Eşsiz Güzelliğimiz: Tuz Gölü
Çocukluğumuzda Ankara’ya giderken görmeye alıştığımız eşsiz manzarasını nasıl unuturum? Elbette aradan yıllar geçince Tuz Gölü artık bizim gidip dokunduğumuz bir şey haline geldi. Coğrafya derslerimizin vazgeçilmez konularındandı. Hakkında birçok şey duyduk, birçok kez sadece okuduk. Farkında olmadığımız doğal servetlerimizden birinin adı da, Tuz Gölü.
Bundan milyonlarca yıl önce, 3. Jeolojik zamanda The-Tis adı verilen büyük bir denizden bahsediliyor. O denizin bize bir mirası mı bilinmez ama yaşayan herkesin görmesi gereken bir doğa güzelliği, mucizesidir aslında. Geceleri yaşadığımız şehirlerde ışık kirliliği yüzünden göremediğimiz o akıl almaz yıldızlar geçidini Samanyolu Galaksisi’ni gölün ortasında seyretmek tarifi zor bir duygudur. Belki de aşık olduğunuzu bile burada anlarsınız. Çünkü diğer hiçbir yer bu kadar özel değildir.
Ufuk çizgisinin saklambaç oynadığı o yerde, Tuz Gölü’nde güneşi karşılamak…
Bir keresinde gün doğumunda fotoğraf çekmek için sabah saat 03:00 sularında gölün ortasına yürümüştüm. Su dalgasız ve pürüzsüzdü. Gökyüzü alabildiğine yıldızla kaplıydı. Ve tabi ki bu devasa aynanın ortasında bütün gökyüzü yere serilmişti. Kayan yıldızlar ufuk çizgisinde çarpışıyordu adeta, biri gökten diğeri yerden süzülerek.
Şafağın sökmesi ile beraber ufukta bir kızıllık yardı geceyi tam ortadan. Sanki yan yana yedi farklı güneş doğuyordu. O sıcak esinti bozdu göldeki sükuneti. Güneşe esen o ılık rüzgar bütün kuşların sabah şarkısının başlamasına neden oldu. O seremoniyi unutmama. Sanki güneşin doğuşuna ağıtlar yakmış gibiydiler. O karanlık gecenin ardından doğan güneşe kim kayıtsız kalabilirdi ki zaten? Ve ben makinemi kaldırıp fotoğrafa sığdıramayacağım bu güzelliğin seyrine dalmıştım. Bütün bir gece uyumamaya da onca yolu gidip arabamı ıssız bir tarlada bırakıp saatlerdir karanlıkta yürümeye de değmişti. Oysa birkaç saat önce “Benim bu saatte burada ne işim var?” diyordum. Daha fazla ne olabilirdi ki?
Doğanın eşsiz benzersiz güzellikleri arasında yer alan o estetik kuş sürüsü yine oradaydı. Flamingolar, yavrularına uçmayı öğretmeye çalışıyordu.
Aralarından bazıları başarıyor ama bazıları maalesef düşe kalka bir şeyler yapmaya çalışıyorlardı. Tıpkı bize benziyorlardı. Düşe kalka uçmaya çalışan bu yavrulardan biri sürünün oldukça gerisinde kaldı. Yanına gittim, o sevimliliği unutmam. Ama barınağa yetiştirmiş olsak da onu kaybettim. “Doğan güneşe son bakış.” isimli bu fotoğraf o yavruya adandı ve halen sergileniyor. Başka yavrular ölmesin diye bir çok insana ulaşıyor. Dilerim bir faydası olur.
Flamingo sürüsüne yaklaşamazsınız. Dünyanın en ürkek hayvanları haline geliyorlar yavruları yanlarındayken. Ve bunun sebebini de çok sonra öğrendim. Bir kısım insan yavruları oradan alıp büyük şehirlerde satıyorlarmış. Ne acı ki bize haklı olarak küs bu güzellik.
