Atılım Üniversitesi Rektörü Üçtuğ: “Final sınavları için önlemlerimizi artırdık"
Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, "Tüm personelimiz gibi öğrencilerimiz de alınan tedbirlere uyum gösterirlerse, kendi önlemlerini alırlarsa, vize sınavlarımızı atlattığımız gibi final sınavı dönemini de aynı şekilde geçireceğimize inanıyorum" dedi.
Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, Atılım Üniversitesinde halen devam eden yüz yüze eğitimle ilgili gösterilen tepkiler üzerine bir basın toplantısı düzenledi. Covid-19 tedbirleri çerçevesinde Yükseköğretim Kurulunun üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi yönünde bir karar aldığını hatırlatan Üçtuğ, geçtiğimiz Mart ayında dönemin dördüncü haftasına başladıklarını, o aşamada tüm örgün eğitimi durdurduklarını ve uzaktan eğitime başladıklarını belirtti. Üçtuğ, uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerin önemli bir bölümünden uzaktan eğitimin yararlı olmadığıyla ilgili yakınmalar işittiklerinin de altını çizdi. Türkiye'de eğitim ve öğretimde sınavın önemli bir yer tuttuğunu bildiren Üçtuğ, bunun tüm okullarda geçerli bir kavram olduğunu söyleyerek, "Eğitim-öğretim, ders anlatma elbette çok önemli fakat en az bunlar kadar önemli olan bir diğer unsur ise sınav. Dünyada sınav güvenliğini sorunsuz olarak sağlayacak bir yazılım, bir teknoloji mevcut değil. Çok teknoloji, yazılım araştırdık, bununla ilgili bilgiler topladık. Ama gördük ki sınav güvenliğini tümüyle sağlayacak bir yazılım mevcut değil" diye konuştu.
Üniversite olarak bir önceki dönemi "Çok olağanüstü bir koşul, tüm dünya, tüm faaliyet alanları bundan etkilenmiş durumda, eğitimin de bundan etkilenmemesi çok mümkün değil, bizde eğitimimizin bir döneminde arzu edilen verimi alamadık" şeklinde yorumladıklarını vurgulayan Üçtuğ, "Bir üniversite eğitimi birkaç disiplin dışında 4 yıldan yani 8 dönemden oluşuyor. 8 dönemden bir döneminde eğitim adına kayıplar yaşadık. Pandemi koşullarına uygun eğitim vermek için büyük çaba gösterdik, ancak ne kadar hızla tedbir alınmış olursa olsun eğitimde istenen, ideal verime ulaşılamadığını gözlemledik. Bu sadece bize mahsus bir durum da değil. Tüm ülkede, tüm dünyada bu yeni durumun gerekleri yerine getirilmeye çalışılmasına karşın, dünyanın her yerinde istenen verimin alınabildiğini söylemek güç. Eğitimi alsalar bile, bu eğitimde ne aldıklarını ve ne kazanımlar elde ettiklerini ölçümlemek hayli zor, çok ciddi kopya olayları olduğu herkesin malumu. Bunu tüm öğrenciler de öğretim üyeleri de biliyor. Bu konularda ciddi şikayetler aldık bazı öğrencilerimizden, "eşitsizliklere neden oldu" denildi. Geçen bahar ve yaz okulu dönemini pandeminin bilinmezleri ve dezavantajlarına rağmen aldığımız tedbirlerle elimizden gelenin en iyisini yaparak atlattık. Ancak ümit edilenin aksine pandemi bitmedi ve ne zaman biteceğine dair öngörüde bulunmak zor. Öğrencilerimizin eğitimlerinde yaşayacakları kaybı azaltmak için eğitime hibrit olarak devam etme kararı aldık. Eğitimde söz konusu olacak kayıp, bir ülkenin geleceği için son derece önemli. Dünyada bununla ilgili araştırmalar yapıldı, yapılmaya devam ediliyor ve inanılmaz veriler söz konusu. Üniversitemiz akredite bölümlere sahip ve belli yükümlülüklerimiz var. Kurum olarak bu yükümlülüklerimizi yerine getirmek ve eğitim standardımızı yüksek tutmak istiyoruz, uygulamalı eğitimin yoğun olduğu bölümlere sahip olmamız, sınava dayalı bir eğitim sisteminde hakkaniyetle gereğini yerine getirme amacımız, öğrencilerimiz ve ülkemiz adına duyduğumuz sorumluluk nedeniyle bu olumsuzluğu azaltmaya yönelik olarak kararımızın doğru olduğuna inanıyoruz" şeklinde konuştu.
"'Eğitimde faaliyet devam etmezse korona önlenir, salgın önlenir" gibi bir algı oluştu"
Pandemiye rağmen hemen hemen tüm alanlarda faaliyetin devam ettirildiğini anımsatan Üçtuğ, "Eğitimde faaliyet devam etmezse korona önlenir, salgın önlenir gibi bir algı oluştu. Geleceğimiz için belki en kıymetli olan bir faaliyetini durdurmanın hem ülkemizin, insanımızın geleceğine olan zararını düşünerek, hem oluşturduğu haksız uygulamaları haksız neticeleri göz önüne alarak güz döneminde "eğitime mümkün olduğunca örgün nasıl başlayabiliriz" diye düşündük ve bir dizi önlem aldık, uygulama gerçekleştirdik" dedi.
