Kılıçdaroğlu'nun son seçimi olacak!
Yeni Şafak'tan Nil Gülsüm, Ufuk Uras'la Türk siyasetinin geleceğini, Ergenekon kararlarını ve Türk solunu konuştu..
İşte o röportaj..
Ergenekon Davası'nın merakla beklenen karar aşamasına nihayet gelindi. Alınan kararın Türk siyâsî hayatından ehemmiyetini ve karara yönelik eleştirileri Yeşiller ve Sol Partisi kurucusu, eski milletvekili Ufuk Uras ile konuştum. CHP'nin dava süresince ve karar verildikten sonra takındığı tavrın Kılıçdaroğlu ve ekibine halk tarafından sandıkta fatura edileceğini ifade eden Ufuk Uras, önümüzdeki seçimlerin Kılıçdaroğlu'nun son seçimi olacağı görüşünde. Alınan kararın demokrasi dışı güçler için caydırıcı olduğunun altını çizen Uras, 'Ergenekon dediğimiz yapıyla ilgili olarak bir anlamda öküz boynuzlarından tutuldu ama bu onun devrilmesinin garantisi değil' dedi. Alınan kararla ilgili olarak 'siyâsî irâdenin intikamcı tavrı' iddiasına karşın ise 'Evren müebbet aldığında bunu da mı siyâsî karar olarak değerlendirecekler' diyen Ufuk Uras, Ergenekon'un ekonomi ve medya ayaklarının da deşifre edilmesi gerektiğini söyledi.
Ergenekon Davası'nda mahkemenin kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu karar Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından, demokrasi dışı güçlere ilişkin caydırıcı olma özelliği taşıyor. Atfedilen suçlar son derece ağır olduğu için verilen cezalar beklendiği gibiydi. Gezi Parkı'nda kullanılan 'Bu daha başlangıç' diye bir slogan vardı. Ben de öyle diyorum. Bu, toplumsal olarak sürdürülmesi gereken bir süreçtir.
Dava sonuçlandı, Ergenekon da bitti diyebilir miyiz?
Öküz, boynuzlarından tutuldu ama bu, onun devrilmesinin garantisi değil. Alınan karar, demokratikleşme programının da gelmesiyle beraber, siyasetin ana alanının genişlemesine de vesile olacaktır.
KLİMA REKLAMI DEĞİL
Derin yapıyla ilgili tehdit hâlâ devam ediyor mu?
Türkiye'deki 'derin devlet' yapılanmasının kökleri hâlâ mevcut. Özellikle sonbahar döneminde Kürt meselesinin çözümüne yönelik atılacak adımlar, bazı kesimlerde rahatsızlık yaratacaktır. Bunlar 'Sonbahar sıcak geçecek' derken herhalde bunu klima reklamı olarak söylemiyorlar.
'Davada usül yönünden hatalar yapıldı' eleştirisine cevabınız?
21. Yüzyıl'da Ergenekon siyâsetinin halkta bir karşılığı bulunmuyor. Usülen yapılmış bazı hatalardan yola çıkarak Ergenekon'u mâsumlaştırma hamleleri kabul edilebilir değil.
Ergenekon'u siz nasıl tanımlıyorsunuz?
Ergenekon denilen yapı, siyaseten tek parti dönemi nostaljisidir. Recep Peker çizgisi, Avrasyacı-Esatçı, korporatif siyaset anlayışıdır. Bu yaklaşım biçimlerinin Türkiye'nin geleceğini temsil etmediği çok açıktır.
HAMAMDA OLMADI YA!
Türkiye'de ilk kez Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir isim 'Darbeye teşebbüs'ten hüküm giydi. Demokratikleşme hamleleri açısından değerlendirecek olursak bu ne anlama geliyor?
Bu anlamda alınan karar tarihi bir eşiktir. Darbeler tarihiyle yüzleşmemiz açısından da hızlandırıcı bir etkisi olacaktır. Mahkeme kararlarını gayrimeşru ilan edenlerin 2010 referandumunda 'askerî mahalde işlenen suçlara askerî mahkemelerin bakması' konusundaki ısrarlarını şimdi anlıyoruz. Bütün darbe tasarımları askerî mahalde oluyor. Darbe çalışmaları kümeste, hamamda, lunaparkta olmuyor ya... Bu davanın sivil mahkemelerde görülmüş olması, Türkiye tarihinde önemli bir eşiktir.
KILIÇDAROĞLU'NUN SON SEÇİMİ OLACAK
Bahsettiğiniz ısrar kimlerden gelmişti?