Belki amaç fotoğraf çekmektir kimi zaman. Ama ben inanıyorum ki hiçbir yere tesadüfen gitmez insan. Her nereye gitmişse bunun mutlaka bir sebebi vardır. Bana kişisel olarak kattığı şeyleri unutamam o günün. Sanki yaşadığım şehrin dibinde açık bir mabet gibi ruhumu dinledi. O an günlük yaşamdaki sorunların hiç birinin ne hatırı vardı ki bu güzelliğin karşınında?
Sonraları defalarca gittim Tuz Gölü’nde güneşi karşılamaya. Ve tabi ki güneşe veda etmeye de gittim. Birçok arkadaş geldi benimle. Hepimizde bıraktığı unutulmaz anı var. Öğle saatlerinde nem nedeni ile ufuk çizgisi kaybolur. Yansıma nedeni ile gökyüzü yeryüzüne düşer. Yönünüzü bulamaz hale geliriniz. Ama nedense kaybolmuş olmak kadar keyif aldığınız bir şey yoktur. Tabi ki suyunuz varsa!
Göl artık eskisi gibi değil. Her geçen yıl daha hızlı çekiliyor. 2010 yılında suyun içinde yürüdüğümüz yerlerde 2014 yazında araç kullandım. Pek de hoş bir duygu değil bu. Orada yaşayan kuş türlerinin sayısını rakamsal olarak veremem.
Sadece saygı duyulacak nadir yerlerden olduğunu söyleyebilirim. Birçok yerde yayınlanan fotoğraflar UNESCO ya kadar ulaştı. UNESCO Dünya Doğal Miras Alanları Geçici Listesi’ne girmesinde sevgili dostum Halil İbrahim Tongur ve KOP İdaresi sayesinde Tuz Gölü’ne yardımcı olmayı da biraz başardık. Bu konuda yürütülen bütün çalışmaları için de kendilerine çok teşekkür ederim.
2019 yılı boyunca BOTAŞ ve TRT Belgesel ile çalıştık. TRT Belgesel Ekibi Handan Hanım ve Savaş Bey’in olağan üstü bir emekle hazırladığı, yakın dostum, kardeşim Fahri TUNÇ’un çok yoğun emek verdiği Tuzdan Kaleler Belgseli mükemmel bir yapım. Tuz Gölü’nü daha iyi anlatan bir çalışma yapılmadı bu güne kadar. Çekimlerinin bazılarına katıldığım yapımda Değerli dostum Fahri TUNÇ ve Zeki SEFEROĞLU’nun çekimlerini de izleyebilirsiniz. Bütün ekibe gelecek nesiller adına teşekkür ediyoruz.
Tuz Gölü’nü ölmeden önce görün
Benim tavsiyem ülkemizde yaşayan herkese, Tuz Gölü’nü ölmeden önce görün. Belki üstünde yaşadığımız gezegenin kabuğunun bir yumurta kabuğu kadar ince olduğunu daha iyi fark edeceğiniz bir yer yoktur. Ve belki aslında günler geçip giderken hayatta olmanın verdiği o gücü hiç hissetmemiş olabilirsiniz. Ama nasıl olursa olsun, onu kirletmeden gidin. O zaten bizi temizlemeye çalışan uçsuz bucaksız bembeyaz bir örtü. Adına türlü türlü türküler yazılan allı turnalar belki size selam verir.
Göle Ankara – Adana yolu üzerinden Şereflikoçhisar’ın olduğu yerden girmek sizi yanıltır. Asıl Tuz Gölü güzelliğini oradan görmeniz mümkün dahi değil. O kısım sanayileşme ve diğer sebeplerden dolayı size birçok duyguyu yaşatamaz. Göle gitmek için en uygun yer batı kıyısı. Kısacası Aksaray’ın Eskil ilçesini geçip güneyden bir tur atarak gitmenizi tavsiye ederim. Bu konuda Eskil Belediyesi’nden yardım alabilirsiniz.
Bu eşsiz güzelliği birlikte yaşatmak için elimizden gelen her şeyi yapamaya devam edeceğimizden kuşkum yok. Çocuklarımız bizim yaşımıza geldiğinde bunu görmeyi hal ediyorlar. Sevgiler, selamlar, bol ışıklı günler.
Erdem Zengin'in Tuz Gölü foto galeri için tıklayınız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.