"Ara sınavlarımızın tamamını bu önlemler çerçevesinde üniversitede yüz yüze yaptık"
Alınan önlemlerden bahseden Üçtuğ, şu ifadeleri kullandı:
"Sağlık Bakanlığı ile görüştük. Dönem başından itibaren, Hayat Eve Sığar uygulamasıyla bağlantı sağladık, Sağlık Bakanlığı Bilgi Sistemi üzerinden hasta ya da riskli tüm öğrenci ve personelimiz titizlikle takip ediliyor. İddia edilenlerin aksine üniversitemizdeki vaka sayıları toplam öğrenci ve personel sayısı düşünüldüğünde çok çok düşük oranlarda. Üniversitemizin girişinde, dönem başından itibaren HES kodu kontrolü ve ateş ölçümleri uyguladık ve devam ediyoruz. Üniversite içerisindeki tüm mekanlar düzenli olarak her gün dezenfekte ediliyor. Tüm mekanlarda mesafe standartlarını tespit ettik, maske takılmasını üniversite içerisinde zorunlu hale getirdik, servis kullanan çalışanlarımız ve öğrencilerimiz için servislerin dezenfeksiyonuna başladık. Teknik alt yapımızı güçlendirdik. Dersleri sınıfta yüz yüze yapıyoruz, ama aynı anda bu dersleri sınıflara döşediğimiz kameralarla, mikrofonlarda kayıt altına alıyoruz. Devam zorunluluğu yok, arzu edenler gelip sınıfta izleyebilir. Diğerleri de buluttaki kaydı izleyebilirler. Bir kısım derslerimizi tümüyle uzaktan yaptık. Çok az sayıda öğrencinin katıldığı dersleri ise doğrudan örgün olarak başlattık. Öğrencilerimizin üniversiteye devamları yüzde 10-15 oranında oldu. Üniversite içerisinde ciddi bir öğrenci yoğunluğu oluşmadı. Hazırlık sınıflarımız normalde 20 kişidir ancak tüm sınıfları 12 öğrenciye indirdik. Haftada 2 gün örgün, 3 gün uzaktan olmak üzere hazırlıkta da bir eğitim modeline başladık. Bu şekilde dönem ilerledi. Ama ara sınavlarımızın tamamını, bu önlemler çerçevesinde üniversitede yüz yüze yaptık."
Kasım ayında yayımlanan genelgeye kadar sınavların ve derslerin bir kısmını hafta sonu yaptıklarını, genelge çerçevesinde getirilen kısıtlamalar çerçevesinde hafta sonu ders ve uygulamalarını iptal etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Üçtuğ, Ankara Valiliği İl Hıfzıssıhha Kurulunun aldığı kararla örgün veya hibrit eğitim yapan üniversitelerin 20 yaş altı öğrencilerinin 20 yaş ve altını kapsayan kısıtlamaya tabi olmayacaklarını sağladığını söyleyerek, Ankara Valiliği'ne teşekkür etti.
"Üniversite senatomuzun güz dönemi başında aldığı karar doğrultusunda yasalara, YÖK kararlarına tamamen uygun olarak eğitimimizi hibrit olarak yürütmeye başladık"
Alınan tüm tedbirler çerçevesinde yüz yüze sınav yapmayı sürdürdüklerini anlatan Üçtuğ, "Buradaki temel çıkış noktası şu; biz eğitim veriyoruz ve bu eğitimi vermek istiyoruz. Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Sağlık Bakanlığının tavsiyeleri, görüşleri doğrultusunda güz döneminde eğitimin ne şekilde yürütüleceği hususunu tümüyle üniversitelerin yetkili kurullarına bıraktı. Biz de üniversite senatomuzun güz dönemi başında aldığı karar doğrultusunda tamamen yasalara, YÖK kararlarına uygun olarak eğitimimizi bu şekilde hibrit olarak yürütmeye başladık" diye konuştu.
