Obizetede En Büyük Risk Grubu Çocuklar!
Araştırmalar, obez olan kişilerde kronik böbrek hastalığı gelişme riskinin, ideal kilodaki kişilere oranla yüzde 83 oranında arttığını gösteriyor. Organ Nakli Merkezi Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Ülkem Çakır, ‘9 Mart Dünya Böbrek Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, böbrek sağlığını gündeme getirmek için her yıl tüm dünyada farkındalık çalışmaları yapıldığını ve kronik böbrek hastalığının artışında önemli bir rolü olan obeziteye çekmek için 2017 yılının ana temasının da “Böbrek Hastalıkları ve Obezite” olduğunu söyledi.
Obezite, hipertansiyon, diyabet, böbrek hastalıkları, kalp hastalıkları, kanser... Hemen her gün üzerinde konuştuğumuz bu hastalıklar artık güç birliği etmişçesine birlikte ilerliyor. Hastalıkları birbirinden bağımsız olarak ele almak neredeyse imkansız oldu. Ortak kesişim noktalarında bulunan obezite ise yayılımlarını artıran önemli bir etken.
Obezitenin kronik böbrek hastalığı ve son dönem böbrek hastalığının gelişiminde güçlü bir risk faktörü olduğuna işaret eden Organ Nakli Merkezi Nefroloji Sorumlusu Prof. Dr. Ülkem Çakır, “Her geçen gün artan böbrek hastalıklarının, ciddi ama düzeltilebilir bir nedeni olan obezitenin önüne geçilmesi, toplum sağlığı için mutlak bir zorunluluktur” diyor.
Ülkelerin sağlık bütçelerini de tehdit ediyor
Global olarak her 10 kişiden birinde kronik böbrek hastalığı olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ülkem Çakır, “Hastalığın 'son dönem böbrek yetmezliği' evresinde olup, diyaliz tedavisine ihtiyaç gösteren hasta sayısı tüm dünyada 2,6 milyondur. Bu sayının 2030 yılında ikiye katlanarak 5,4 milyon olacağı öngörülmektedir” diye konuşuyor. Böbrek fonksiyon bozukluğunun basit, ucuz idrar ve kan testleri kullanılarak erkenden saptandığında önlenebilir veya ilerlemesi geciktirilebilir bir sorun olduğuna işaret eden Prof. Dr. Ülkem Çakır, sözlerine şöyle devam ediyor: “Koruyucu hekimlik ve tanı aşamasındaki gecikmeler nedeniyle hastalık sıklıkla son dönem böbrek yetmezliği evresine ilerlemektedir. Bu evrede yüksek sakatlık, ölüm oranları ve kötü yaşam kalitesi ile hasta sağlığını, uygulanması gereken yüksek maliyetli diyaliz ve böbrek nakli tedavileri ile de sağlık bütçesini ciddi bir şekilde tehdit etmektedir.”
Obezitenin böbreklerde yarattığı hastalık yükü
Prof. Dr. Ülkem Çakır, obezitenin böbrekler üzerinde yarattığı hasarı ise şu cümlelerle anlatıyor: “Aşırı kilo, dolaylı ve doğrudan olmak üzere böbrekler üzerine farklı yollarla etki ediyor. Diyabet, hipertansiyon gibi kronik böbrek hastalığı gelişiminde etkisi olan metabolik hastalıklara neden olarak dolaylı yoldan etki sağlıyor. Bununla birlikte artan kilo nedeniyle böbreklerin yükü artıyor. Vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için böbreklerde süzme işlevi gören üniteler büyümek zorunda kalıyor bu da böbrek içinde basınç artışı ve idrarda protein kaçağına neden oluyor. Böbrek süzme kanallarında ve idrar yapısında ortaya çıkan değişikler zaman içinde taş oluşmasını sağlıyor. Bununla birlikte, artmış yağ dokusu, hücrelerin kontrolsüz ve anormal çoğalmasına yol açan maddelerin salgılanmasına neden olur, böylelikle kanser gelişme riskini yüksektir. Vücut kitle indeksindeki her 5 kg/m2 lik artış böbrek kanseri riskini yüzde 25 artırıyor.”
Çocuklar da tehlike altında
Obezite küresel bir salgın olarak yayılmaya devam ederken özellikle çocukluk çağındaki artış gelecek nesillerin sağlığı açısından tehdit oluşturuyor. Dünyada 600 milyon kişinin obezite nedeniyle sağlık sorunu yaşadığını ve bu sayının 220 milyonunun çocuk olmasının böbrek hastalıkları açısından da endişe yarattığını söyleyen Prof. Dr. Ülkem Çakır, sözlerine şöyle devam ediyor: “Çocuklar artık kronik hastalıklar ve onların yarattığı yan etkilerle daha erken yaşlarda tanışıyor. Böbrek hastalıkları da bunlardan biri. Çocukluk çağı obezitesinin böbrek hastalığı riskini gösterecek çok az sayıda çalışma bulunuyor. Ancak yetişkinler üzerinde yapılan çalışmalar gösteriyor ki, kilolu çocukların ileriki yaşlarda ciddi problemlerle karşılaşma ihtimalleri de artıyor.”
Risk faktörleri iyi tanınmalı
Sorunla başa çıkabilmek için, hastalığa yol açan risk faktörlerini tanımlamanın önemine dikkat çeken Prof. Dr. Ülkem Çakır, “ Böylelikle, yüksek risk grubunda yer alan kişilere yapılacak tarama testleri ile hastalık, erken evrede saptanabileceği gibi ilerlemesi de engellenmiş olacaktır. Aynı zamanda kronik böbrek hastalığı konusunda farkındalık çalışmalarıyla toplumun sağlıklı yaşam değişiklikleri yönünde eğitilmesi sağlanabilir, hastalığın gelişiminin önüne geçilebilir” diye konuşuyor. haberfark.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.