O dönemde özellikle CHP'nin ısrarı vardı. Mahkeme sonuçlarını görünce bu ısrarın sebebi de anlaşılmış oluyor. Ergenekon siyaseti, Türkiye'deki yapısal dönüşüme direnişin adıdır. Yapısal dönüşüme direnilebilir ancak bunun şartı meşru zeminde kalmaktır. Bunun siyâsî faturasının ödendiğini önümüzdeki seçimde göreceğiz. Bu karar aynı zamanda siyaseten Ergenekon'u destekleyen Kılıçdaroğlu ve ekibi açısından seçimlerde bir fatura olarak çıkacaktır. Önümüzdeki yerel seçimlerin Kılıçdaroğlu'nun son seçiminin olacağını düşünüyorum.
MHP'nin süreçteki tavrını nasıl görüyorsunuz?
MHP ve CHP böyle bir örgütlenme içinde olan kişileri milletvekili olarak göstermenin ağırlığı altında kaldılar. İstedikleri kadar reddetsinler, bu partiler Ergenekon siyasetinin bir parçası haline geldiler. Bunun da seçmen nezdinde muhakkak bir faturası olacaktır.
BU İLK ADIM SÜRMELİDİR
Derine gitmek derken ne kastediyorsunuz?
Ergenekon'un ekonomi ve medya ayaklarının üzerine henüz gidilmedi. Hangi sermaye gruplarının Ergenekon'u desteklediği şimdilik ortada duruyor. Bunların üzerine gitmeden bu örgütlenmeyi tüketmek mümkün değil. Bu kararı ilk adım olarak değerlendirmek lâzım.
Ekonomi ve medya ayağının deşifre edilmesi neden önemli?
28 Şubat'ta olduğu gibi bu işi esas fişekleyen odaklar, ekonomi ve medya ayağını oluşturanlardır. Bunlar deşifre edilmelidir. Bugüne kadar tüm darbe girişimlerinin zincirleme boyutunu gören bir yerden bakmalıyız. Bu, 'Dava bitti, konu kapandı' denilecek bir husus değildir. Devâsa bir yapılanma ile karşı karşıyayız. Meselenin başka bir forma geçmesi bizi gevşetmemeli.
Mahkeme kararında şaşırtıcı durum yok
Çözüm süreci, Ergenekon'a yönelik tasfiyeden nasıl etkilenir?
Ergenekon yapılanmasının Kürt meselesinin çözümünden rahatsız olduğunu biliyoruz. Bu rahatsızlık son derece anlamlıdır. Ayrıca Demirel'in de temkinli, ihtiyatlı yaklaşımları aslında gidişâtın doğru yönde olduğunun bir işaretidir. Öte yandan, Türkiye sonbaharda seçim atmosferine girecek. Kimin ne derdi varsa, bunu siyaseten ifade eder, sandıkta gösterir.
Cezaların çok fazla olduğunu savunanlar olduğu gibi savcılık da bazı isimler için verilen cezanın az olduğu itirazında bulundu.
Atfedilen suçlar çok ağır olduğu için ağırlaştırılmış müebbet cezaları bekleniyordu. Bu karar Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından birisidir. Darbeye teşebbüs çok ağır bir suçtur. O sebeple çıkan kararda şaşırtıcı bir durum görmüyorum.
Kimi çevreler kararın siyâsî irâdenin intikamcı yaklaşımıyla verildiği iddiasında.
İşin siyâsî bir boyutu var ancak bu, Ergenekon örgütlenmesinin toplum için ne kadar vahim durum oluşturduğunu görmezlikten gelmemize ve mâsumlaştırmaya vesile olamaz.
Evren de Genelkurmay Başkanı'ydı
'Jitem'i ben kurdum' diyen Arif Doğan da ağır ceza aldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu kararı bir ilk adım olarak görmek lazım. Bölgedeki cinayetlerin, fâili meçhullerin ortada kalmaması gerek. Ayrıca Hrant Dink davası ile de ilişkilendirilmesi gerekiyor. Bu mesele, sadece hukuka havale edilecek bir mesele değil. Toplumsal ve siyâsî olarak bu süreci takip edip derinleştirmek gerek.
Kararın ardından gelen tepkileri nasıl buldunuz?
Usulle ilgili bir takım eleştiriler var ve usulle ilgili hataların giderilmesinin yolu zaten açık. Yargıtay ve AİHM'e bireysel başvuru yolları açık. Eğer usul hatası olmuşsa haksızlık olmasın diye bunun giderilmesi lazım. Ama bunun dışında yürütülen tartışmalar, şahıslara yönelik bir şekilde ilerliyor. Hukuk, şahıslara yönelik olarak ele alınamaz.
Eleştiriler bağlamında 'Bir Genelkurmay Başkanı darbe girişiminde bulunur mu' sorusu da gündeme geldi. Ne dersiniz?
Bunu diyenler, Kenan Evren'in de Genelkurmay Başkanlığı yaptığını unutuyorlar galiba. Dolayısıyla bir şahsa ve mevkîye yönelik kişiselleştirilen eleştiriler, hukûken de siyaseten de sağlıklı değil. Mâsumlaştırma hareketinin kendisinin mâsum olmadığını görmek lâzım.
Nil Gülsüm / Yeni Şafak
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.