Doç. Dr. Sayılgan: "İşletmeler, kara değil likiditeye odaklanmalı"

Doç. Dr. Sayılgan: "İşletmeler, kara değil likiditeye odaklanmalı"
MÜSİAD Konya Şubesi tarafından düzenlenen konferansa konuk olan Ekonomist-Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç.Dr. Şevket Sayılgan, "2019 ve sonrası ekonomik konjektürde İşletmelerde Finansal Yönetim; Riskler ve Fırsatlar" konusunu anlattı.

Programın açılış konuşmasını yapan MÜSİAD Konya Şube Başkanı Ömer Faruk Okka, "Ülke olarak, ekonomimizi ciddi anlamda etkileyen büyük bir dönüm noktasını geride bıraktık. İstanbul'daki seçim sonuçların da kesinleştiği andan itibaren, seçimlerin ekonomimize olan etkisi ortadan kalkmış olacaktır. Büyük Türkiye olma yolunda bize düşen ön önemli görev, üretimi ve ihracatı artırmaktır. MÜSİAD Konya olarak, üyelerimizle birlikte yeni ihracat pazarları aramaya devam ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde, MEKİK komisyonumuzun koordinesinde bir iş adamı heyetini Peru ve Şili'ye gönderdik. İş seyahatine katılan heyetimiz, son derece olumlu neticelerle ülkemize döndüler. Bu ülkeleri seçmemizdeki en önemli etken, Şili ile ülkemiz arasında bir serbest ticaret antlaşmasının var olması ve Peru'ya ihracatta da birçok üründe yüzde 6'lık cüzi bir gümrük vergisi bulunmasıydı. Bölge, gerek kalite bakımından, gerekse de fiyat bakımından avantajlı olduğumuz bir bölge olmasına rağmen, Konya'nın henüz tam manasıyla keşfetmediği bir pazardır. Bu bölgeyle ilgili çalışmalara devam edeceğiz. Bunun yanında, bu yıl içerisinde Avrupa, Afrika ve Uzak Doğuya yönelik çalışmalarımız olacak" dedi.

Ekonomist - Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şevket Sayılgan ise, 2019'da yurtiçi piyasalar daralacağını ve büyüme beklentisi yüzde 1-2 oranında olacağını ifade etti. Sayılgan, "bu durumda ihracata yönelik iş modeli, bizim için en iyi seçim olacaktır. Türkiye'nin yıllık ihracatının, ithalatını geçtiği gün Türkiye için Milli Bayramıdır. Çünkü bunu başardığımız gün Türkiye, üst gelir ekonomisine dönüşecektir. 2019'da ekonomi neden küçülecek? Bu, bir beklenti değil, 2018 ağustosta yaşanan türbülansın ve buna yönelik seçilen programın sonucudur. Kur artarsa maliyet artar. Maliyet artarsa fiyatlar artar. Fiyatlar artarsa (bunun adı enflasyondur) faiz artar. Faiz artarsa ekonomi küçülür. Yani bizim gördüğümüz sonucun çekirdek sebebi kurdur. Kur dengelenmesi, Cumhuriyet tarihinden beri, hatta Osmanlı'dan beri, ekonomi yönetiminin en büyük gündemi olmuştur. Denklem ise şudur: Büyüme düşerse dövize talep azalır. Döviz stabil olursa maliyet ve enflasyon stabil hale gelir. Bu durumda büyüme 3'ün üzerine çıkarsa normal şartlarda sevinmemiz gerekirken bu programa göre tedirgin olmak gerekir. Çünkü büyüme talebi artırır, talep olursa döviz artar. Döviz artarsa cari açık artar. Bu durumda da faiz ve enflasyon yukarı çıkar. Yani büyümeden vazgeçmek dengeleme programında bir seçim olarak duruyor. Gelişmiş ülkelerde 2019 büyüme beklentileri 2018'den farklı değil. Ancak Avrupa'da Brexit ve İtalya'nın borç ödeme sorunu yaşama ihtimali büyüme için sorun oluşturacak gibi görünüyor. Hatta parite çok net olarak dolar lehine çalışıyor. ABD-Çin'le ticaret savaşları bir uzlaşıya giderse, paritenin 1,10 hatta daha altına doğru gider. Öngörüler bu yöndedir. Diğer yandan, Çin'in büyüme beklentileri sürekli düşmektedir. Dünyada emtia fiyatlarının yükselmesinde bir numaralı aktör Çin'in büyümesidir. Bu veriye bakarak da, emtia fiyatlarının, özellikle metal, tarımsal ürünler ve enerji hammaddelerinin 2019'da stabil ve 2018 fiyatları ile aynı kalmasını bekliyoruz. Hammadde ithalatçısı bir ülke olarak bu bizim lehimize bir durudur. Dünya ticaretinin gündemi, ABD-Çin ekonomik savaşında bir uzlaşının yaşanıp yaşanmayacağıdır. Eğer bir uzlaşı olmazsa dünya ticaretini daraltıcı bir faktör olarak ortaya çıkacaktır. Hatta bir diğer cephe de, Amerika ve Avrupa arası açılmak üzeredir. Eğer bu gerçekleşirse, bizim ihracat pazarlarımız ciddi olarak daralacak, alternatif pazar arayışları ciddi önem kazanacaktır. Her şeye rağmen gelişmiş ekonomilerde durumu en iyi olan Amerika'da, hem büyüme var, hem istihdam artıyor, hem de faiz seviyesi stabil tutuluyor. Önümüzde daha güçlü bir dolar ve düşük emtia fiyatları olan bir dönem görünüyor. İş adamlarımızın gelecek ile ilgili planlarını bu beklentilere göre yapmalıdır. İşletmelerinizde plan yaparken ciro, kar ve likiditeye odaklanmalısınız. Bu dönemde, özellikle de düşük büyüme beklentisini dikkate aldığımızda, işletmelerimiz önemli önceliğini likideye vermelidirler. Kar ve ciro lastik toptur, düşerse çıkar. Likidite cam toptur, düştü mü kırılır. Bu sebeple en önemli odak noktamız, finansın yönetilmesi olmalıdır. Şirketleri sıkıntıya sokan karsızlık değil likidite problemidir. Kar eden bir şirket likit değilse batar, zarar eden bir şirket likitse yaşar" diye konuştu.

Programın ikinci bölümünde Doç. Dr. Sayılgan, katılımcılara işletmelerde finansal yönetimin nasıl gerçekleştirileceği konusunda detaylı bilgiler verdi.

Doç. Dr. Sayılgan:

Doç. Dr. Sayılgan:

Doç. Dr. Sayılgan:

Doç. Dr. Sayılgan:

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.