görevlilerinin hakları geriletilmek isteniyor. Bu tasarı ile toplu görüşmeden bile daha geride bir düzenleme getiriliyor. Türkiye Kamu-Sen olarak 20 yıldır, toplu sözleşmeli, grevli, siyasete katılma hakkını da içeren gerçek anlamda sendikacılığın mücadelesini vermekteyiz.

 Bu noktada taleplerimizden de ilkelerimizden de asla taviz verecek değiliz. Tasarı öylesine uygulamalar öngörmektedir ki, bugün çıkarılmak istenilen yasadan nemalanmayı amaçlayan yandaş sendikaların dâhi bu tasarıyı savunacak halleri yoktur. Bu tasarı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Faruk Çelik’in içine sinmiş midir, merak ediyoruz.  Sayın Çelik, Üçlü Danışma Kurulu toplantılarında bizlere verdiği sözün gereğini Bakanlar Kurulu’nda yerine getirdi mi, merak ediyoruz. Buradan Sayın Faruk Çelik’e sesleniyoruz: Sayın Çelik, eğer bu tasarı gerçek anlamda toplu sözleşme sistemi getiriyorsa,  Eğer bu tasarı gerçek anlamda sendikal özgürlük getiriyorsa,  Eğer bu tasarının üzerinde sendikaların uzlaşamadığı herhangi bir maddesinde bizlerin taleplerini karşılayan bir düzenleme içeriyorsa, Eğer bu tasarı ILO standartlarına ve uluslar arası sözleşme hükümlerine uygunsa; lütfen çıkın ve açıklayın. Biz biliyoruz ki; bu sorulara verecek cevabınız yok. O zaman lütfen çıkın ve Bakanlar Kurulu toplantılarında neler konuşuldu; kamu görevlilerinin masa başında ellerinin zayıflatılması için ne tür planlar yapıldı, bunları açıklayın da tüm kamuoyu duysun.

Her eylemde dile getirdiğimiz gibi Türkiye Kamu-Sen olarak biz; Başta ILO olmak üzere uluslar arası sözleşmelere, evrensel ve demokratik ilkelere saygılı bir sendikacılık, Grev hakkımızın yasal teminata alındığı adil bir Toplu Sözleşme sistemi, Örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması, Toplu sözleşme görüşmelerinde kamu görevlilerinin en geniş şekliyle karar alma sürecine dâhil edilmesi, Hizmet kolu toplu sözleşme sisteminin oluşturulması, Tüm çalışanlara insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması, Adil ve demokratik bir Hakem Kurulu istiyoruz. Biz; Adam gibi sendikacılık, Adam gibi sendika, Adam gibi toplu sözleşme; Adam gibi toplu sözleşme kanunu istiyoruz. Bunun için de her türlü eylemi yapmaya hazırız ve muktediriz. Bu tasarının yasalaşma sürecinin her aşamasına, tüm imkânlarımızla müdahil olmaya devam edecek, eylemlerimizi sürdüreceğiz.

 Türkiye Kamu-Sen olarak, memurlarımızın ve emeklilerimizin umutlarını çalan; hayal tacirliği yapan; kamu görevlilerinin anayasal haklarının önüne set çeken zihniyetin maskesini düşüreceğimize söz veriyoruz dedi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.