Erdoğan cumhurbaşkanı olmaktan vaz mı geçti?

Erdoğan cumhurbaşkanı olmaktan vaz mı geçti?
İmralı'yla 'müzakere' başladı ya, bakalım şimdi de Erdoğan cumhurbaşkanlığından (veya başkanlıktan) vazgeçti mi diyeceksiniz?

Demokratikleşme adına atılan adımların birçoğunda 'Kürt meselesi' belirleyici olmuştur.

Türkiye'nin yakın tarihi boyunca 'vesayet rejiminin' kendini tahkim etmesinde de 'Kürt meselesi' biricik etmendir.

Hulasa…

Demokratikleşme sürecinde 'Kürt meselesi' hem en etkili muharrik güçtür, hem en kuvvetli ayak bağıdır.

Türkiye'nin en büyük paradoksu da budur.

Oslo süreci, Habur, Silvan, Uludere ve elan yürütülen 'İmralı müzakereleri' hep bu paradoksun somut ifadeleridir.

Türkiye bu meseleyi ya çözüp ileri gidecek, ya da düştüğü / düşürüldüğü çamurda debelenecektir.

O yüzden mesele çok kırılgandır.

O yüzden bölgesel ve uluslararası güçlerin etkisine açıktır. O yüzden her daim provokasyon riski vardır.

Ve, o yüzden 'meselenin' çözümü için çok güçlü bir lidere ihtiyaç vardır.

Zira bunca kırılgan bir ortamda, komplikasyonlara neden olmadan, değil 'meseleyi' çözmek, yönetmek bile her babayiğidin harcı değildir.

Her türlü hile ve desiseye maruz kalmanız vaka-ı adiyedendir.

Hem vatan haini ilan edilirsiniz, hem milliyetçi.

Gelgelelim kim ne derse desin yolunuzdan dönemezsiniz. 'Kürt meselesi' bir etnisite meselesi değildir çünkü; Türkiye'nin demokratikleşme meselesidir.

Sayın Erdoğan'ın meseleyi çözebilecek 'en güçlü lider' olduğu hususunda bugün hemen herkes hemfikir.

'Meseleyi çözecek tek güçlü lider' derken de aldığı oydan, yani, Türkiye'nin doğusunda ve batısında kendisine duyulan güvenden veya verilen destekten bahsedildiği muhakkak.

Gelgelelim bu desteğin her daim altını oymaya çalışan 'ulusalcılara' o çok liberal, o çok özgürlükçü, o çok barışsever köşe yazarları istemeden de olsa su taşıdılar.

Sayın Erdoğan'ın söz konusu 'mesele' hakkında ülkenin doğusu ve batısında oluşan duyarlıkları hesaba katarak taktik manevra kabilinden aldığı her tavrı hep yanlış yorumladılar.

Oysa 'meseleyi' çözme iradesi bakımında Erdoğan dün nerde duruyorsa bugün de aynı yerde duruyor.

Erdoğan otoriterleşti deyip durdular. Nedeni sorulunca da, cumhurbaşkanı olmak istiyor da onun için dediler.

Hiç tükenmediler, hatta artarak devam ettiler.

O kadar ki, 'meselenin' çözümü adına yapılan her iyileştirmeyi 'vatan hainliği' tesmiye edenler bile aralarına katıldı da fark edemediler.

Müthiş bir iştiyakla koro halinde sürdürdüler:

Erdoğan Ankaralılaştı..

Niye?

Cumhurbaşkanı olmak istiyor diye..

Erdoğan açlık grevlerini önemsemedi, kuzu kebap yiyorlar falan dedi…

Niye?

Cumhurbaşkanı olmak istiyor diye..

Erdoğan sertleşti...

Niye?

Cumhurbaşkanı olmak istiyor diye..

Erdoğan 20 milyon Kürdü hapishaneye tıkmak istiyor…

Niye?

Cumhurbaşkanı olmak istiyor diye..

İmralı'yla 'müzakere' başladı ya, bakalım şimdi de Erdoğan cumhurbaşkanlığından (veya başkanlıktan) vazgeçti mi diyeceksiniz?

Salih Tuna*Yenişafak

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.