AK Parti-CHP koalisyonunda kim kazanır?
CHP koalisyonun kazananı olabilir mi?
Konuya 20 yıldan beri iktidar dışı kalan CHP’nin ilk kez iktidar ortağı olarak bildirgedeki vaatlerini sosyal demokrat yaklaşımlarla hayata geçirme imkânına kavuşması ekseninden bakıldığı takdirde, ilk sorulması ve yanıt aranması soru: “CHP’nin koalisyonun kazananı olmasına izin verirler mi?”dir. AK Parti içinde CHP ile koalisyona sıcak bakanların temel savları; iki parti arasında Çözüm Süreci’ne yaklaşım, Anayasa değişikliği ya da yeni Anayasa yapımı ile ekonomi politikalarının yakınlığı, sosyal politikalardaki benzerlikler nedeniyle mesafenin yakın olmasıdır. Olası bir AK Parti-CHP koalisyonunun ekonomi ve sosyal politikalar özelinde siyasi başarım sağlaması çok zor olmamakla birlikte, özellikle yeni Anayasa yapım sürecinde yurttaşlığın tanımı, yasama-yürütme ilişkileri, yürütmenin sorumsuz kanadının görev ve yetki alanı, yargının konumu, temel hak ve özgürlüklere yaklaşım başta olmak üzere mikro siyasi alanlarda uzlaşının çok zor alacağını peşinen belirtmek gerekir. Özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halktan aldığı destekle kendisine rejim içinde tanımladığı kurumsal özerklik ve meşruiyet alanı, iki parti arasındaki olası çatışmalarda her daim belirleyici olacaktır. Teorik olarak CHP’nin bu koalisyon modeliyle Türkiye’yi yönetebilecek bir parti olduğunu gösterme fırsatını elde edebileceği düşünülebilir. Fakat bu fırsatın şekilsel anlamın ötesine geçebilmesi, yürütmenin sorumsuz kanadının sorumlu kanat üzerindeki gölgesinin nereye kadar yayılacağıyla da ilgilidir. Erdoğan’ın geçmişteki tasarrufları, sandıktan çıkan siyasal meşruiyeti bu gölgenin kapsama alanının dar olmayacağını düşündürtmekte. Üstelik Davutoğlu ve Ak Parti’nin “Kurucu Baba”nın karizmatik ve meşru otoritesi nedeniyle bu konuda söyleyebilecek fazla şeyleri de yok.
Türkiye, siyasi kurumların görev ve yetki alanları, kurumların birbirleriyle arasındaki ilişkiler temelinde olağan işleyen bir parlamenter sisteme, siyasal kültürümüzde uzlaşmacı değerlere sahip olsaydı, buna karşılık iktidar anlayışının kaynakların taraftarlara öncelikli tahsisine, güçlü liderliğin tek adamlığa dönüşmesine, otoriterleşmeye yatkın bir hibrid rejim olmasaydı, teorik olarak AK Parti-CHP koalisyonu ekonomik başarım ve siyasal istikrar açısından denenmeyi en fazla hak eden bir koalisyon tipi olabilirdi. Oysa ki bugün dış politika ekseninde dahi Ak Parti ve diğer partiler arasında başta Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, komşularla olan ilişkiler örneğinde ütopya ile reel politik karşıtlık temelinde bir ayrışma söz konusu.
Bu anlamda Ak Parti-CHP koalisyonunu en fazla zorlayacak alanlardan biri de Ak Parti’nin romantik-ütopik dış politika anlayışıdır. Böyle bir koalisyonun kurulması durumunda, AK Parti’nin dış politikadaki “stratejik derinlik” tahayyülü ile CHP’nin düstur edindiği “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi ortaklar arasındaki çatışma alanlarının başında gelebilir. Sözün özü; Ak Parti-CHP koalisyon olasılığı ekonomi gibi teknik alanların dışına çıkıldığında, mümkün olanın siyasetini icra etme kapasitesi olmayan, imkânsızın siyasetine denk düşen bir arayıştır.
aksaraymedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.