Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, gündemi değerlendirdi
AK Parti Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir ülke ve Konya gündemine dair değerlendirmelerde bulundu.
AK Parti MKYK Üyesi, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, AK Parti Konya İl Başkanlığında düzenlediği basın toplantısında Konya ve ülke gündemini değerlendirdi. Özdemir'e basın toplantısında İl Başkan Yardımcısı Ali Dığrak ve İl Yönetim Kurulu Üyesi Reyhan Gül eşlik etti.
Sözlerine 3 Mart Cumartesi günü gerçekleştirilecek 6. Olağan Konya İl Kongresine değinerek başlayan Hacı Ahmet Özdemir, "Konya gündeminin ilk sırasında İl Kongremiz var. Allah nasip ederse Başbakanımız Binali Yıldırım'ın teşrifleriyle kongremizi icra edeceğiz. Başbakanımızın teşrifleri ile İl Kongremizin büyük bir coşku ile gerçekleşeceğine inanıyorum. Buradan tüm teşkilatlarımıza ve halımıza kongremize gereken özeni göstermelerini rica ediyorum" dedi.
Ülke gündeminde en üst sırada bulunan Zeytin Dalı Harekatı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Hacı Ahmet Özdemir, "Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı sürüyor. Harekatın biraz uzadığının ve ağır ilerlediğinin farkındayız. Bunun sebebi de bildiğiniz üzere sivil halka zarar vermemek adına gösterdiğimiz olağanüstü çabadır. Bölgede sivil kayıplarının asgari düzeyde olması için silahlı kuvvetlerimiz son derece hassas davranıyorlar. Bu konuda, Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın da ciddi talimatları var. Bu sebeple Afrin'de, belki biraz yavaş ama emin adımlarla ilerliyoruz. Zaten Harekatın adı da bilinçli bir şekilde "Zeytin Dalı" olarak belirlenmiştir. Biz oraya savaşmak amacıyla değil, Türkiye'nin güvenliğini sağlamak amacıyla girdiğimizi dost düşman herkese gösterdik. Şu anda bazı çarpıtmaların dışında, Türkiye'nin bölgede verdiği mücadelenin ne kadar temiz, yalın bir mücadele olduğunu tüm dünya görmüş oldu" şeklinde konuştu.
"28 Şubat'ı unutturmayacağız"
28 Şubat haftasında bulunduğumuzu hatırlatan Özdemir, 28 Şubat'ı unutturmamak adına ellerinden gelen gayreti göstereceklerini ifade ederek, "Bildiğiniz üzere 28 Şubat'ta darbeye teşebbüs edenlerin deyimiyle "Post Modern" bir darbe yapılmıştı. O günler ile çok kitap yazıldı. Bunun dışında basın aracılığıyla pek çok gerçek ortaya çıkarıldı. O gününün darbecileri ve vesayet odaklarının maşalığını yapanlar, medyaya da yansıdığı üzere "Zaten Türkiye'nin 10 milyon fazla nüfusu var" demişlerdi. Yani 10 milyon nüfusu kaybetme pahasına da olsa darbeyi gerçekleştireceklerini ifade etmişlerdi. Bugün geriye dönüp baktığımızda bunlar tüylerimizi diken diken eden ifadelerdir. O gününün darbecileri 28 Şubat'ın bin yıl süreceği ifade ediliyor, en azından öyle umuyorlardı. Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat Post Modern Darbesi, bugün tarihin tozlu sayfalarında kaybolup gitmiştir. Bizler bu yaşananları unutturmamak için elimizden gelen gayreti göstereceğiz. 28 Şubat denince, elbette ki en büyük mağduriyeti yaşayanlardan, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan hocamızı rahmetle, minnetle anmak bizim vefa borcumuzdur. Hocamıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz. Mekanı cennet olsun" ifadelerini kullandı.
"Şeker fabrikaları yılda 1 milyar lira zarar ediyor"
Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi ile ilgili yöneltilen bir soruyu da cevaplayan Özdemir, "Bu konu ile ilgili olarak, Şeker Fabrikalarının bulunduğu illerdeki milletvekilleri ile Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız, ilgili bakanlarla birlikte Çankaya Köşkünde 3,5 saat süren bir toplantı yapıldı. Aksaray Şeker Fabrikası önümüzde çok başarılı bir özelleştirme olarak duruyor. Türk Şeker olarak bildiğiniz üzere bu farikaları sadece 6 ay çalıştırıyoruz. 3 ay pancar alıyor, 3 ay da pancarı işliyoruz. 6 ay fabrika çalışıyor, 6 ay boş duruyor. Türkiye çapında tüm şeker fabrikalarının ülkemize zararı yılda 1 milyar TL'dir. Bu paranın 600 milyonu Özelleştirme İdaresinden, 400 milyonu bütçeden karşılanıyor. Elinizi vicdanınıza koyun. Devlet bizim devletimiz. 81 milyonun hakkını her yıl 1 milyar zarar olarak ödemeyi hangi şirket, hangi CEO, hangi patron kabul eder. İşin içinde devlet olunca vurun abalıya mı diyelim? Devleti de korumak zorundayız, çiftçiyi de, işçiyi de. İşçiyle çiftçiyi koruyalım devlet zarar ederse etsin diyemeyiz. Siyasi iktidar bu yükü kaldıramaz. Kaldıramayacağı için de çok teknik bir çalışma yaparak Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesini istemiştir. 1930'ların Türkiye'sinde değiliz. Türkiye nalburiye dükkanı idare edilir gibi idare edilecek bir ülke değildir. Dünya şekerin tonunu 120 dolara mal ediyor, biz 400 dolara üretiyoruz. Yani özelleştirerek Şeker Fabrikalarını verimli bir şekilde çalıştırmak zorundayız" diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.