Sürece ilişkin gelişmeler konusunda Üçtuğ, şöyle konuştu:
"Bir grup öğrencimiz bundan ötürü şikâyetçi olurken, bir grup öğrencimiz de bundan mutlu oldu. Gerçekten kendi sağlığından ya da yakınlarının sağlığından ötürü kaygı duyan, endişe duyan öğrencilerimiz de var. Ama bunların dışındaki bir grup, geçen dönem oluşan yapıdan mutlu oldular ve bunun değişmemesini, bir süre daha en azından pandemi süresince devam etmesini arzu ettikleri için bir eleştiri kampanyası başlattılar. Dönem başında bazı başka vakıf üniversitelerinde de benzer uygulama başlamıştı. Hibrit eğitim yapılıyordu, bunların önemli bir kısmı İstanbul'daki vakıf üniversiteleriydi. Ancak sokağa çıkma kısıtlaması ve 20 yaş altına gelen yasaklardan sonra onlar bundan vazgeçmek zorunda kaldılar. Çünkü, bir tek Ankara İl Hıfzıssıhha Kurulu 20 yaş altı öğrencilerin sokağa çıkma kısıtlamasına tabi olmadıkları, olmayacakları yönünde bir karar aldı. Dolayısıyla diğer şehirlerdeki vakıf üniversiteleri bu kararlarından geri dönmek durumunda kaldılar. Ankara'da böyle bir imkân bize tanındığı için biz derslerin büyük bir kısmını uzaktan yapmaya yönelmekle birlikte ara sınavları yüz yüze yapma sürecine devam ettik. Şimdi Ocak ayı içerisinde de yarıyıl sonu sınavlarımız var."
Türkiye'de final sınavlarının bütün üniversitelerde standart iki haftada yapıldığını belirten Üçtuğ, bu yıl bunu 3 haftaya çıkardıklarını, sınıfların kapasitesinin ise yüzde 20'sini kullanma kararı aldıklarını kaydetti.
"Bugün sıkıntı yaşıyoruz ama öğrencilerimiz birkaç yıl içinde özellikle iş hayatına atıldıklarında yaştaşlarından farklı olacak"
Batı ülkelerinin hemen hemen tamamında eğitimin büyük ölçüde devam ettiğini aktaran Üçtuğ, şöyle devam etti:
"Üniversiteler dünyanın birçok ülkesinde, batı ülkelerinde açık. Tümden kapanan üniversite dünyada yok. Ülkemizde ve dünyada pandeminin etkilerini önümüzdeki yıllarda daha net bir şekilde görebileceğiz. Eğitimin her düzeyinde yaşananların telafisini yapmak zor, ancak yükseköğretime nazaran ilk ve orta seviyedeki eğitimin belki süre açısından biraz daha avantajlı olduğu söylenebilir ancak yükseköğretim iş hayatından önceki son aşama. Bu süreçteki kaybın telafisi başta zaman açısından çok daha zor. Hibrit eğitimi işte tam da bu nedenle, öğrencilerimizin yeterli bilgi ve donanımla mezun olmaları adına uyguluyoruz. Bugünün hengamesiyle düşünülmemesi, geleceğe bakarak düşünülmesi gerekiyor. Eğitim konusundaki eksikliğin ülkemize ve gençlerimize ileride çok olumsuz geri dönüşleri olacak. Bunun bilincinde olsunlar. Biz, hiçbirimiz ne hocalarımızın ne çalışanlarımızın ne öğrencilerimizin tabii ki hasta olmasını istemeyiz. Ama dünyada tüm faaliyet alanları devam ederken sanki "koronanın tek müsebbibi ve tek tedavisi eğitimdir" ya da çaresi "eğitimi durdurmaktır" noktasına katılmıyoruz üniversite olarak. Diğer alanlarda nasıl tedbirler alınarak ya da devlet birtakım tedbirler alarak faaliyetler sürüyorsa biz de Yükseköğretim Kurulunun bize verdiği yetkiye dayanarak eğitim faaliyetlerimizi sürdürmek niyetindeyiz, sürdürüyoruz. Bugüne kadar da başarıyla sürdürdük. Üniversite olarak, bu süreçte hem ülkemiz hem de tüm dünya için bir örnek olduğumuza inanıyoruz. Eğitimle ilgili çok yönlü düşünüyoruz, eksik tespit edildiğinde bunun geliştirilmesi için de sürekli bir çaba içindeyiz. Bugün sıkıntı yaşıyoruz ama öğrencilerimiz ileride iş hayatında, bilhassa bu dönemde yükseköğrenim görenlerden farklı olacaklar. Söylemek istediğim bu."
Tedbirlerin sadece üniversite olarak alınan tedbirlerden ibaret olmadığını hatırlatan Üçtuğ, öğrencilerin de alınan tedbirlere uyum göstermesinin son derece önemli olduğunun altını çizerek, "Bizler her türlü önlemi alıyoruz ama öğrencilerimiz sınav çıkışında maskelerini çıkartıp, yakın mesafede birbirleriyle konuştukları noktada ya da dışarıda, sokakta buluştukları yerlerde bu tehlikeye maruz kalıyorlar. O nedenle, tedbir alma konusunda bireyler de sorumlular. Öğrencilerimizin büyük kısmı 18 yaşın üzerinde bireyler. Dolayısıyla, öğrencilerimizin kendi sağlıkları için tedbirlere uymaları, uymayanları uyarmaları gerekiyor. Üniversite içerisinde maske takmak zorunlu, birbirlerine yakın mesafede olmamaları için sürekli uyarıyoruz, çaba sarf ediyoruz ama her koridoru, her yeri, her noktayı kontrol altına alıp da sürekli denetim yapmamız çok kolay değil. Onlar da alınan tedbirlere uyum gösterirlerse, final dönemini elbirliğiyle geçireceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.