Eylemcilerin Büyük Bir Kısmı ODTÜ Öğrencisi Değil
AK Parti Aksaray İl Başkanı M. Fatih YILDIRICI yazılı yaptığı basın açıklamasında, üniversiteler geleceğe bilimin katkılarıyla kaliteli insanlar yetiştiren önemli eğitim kurumlarıdır. Bu kurumlar farklı düşüncelerin, farklı etnik kimliklerin, farklı hayat tarzlarının bir arada dostça ve kardeşçe var olabilmesinin teminatıdır. Kaliteli insan, eğitilmiş gençlik; objektif bir şekilde olayları algılayan, sorgulayan ve hatta katılmadığı düşüncelere tahammül etmeyi hazmedebilendir diyen il başkanı ve sözlerine şöyle devam etti.
Geçtiğimiz hafta içersinde tamamı Türk Mühendisler tarafından tasarlanan, %100 yerli yazılım ve %80 yerli malzemelerle üretilen Göktürk-2 uydusu, TÜBİTAK’ta Başbakanımızın da katılımıyla düzenlenen törenle Çin üzerinden uzaya keşif amaçlı olarak gönderildi. Tüm sağduyulu ve aklıselim insanlar gibi bende Göktürk-2 uydusunun uzaya gönderilmesinden büyük gurur duydum. Ülkemizde son yıllarda hükümetimizin, bilim ve teknoloji alanına yapmış olduğu destekler ve teşvikler hızla artmış, yakın gelecek hedefleri arasında dünyada hak edilen konumun alınması yolunda önemli mesafeler alınmıştır. Bu hedefe ulaşmakta gençlerin rolü ve katkıları çok önemsenmekte ve özel destekler verilmektedir. Bu kapsamda atılan her adım bizlere motivasyon ve heyecan vermektedir. Böylesine önemli bir adımın parçası olan Göktürk-2 uydusunun gerek fırlatılması sırasında gerekse daha sonrasında meydana gelen olaylar konuyu asıl mecrasından saptırmış olup milletimiz ve ülkemiz açısından son derece önemli olan bilimsel bir çalışmayı olumsuz bir ortama sürükletilmeye çalışılmıştır.
Protesto olayını bir irdeleyelim. Bir haftadır efsaneleştirilen ODTÜ olayları bir protesto biçiminden çok şiddet eylemine benziyor. Uydu fırlatma töreni için Başbakanımız ve devletin zirvesi gelirken rektörlük resmi yazıyla polisten tedbir almasını istiyor. Ankara'nın her yerinde eylem yapan kadrolu protestocular gün içerisinde 'Başbakan’ı kampüse sokmayacağız' pankartları asıyor. Polis tören alanın etrafında barikat kuruyor. Molotoflar, taşlar ve sapanlarla saldırınca olaylar çığırından çıkıyor. 15 polis yaralanırken araçlar güvenlik kulübeleri ve ATM'ler zarar görüyor. Eylemde ön saflarda yer alıp molotof atan 50 kişiden sadece 12'si ODTÜ'lü. Hatta gözaltına alınıp savcılığa sevk edilen 10 öğrenciden 4'ü ODTÜ'lü. Bu esnada en düşündürücü şey oluyor. Rektörü ayağına çağıran eylemciler ki aralarında öğretim üyeleri de var. Gece 02.00'ye kadar tehditler eşliğinde 4 maddelik bir talep listesini rektöre tebliğ ediyorlar. Rektör isteyerek ya da istemeyerek bu talepleri kabul ediyor ve uyguluyor. Eylemcilerin büyük bir kısmı ise ODTÜ öğrencisi değil. Kampüste güvenliği sağlayamayan rektörlük ise bugüne kadar yapılan hiçbir eylem sonrası öğrencilere soruşturma açmadı. 400 bin liralık zarar ise millete fatura edildi. Hal böyle iken ODTÜ'de yaşanan olayları romantik devrimci yaklaşımlarla ya da 'ODTÜ'ye dokunan yanar' gibi sloganlarla anlatmak ne kadar sağlıklıdır?
Tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edilen öğrencilerin suç kaydı ise hayli kabarık. Tamamı marjinal sol ve bölücü örgütle irtibatlı. Dev-Yol, DİSH ve MLKP gibi örgütlere üye oldukları öğrenilen eylemcilerin bazılarının 'yaralama', 'terör propagandası', 'suç örgütü üyesi olma' ve 'terör örgütü üyesi olma' suçlarından kaydının olduğu belirlendi. Eylemlerden sonra yapılan aramalarda sanıklarla birlikte namlusu değiştirilmiş ve çelik bilye atabilen silahı ele geçirildi. Bununla birlikte molotoflar ve soda şişeleri de eylemlerde kullanıldı.
Bütün bunlar ayan beyan ortada iken, birileri de çıkıp bunun ifade özgürlüğü olduğunu, polisin müdahalesinin yanlış olduğunu söylüyor. Ne trajikomik bir olay! Elbette herkes herkesle aynı fikirde olmayacak, elbette farklılıklarımızı ifade edeceğiz. Ama molotoflar, taşlar vs. de neyin nesi? Muhalif olmak bu mudur? Hele ki üniversite sınavında %1’lik başarı dilimdeki gençlerin olduğu bir yerde? Çocuklar siz bizim geleceğimizsiniz! Zekâ saygı duyulacak bir özellik evet, ODTÜ seçkin bir topluluk evet, peki ama insana saygısı olmayan, kendisinden başkasına ifade hakkı tanımayan ve bu hak tanımazlığı şiddetle beslemeyi kendisine yakıştıran %1 lik başarıyı elde etmiş topluluktan nasıl bir gelecek bekleyeceğiz?
Tüm öğrencilerimizi ve vatandaşlarımızı aklıselim olmaya çağırıyorum. Gelişen ve büyüyen bir Türkiye; sağcı, solcu vs. farketmeden herkezin hedefi olmalı. Sorunlarımızın üzerine kararlılıkla gidecek, birlik ve beraberliğimizin, ülkedeki barış ve huzur ortamının bozulmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Daha fazla özgürlük, demokrasi ve kalkınma yolunu açarak, önyargılardan sıyrılarak, konuşarak, tartışarak, empati ve öz eleştiri yaparak, bütün sorunlarımızı büyük bir özgüvenle aşacağız. Yeni bir yıla girerken, tüm ülkelerin sağduyuya dayalı daha yaşanabilir bir dünya hedefi doğrultusunda gerekli her türlü çabayı göstermesini umut ediyorum. Önümüzdeki yıl, Türkiye'nin hedeflerine ulaşma yolunda önemli merhaleleri geride bırakacağı inancıyla siz değerli vatandaşlarımızın yeni yılını tebrik ediyor, selam ve sevgilerimi sunuyorum, diyerek sözlerini tamamladı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.