Konya sokakları bugün cıvıl cıvıl
Üç ayların başlangıcı olan Recep ayının ilk Perşembe gününün, ‘Şivlilik Günü’ olduğunu bilmeyen Konyalı yoktur. Bunun yanında şimdikinden biraz farklı detayları olan şivliliği ve öncesindeki fener alayını benim yaşımdakilerin dimağlarında yeniden canlandırabilecek farklı birkaç anekdotla tekrarında hasene vardır kabilinden yeniden hatırlayalım.
Dedem ve babam bir gün önceden renk renk fenerleri çoktan almıştır. Ama fenerlerin hak edilişi, yatsı ile akşam namazları arasında evdeki Kur’an tilavetine ve yatsı namazına beraberce katılımın ardındandır. Büyüklerle birlikte yatsı namazına gidilip, hoca efendinin farza ‘Allahu Ekber’ demesinin ardından, arka saflardan birer ikişer kopuşlar ve neticesinde dışarıda bekleyen mahalle çetesiyle buluşma gerçekleşir. Mamafih fenerler yatsı zorunluluğunun sonrasında olduğundan vitir namazı kılınırken -her ne kadar büyükler yutmasa da- birer ikişer camide namaz boyunca oradaymış havası verilme gayretiyle tekrar bi tamam olunur. Eve hak edilmiş bir gecenin sahipleri olarak gelinir ve birkaç sorgudan sonra fenerler alınır.
Raconların çoğu, bu kez fener alayı gezmesinde önceden belirlenmiştir. Oğlanların bir tarafa, kızların bir tarafa ayrılması ve akabindeki atışma tekerlemeleriyle fener alayı gezmeleri başlar. Oğlanlar bir taraftan “fener alayı, kızlar enayi, oğlanlar kabadayı” diye hep bir ağızdan bağırır; kızlarda “fener alayı, oğlanlar enayi, kızlar altın kesesi, oğlanlar çöp tenekesi” diye karşılık vererek gecenin sessiz karanlığını delerler. Atışmalar bittikten sonra kız çocukları evlerine giderler ama erkekler için gece yeni başlamıştır.
Gece karanlığa inkılap etmezden evvel mahalleli büyükler tarafından lastik bulma görevi bir kişiye verilir, -eskiden zor da olsa- mutlaka lastikler tedarik edilir. Tedarik edilmeme gibi bir durum vaki olmamış hatta görev bilinciyle mahallede tek tük bulunan Murat 124 türü arabaların sahipleri gecenin bir yarısı elinde sopa ile fener alayı çetesini de dağıttığı olmuştur. Mahallenin önceden belirlenmiş yerinde, tedarik edilip yakılan lastikler, çoktan geceyi aydınlatmaya başlarken, geceyi aydınlatan lastik ateşine hep birlikte söylenen fener alayı manileri eşlik eder. Gecenin geç vaktine dek süren fener alayı eğlenceleri, dünden kelaynak misali bir kaçı kalan ve bunun için gayret edilmesi gereken hoş adetlerdendir.
Günümüzün poşetlerinin yerine eskiden annelerimizin ördüğü, kimi zamanda diktiği heybeleri boynumuza taktığımız gibi mahallenin şivlilik çetesiyle, önceden belirlenmiş yerde sabahın erken vaktinde herkes bi tamam olur. Daha önceden bizden büyük abilerimizce pay edilen mahalle, birkaç gruba ayrılır. Bir grubun yekdiğeriyle karşılaşmayacağı şekilde yapılan taksimin ardından şivlilik toparlama işlemi başlar. Bunun yanında kızların kendi arasında yaptığı mahalle taksimi de mahalleli büyük abilerimizce önceden onanır.
Daha çok çerez türlerinin ağırlıkta olduğu şivlilik çeşitlerinin yanı sıra mahallede zengin olarak bilinen evlerden yabancı marka çikolatalar ve küçüklüğümüzün favori çikolatası cino verilirdi. Bunun yanında bu evlere birkaç ayrı kez gidip daha fazla almak ama tanınmamak işin bir başka raconuydu. Sabahın köründe, daha horozlar ötemeden ardı arkası kesilmeyen çocukların kapı vuruşları, Konyalılar nezdinde tahammülden çok beklenen ve umulan bir haldir. Şükür ki şimdilerde de çok fazla değişmeyen şivlilik âdetini tüm Konyalılar eskiden olduğu gibi halen de sürdürür. Sabahın erken vaktinden akşamının güneş batışına dek düren şivlilik toplama serüveni, eve geç gelmenin evdekilerin o güne has iltimasıyla kazasız atlatılır. Evlerde o günkü hasılatı dedem ve babaannemin satın alması ve ardından harçlıklarla beraber tekrar vermesiyle şivlilik günü neticelenir.
Çocuk olmak rüya veya sekr halinin ayıklığa dönüşmemesi gibi bir şey. Reel dünyada gerçek olmayan kendi içinde yaşanan tek hakikat. Her devrin çocukları için bu hakikat aynı olmakla beraber, her geçen gün kısalan çocukluk hayatları, bir öncesinde yitirilen zevkler ve yaşanmışlıkların bir daha ele gelemeyeceği bir zamana doğru gidiyor. Yıldızların gökyüzünde asılı olmadığını artık çok önceleri bilen çocuklar için hayat da korkarım büyüsünü yitiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.