Aksaraylı ilk mülki idare amirlerden biri: Celalettin Özdal

Aksaraylı ilk mülki idare amirlerden biri: Celalettin Özdal
Aksaraylı akademisyen Doç. Dr. Ömer Solak, seneler sonra, bir zamanlar birlikte çalıştığı Emekli Vali Yardımcısı Celalettin Özdal ile karşılaştı. Ve bu karşılaşmayı aksaraymedya.com için kaleme aldı.

Geçmişte önemli görevlerde bulunmuş hemşehrilerimize vefa borcumuz var. Valiler, kaymakamlar, yüksek dereceli bürokratlar, milletvekilleri gibi… Onların büyük bir kısmı bugün ya maalesef aramızda değiller ya da başka şehirlerde yaşıyorlar. İçlerinden çok azı Aksaray’la yakın bağını sürdürmeye devam ediyor.  Bence Aksaray’ın Belediyesine, Valiliğine, Kültür Müdürlüğüne, Üniversitesine ya da STK’larına bu değerlerimizi hatırlamak sorumluluğu düşüyor. Bu neden gerekli? Onları genç nesillere tanıtarak bir şehir bilinci, bir Aksaraylılık ruhu oluşturmak için gerekli.

Onlardan biri ile1960’larda göreve başlamış olan Celalettin Özdal. Anadolu’nun dört bir yanında kırk küsür yıl boyunca değişik mülki amirliklerde bulunmuş. Hatay Kırıkhan’dan Manisa Salihli’ye, Bolu Düzce’den, İstanbul Bayrampaşa’ya kadar. Yetmişlerde TakiTatlıpınar’ın karşısında Aksaray Belediye başkanlığı için aday olmuş. Hemen ardından Aksaray milletvekilline aday olmuş. Görevi gereği seçim kampanyalarına odaklanamadığı için veya kampanyaların bazı centilmenlik dışı taktiklerini uygulamayı reddettiği için başarılı olamamış. O da her seferinde görevine geri dönmüş. Ve nihayet Kocaeli Vali Yardımcılığından emekli olmuş.

Beni bu yazıyı yazmaya sevk eden şey ise 1996 yılında onunla kaymakamlık yaptığı Düzce’de tanışmış olmam. Aşağıda ise onunla ilk kez karşılaşmamızın hikayesi var.

1996'nın son aylarıydı. Yaz benim için hızlı geçmişti. Fakülteyi bitirmiş, öğretmen atanmış, yüksek lisansa başlamıştım. Başıboş yıllar geride kalmış, kendimi bir anda hayatın koşuşturmacası içinde bulmuştum. Haftanın iki günü Sakarya Üniversitesi'nde yüksek lisansa gidiyor, kalanındaysa Düzce Endüstri Meslek Lisesi'nde derse giriyordum. Ama ders programımı ayarlamak çok da kolay olmamıştı.

Müdür muavini Kemal bey, pazartesi ve salı günlerimi bir türlü boşaltmıyordu. Halbuki yönetmelik gereği yüksek lisans yapanların hakkıydı bu. Her seferinde "Bir koltuğa iki karpuz sığmaz hocam", "Ya yardan ya serden geçeceksin hocam" diyerek savuşturuyordu beni. Müdür, "Baş muavin ne diyorsa öyledir" diyor; ilçe milli eğitim müdürü "Bu hususta okullara karışmıyoruz" diyordu.

Bizim yüksek lisans fazla yükselemeyecek gibi görünüyordu. Hükumet konağında Kaymakamlık katına çıkarken hayatını tereyağından kıl çeker gibi yaşayan kaymak tabakaya rahmet okuyordum.

Özel kalem müdiresi göz ucuyla baktı bana. Soğuk bir "proğramı yoğun" ile savuşturamaya niyetlendi. Ama ben de ısrarcılıkta temrinliydim. Bekleme odasında İki saatlik bir sinir harbinden sonra "Hocam maşallah, bayağı da tevekkel bir şey mişsiniz? Nerelisiniz?" dedi. "Aksaraylıyım." dedim: "-Neden kaymakam beyin hemşehrisi olduğunuzu söylemediniz? Hemen görüştürelim sizi." dedi.

Kaymakam Celalettin Özdal Bey, heybetli bir masanın ardından sıktı elimi. Sonra kalktı ve karşımdaki koltuğa oturdu. beş dakikalık hoş beşten sonra "Var mı hocam yapacağımız bir şey?" dedi. "Yok da..." dedim, mevzuyu birkaç cümlede özetledim. "Onlar düzelir, hocam, Allah başka keder vermesin." dedi. Bir sonraki ziyaretçi için zile bastı.

Akşam arkadaşım Olcay'a "Bir telefon ya" diyordum. "Bir telefon bile kaldırmadı. Sadece sırtımı sıvazladı."

Ertesi sabah ilk derste Ağaç İşleri bölümü öğrencilerine umutsuzca Fuzuli'yi anlatırken buldum kendimi. Fuzuli "Çabalamak beyhude, kapını sabah rüzgarından başka çalan bulunmaz bundan böyle" diyordu şiirde. Derken sınıfın kapısı çalındı. Baş muavin Kemal Karadeniz'in alı al, moru mordu. "Bu yeni ders programınız hocam..." dedi ve ekledi "Yalınız benden size bir abi tavsiyesi; işlerinizi kurum içinde şey etmeye riayet edin!" Uzattığı kağıda bir göz attım pazartesi ve salı günlerim Nato asfaltı gibi bomboştu.

Tüm bunları neden anlattım? Anlattım çünkü seneler sonra Celalettin bey ile dün görüşmek nasip oldu. Emekli olmuş, bu yazı eşi Dürdane Özdal hanımefendi ile Aksaray'da geçiriyormuş: Benim de Aksaray'da olduğumu yeğeni Avukat Hale Özdal hanımefendiden öğrenmiş. Vali bey'le yıllar sonra karşılaşmak çok duygulandırdı beni. Belki de akademik hayatımı kurtaran kişiyle... Prof. Dr. Himmet Karadal Hoca ile kırk küsur senelik bir idarecilik hayatından yapraklar dinledik. Memleketin dört bir yanında başı dik, alnı açık, feda-yınefs duygusuyla geçen kırk sene.

İyi ki varsınız Celalettin bey. Sizin gibi devlet adamlarının varlığı ile bu ülke ilelebet payidar olacaktır. 

haberfark.net

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.