Bektaş: Ast subaylarımızın hakları verilmelidir
Astsubayların haklarıyla ilgili verilen kanun teklifi üzerine TBMM’sinde konuşan CHP Konya Milletvekili Barış Bektaş, “Kayseri 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığına bağlı eğitim uçağının düşmesi sonucu şehit olan, 2 pilotumuz başta olmak üzere, vatanımızın bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğü için canlarını ortaya koyan şehitlerimizi ve ebediyete intikal etmiş gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyorum. Hayatta olan gazilerimize ise uzun ömürler diliyorum. Bu kanun teklifinde emekli astsubayların sorunlarını çözmek noktasında bir adım yok. Astsubaylar emekli olduğunda görevlerindeyken aldıkları maaşın yarısını ancak alabiliyorlar. Bu vatan için türlü zorluklara yıllarca göğüs germiş, gece gündüz demeden elinde silahıyla bu topraklar için çatışmış, çalışmış astsubaylar emekli maaşlarıyla geçinemez hâle gelmiş durumda. Bu, insanlara reva mıdır, bunları yoksulluğa terk etmek hangi vicdana sığar? Özlük hakları bakımından dünyada örneği olmayan sert bir kast sistemi olduğunu üzülerek görüyoruz. Bu noktada, çocuk yaştan itibaren subaylar gibi Silahlı Kuvvetler içinde yetişen ve ömrünü geçiren astsubayların hak ettikleri değerleri bulmaları esastır. Yine, bu vatan için gözünü kırpmadan çalışan, çatışan uzman çavuşların çözülmeyen sorunları var; o da başta, kadro. Taşeron statüsünde çalışan işçilere dahi kadro ihdas edildi ancak uzman çavuşlar hâlen kadrolu hâle getirilmedi. Kadroya geçemediği gibi, şimdi mevcut kanun teklifiyle görüyoruz ki uzman çavuşların sözleşmeleri keyfî olarak feshedilebilecek. Uzman çavuşların sorunlarını çözmek yerine, onları işsiz bırakacak bir düzenlemenin bu vatana ve vatanı koruyan Türk Silahlı Kuvvetlerine ne faydası olacak, bunu takdirlerinize bırakıyorum” dedi.
Askeri hastanelerinin kapatılması yanlıştır
Askeri hastanelerin kapatılmasının yanlış bir kararan olduğuna dikkat çeken Barış Bektaş, ”Şimdi askerî hastanelerin de kapatıldığını görüyoruz. Çocuk yaştan itibaren üniforma tutkusuyla yaşayan rütbeli sağlık personeli bu işlemle büyük bir hayal kırıklığına uğradı ve suimisal misal olmaz ilkesi dikkate alınmadan genel manada bu kapatma gerçekleştirilerek bir gelenek ve bütün dünya standartlarında gereken askerî hastaneler yok edildi. Bakın, mikro cerrahi, parçalı kırıkları, şarapnel yaraları gibi uzmanlık gerektiren hususların sivil doktorlar tarafından ayaklarına hasta getirilmesine rağmen becerilemediği bir vaka. Askerî doktorların niteliği öncelikle asker olmaları, üstünden kurşun ve şarapnel geçtiği noktada elleri titremeden mikro cerrahi başta olmak üzere bütün ameliyatları yapabilmeleri onların en önemli özellikleridir. Zaten, Sayın Komisyon Başkanımızın kendisi de biliyor, Sur olayları başta olmak üzere Güneydoğu'da yaşanan birçok çatışmada GATA sivil hâle getirildikten sonra sivil doktorlar o bölgeye gitmemek için kahir ekseriyeti rapor aldılar, görev yerinden kaçtılar. Yine üniformaları elinden alınan asker menşeli doktorlar olay yerine intikal etti. Bu geleneği acilen yerine getirmek, yeniden kazandırmak bir kamu görevi, bu bir devlet geleneği ve evrensel standartlara uyma vazifesidir” diye konuştu.
Görev sırasında Gazi olan askerlerimizin birçok sorunu var
Barış Bektaş görevi sırasında gazi olan askerlerimizin sorunlarını da değinerek, “ Görev sırasında gazi olan askerlerimizin de birçok sorunu var. Bu vatan için uzuvlarını kaybeden gazilerimiz bürokratik engellere bırakıldı, onlarla boğuşuyorlar. Protez kullanan bu gazilerimiz bütün illerde, en azından büyükşehirlerde protezleri takılabiliyorken şimdi bunu tek merkeze getirdiler. Tekirdağ'dan, Kars'tan, uzak illerden Ankara'ya gelip bu siparişleri veriyorlar, bu siparişlerin geriye dönüşü bir yılı buluyor. Bu süre içerisinde hastane raporları, randevular, heyet raporları, bunlara değinmiyorum bile. Ama ben iktidar partisindeki milletvekili arkadaşlarımıza sormak istiyorum: Bir uzvunu kaybetmiş bu insanlara yapılan bu işlem reva mı, bunu içiniz kabul ediyor mu; buradan mı tasarruf sağlanıyor, buradan mı yolsuzluklar engelleniyor? Ben Konya Milletvekili olarak Seydişehir, Doğanhisar, Ilgın başta olmak üzere birçok ilçemize yoğun şehit gelen bir bölgedeyim. Gazi ve şehit statüsünün yorumlanmasıyla ilgili de çok dramatik olaylar var. Şanlı bir şekilde, bütün o ilçesinde, ilinde törenlerle defnedilmesi gereken birçok şehit, illa kurşun yemediği için, birçok riskli görevden kaynaklanan vazifesi dolayısıyla vefatından dolayı şehit statüsü verilmediğinden sessiz sedasız defnediliyor. Yıllar süren davalar sonunda şehitlik hakkını eline alıyor ama iş işten geçmiş oluyor. Aynı olay gazilerimiz için de geçerli, onların yüzde kaç oranında uzuv zafiyetine uğradığı tartışma konusu yapılıyor, mahkeme kapılarında yıllarca gazilerimiz süründürülüyor. Yani âdeta bunların huzur hakları, özlük haklarının verilmesi konusunda 5'li çeteye sağlanan dolar garantisinin yanında, cimrilik bu vatan için şehit olan veya bir uzvunu kaybeden insanlar üzerinden yapılıyor. Şehitler arası ayrıma da burada girilmemiş durumda. Şehit maaşları biliyorsunuz, hak eden aile fertleri arasında parçalanıyor. Bununla ilgili bir istisna yapıldı. KHK'yle aslında doğru bir şey yapıldı ama bir kısım şehide yani 15 Temmuz şehitlerine. Onlara denildi ki "Her bir hak eden için bir şehit maaşı öngörüldü." ama şehitler arasında ayrım yapmak Anayasa önünde eşitlik ilkesine aykırı olması bir yana, toplumun vicdanını da yaralayan ciddi bir husus. Burada halkımızın, askerlerimizin sorunları esastır. Yukarıdan gelen, saraydan gelen talimat ve ihtiyaçtan ziyade askerî personelimizin ihtiyaçları gözetilmeliydi” şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.