Korana ile Hasbihal

Korana ile Hasbihal
(Karantinadan Özgürlüğe çıkmadan önce)

Yarın itibari ile evimizden ayrılacak olan ve ilk günlerde olan etkisini hafifleyerek bu güne gelen Korana, görevini yapmış olmanın rahatlığı içinde gel seninle bir veda muhabbeti yapalım dedi.

Bende O'nu gönderenin hatırına edeple oturdum dinledim.

Kaç gündür evindeyim korktun mu?

Yalan söyleyemezdim mahcubiyet içinde evet dedim. (ama o korku hayatı korumak için yeterince kullanalım diye verildi.)

-Hiddetlendi birazda gururlanarak:

"Vay şaşkın bilmiyor musun ben emir tahtı haricinde hareket edemem."

Sonra gururlanarak:

"Hani boyuna postuna bakarak, aklına güvenerek beni küçük görüyordun gördün mü beni sana gönderenin kudretini anladın mı gafil" dedi.

Ben ise boynumu büküp anladım ama çok unutkanım dedim.

Yine kaşlarını çatarak

"Merak etme Allah'ın sayısız askerleri var sende fazla etki göstermedim ama insanoğlunu imtihan için başka başka şekillerde arkadaşlarım gelir, hatırlatır" dedi.

Huyum gereği şartellerim atar ya yine olur olmaz şekilde atıverdi.

"Ne diyorsun sen! Onun izni dairesinde gelmiş isen, alayınız gelse ne yazar, bir emanet değil mi vermekten sakınayım" deyiverdim.

Dedim de yine de Bi korku içimi almadı değil.

Güldü hatta kahkaha attı.

"Sana ilişmedim diye ne çok cesaretlenmişin, tabi ya izni dairesinden çıkamayacağımı biliyorsun" dedi.

Fakat beni de gönderen, sebepler ile gönderdiğini, bilmemezlikten gelip Müslümanları tıbbı bilmez ilimden anlamaz gibi gösterme senin feleğini okurum" dedi.

Ben ise şartelleri yanlış kullanmanın mahcubiyeti ile anladım efendim dedim.

Daha fazla hiddetlendirmeyecek şekilde davranıp kısık sesle efendim memnun edebildik mi sizi dedim.

"Sen beni ne zannettin kuzum,

Korkma benden

işte gidiyorum ama zannetme ki gelmem.

Dikkat et kurallara uy. Aklı ve bilimi ihmal etme. Ama sakın sakın bunlara da güvenip hayatı sana vereni unutma.

Emaneten verdiği Hayatı koruman için kullanabileceğin alet onlar. (akıl, ilim, temizlik, maske...) dedi.

Pür dikkat onu dinlerken gülümsedi ve elini omuzuma koyarak:

"Maşallah sen iyi adamsın. Bazen aklını kaybetsen de iyisin inşallah.

Benimle konuştun diye sakın böbürlenme,

İlmi, kudreti sonsuz Rabbinin sana verdiği hayal ile seninle konuştum.

Sanma ki senden,

Her şey ondan.

Sen sadece istedin (O da farazi)

Senin yaptım dediklerinin hepsi onun.

Vermek istemeseydi, istemek vermezdi". Dedi.

Gözlerim parladı sevinçle ve ümitle birden

"Sağlık istiyorum! Seni mümkünse görmek istemiyorum! "çocukca deyiverdim.

Güldü. Benim misafire karşı edepsiz davranışıma karşı olgun bir edayla:

"Dünyayı anlaşılan seviyorsun ve ondan ayrılmak istemiyorsun anlaşılan. Zaman zaman mülayim mülayim konuşsan da hakikatler gizlenmez." demesin mi.

Gerçeği yüzüme vurduğu için yüzüm kızardı, terledim.

Yine olgun bir hal ile şefkatli ses tonu ile

"Bak sen ve senin gibiler için söylüyorum

Dünyayı sev, içindekileri sev, eşini dostunu, çoluğunu çocuğunu sev. Onlarla mutlu ol.

Kim diyor sana sevme diye

Sev ama nefsin adına değil,

Sev ama onları sana verini unutarak değil,

Sev ama onun adına sev,

Onun adına sev ki fani olan sevgiler bakileşsin. Dünyada ve Ahirette seni mutlu etsin. " dedi.

Sev, sev diye tekrar ederken bu memuru (koranayı) kucaklayasım geldi.

Dur şaşkın sevgilerin de ifrat etme beni kucaklarsan seni tekerleksiz arabaya bindiririm. Akıllı ol demez mi..

Sana son nasihatım olsun sevginde ve öfkende aşırıya gitme.

Bir kaç güzel söze kanma akıl, fikir, bilim ve ilim (kuran, sünnet) mihengine vur.

Bir bakmak ta batma, bakışların onun adına olsun gözlerini ahlaksız bir alet hükmüne düşürme.

Dilin, kulağında buna kıyas olsun.

Meşru daire geniştir, keyfe kafidir" dedi.

Kapıda onu çok bekletmiştim.

Şimdi Filyosyon ekibi gelir ceza yazar, cezası da 3 bin 150 diyerek onu kendi korkum la korkutmak istedim.

Acı acı gülerek

"Vay Keçeli aklın daha dünya da, ben senin gafil kafana nasıl izah edeceğim,

Fakat kalbin inşallah istikamette" dedi ve ayrıldı.

Rahmanın mesajları cemil ismiyle gelirken gaflete daldık,

Ya Rab mesajını Celal isminle gönderdin. Doğru şekilde anlamayı, anladığını samimiyetle hayatımıza tatbik etmeyi nasip et.

Baka kaldım ardından, daldığım bu hayal aleminden, çocukların "haydi baba kısıtlı da olsa özgürlüğün tadını çıkaralım" dürtüleri ile ayıldım.

Bizi kendine kul ederek, mahlukata karşı nimetlerin en büyüğü hayat ve özgürlüğü veren Allaha hamdolsun.

Allah bedeninizden sağlığı, ruhunuzda kendi sevgisini eksik etmesin.

Birde virüsü yendi cümlesi ruhuma balyoz vurmuş gibi etki yapardı.

Kendi bedenindeki milyonlarca faaliyetten habersiz aciz insan, nasıl olurda bir gramın milyonda biri kadar olan ancak etkisi ile gönderenin mesajını tam ve eksiksiz anlatan bir virüsü yenecek.

İnsan çok komik hale düşüyor.

O yüzden Allah Şafi ismi ile sebepleri vesile kılarak şifa verdi. Derse ruha, kalbe gıda verip ebedileştirse ne kaybeder. Kayıp tespit edilemez, kazanç ise - ihlas derecesine göre- ölçülemez büyüklükte olur.

Ve nihayet karmaşık duygular ve devrik cümleleri okuyup yazının sonuna gelme sabrını gösteren okuyucu, sana da benim gibi oruçlunun ağız tadı gibi bu hastalığı geçirmek nasip olsun.

Rehavete kapılıp sağlığı vereni unutturmasın.

12.12.2020

Öğretmen-Mete Bozdağ/Eskil

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum