'Öcalan ölünce özgürleşecek!'

'Öcalan ölünce özgürleşecek!'
Dengir Mir Mehmet Fırat'tan çarpıcı açıklamalar
AK Parti'nin kurucularından Kürt siyasetçi Dengir Mir Mehmet Fırat çözüm sürecine ilişkin Akşam gazetesine önemli açıklamalarda bulundu.

İşte o çarpıcı açıklamalar:

- Karayılan'ın çekilme konusundaki açıklaması heyecan yaratsa da PKK'nın çekildikten sonra silah bırakmak için birtakım şartları var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ORTADOĞU'da silah temin etmek çok zor değil, yeter ki paranız olsun. Füze dahil ne isterseniz satın alırsınız. Mühim olan insanların silahtan medet ummayacak hale getirilmesi. Öcalan "Artık silahla bir yere varılamayacaktır, ancak siyasetle varılacaktır" dedi Diyarbakır'daki konuşmasında. Önemli olan budur. Artık PKK için silahın vakti geçti...

- Bu süreçte PKK bölünür ve kan durmaz diye bir endişeniz var mı?

ÖYLE bir endişem yok. Siyasallaşırsa -ki siyasalaşacaktır- ve siyasallaşmıştır, mecburdur da buna. Diyelim ki, Ankara'dan Batı'ya doğru gittiğimizde demokratikleşme yüzde 50-60 ise Kürt bölgesi dediğimiz Doğu ve Güneydoğu'da yüzde 20-30'dur. Orada PKK'nın baskısı var, devletin baskısı var... İnsanlar olağan yaşamamışlar ki! PKK çıktığı zaman yeni doğmuş bir insan bugün 30 yaşında. Bunlar normal bir jenerasyon da değil. Hep ölüm, kan, barut kokusuyla büyümüş insanlar. Dolayısıyla bunların demokratikleşmesi ve normalleşmesi lazım. Kürt'ün demokratikleşmesi çok önemli. Onların Kürt ırkçılığından kurtulması lazım. Türk ırkçılığı Kürt ırkçılığını yaratmıştır ama Kürt ırkçılığı Türk ırkçılığına nazaran daha ilkeldir.

- İlkellikten kastınız nedir?

DAHA katıdır, daha saldırgandır. Çünkü daha sonra başlamıştır. Tabii ki bunlar belli bir süreç içerisinde yumuşuyor, bu doktrinler, sapmalar daha yumuşak hale geliyor. Mesela MHP'nin 15-20 yıl öncekiyle bugünkü anlayışı aynı değildir. O gün sokaktalardı, bugün Meclis'teler. Devlet Bahçeli'nin bana göre yaptığı en büyük şey o gençliği sokaktan içeri alabilmiştir, siyasallaştırmıştır.

- Başbakan Erdoğan defalarca "Öcalan'a ev hapsi olmaz" dedi ama Karayılan "Öcalan da dahil herkesin özgürleşmesi" vurgusu yaptı. Ne olacak sizce sonunda?

ELBETTE Öcalan da özgürleşecek bir gün. Ya cenazesi çıkacak özgür olacak... Kimin ne kadar yaşayacağını bilemeyiz. Ama insan öldüğü zaman özgürdür. 10-20 sene sonra ne olacak onu Başbakan'ın bilmesi mümkün değil ki! Ama bugün bu süreç içerisinde bunun affı mümkün değil, bunun mantıklı yönü de yok. Başbakan doğru söylüyor ama birileri bunu provoke etmeye çalışıyor bırakılacak diye... Bırakamazsınız. Öylesine büyük bir toplumsal baskı vardır ki, bunu hiçbir güç yapamaz. Zaten Öcalan'ın da artık böyle bir talebinin olduğunu zannetmiyorum.

- Karayılan neden bu vurguyu yapıyor inatla? Türkiye'nin büyük bölümünün hassasiyetini çok iyi okuyorlardır oysa...

PKK her ne kadar silahı bir örgütse de, aynı zamanda illegal bir siyasi bir parti. Bir parti tabanı var, silahlı gücü var ve onları da tatmin etmek zorunda.

- Endişe veren şeylerden biri de silahlarıyla Kuzey Irak'ta toplanmış PKK varlığı. Ne olacak sonrasında?

BAŞBAKAN "PKK militanları Türkiye'yi terk ediyorlar" dedi. Nereye gittiler? Suriye'ye. Niçin? Özgür Suriye Ordusu ile anlaştılar. PKK içinde İranlılar da var. Amerika İran'ın atom bombası yapmasına müsaade edecek mi sizce?

- Hayır tabii.

AMERİKA İran'a hiçbir zaman karadan müdahale etmeyecektir. Kendi içinde karışıklık çıkaracaktır ve daha çok hava yoluyla müdahale edecektir. İran için de en çok kullanacağı güç önce Kürtler, sonra Azerilerdir. Bu nedenle çekilenlerin bir kısmı oraya gidecektir. PKK içinde suça karışmamış insanlar da var. Bir kısmı çocuk, aşçı, temizlik yapıyor... Duyduğum kadarıyla PKK durdurmaya çalışıyor ama çoğu ailelerine dönüyor. Zaten devlet de "Çocuğunuz suça karışmamış, alın getirin" diyerek aileleri teşvik ediyor. Orada birikmiş güç olacağı kanısında değilim.

PKK'nın çekilme kararını "oyun öncesi sahanın düzeltilmesine" benzeten Fırat, "Artık Meclis 7/24 çalışacak demokratikleşme için. Bundan sadece Kürtler değil; Aleviler, Ermeniler, Rumlar gibi tüm azınlıklar faydalanacak" diyor.

- Hep Kürt Sorunu ile PKK sorununun ayrılması gerektiğine işaret ettiniz. Bugünse ikisi iç içe geçmiş gibi. Hangisini çözüyoruz peki?

TÜRKİYE tarihi bir süreçten geçiyor. Çekilme kararı başlı başına çok önemli. Bunu oyun öncesi sahanın düzeltilmesine benzetiyorum. Bu şart. Niye? Birilerinin bir şeyler yapıp "PKK yaptı" deme imkanı ortadan kalkacak. Dolayısıyla çözüm bundan sonra başlayacak. Ama sorunuzun yanıtını bundan sonra demokratikleşme adımları belirleyecek.

- Önümüzdeki sürecin en çetrefilli konusu ne olacak?
MECLİS olacak. Çünkü Meclis 7/24 çalışmak zorunda kalacak demokratikleşme yasaları için. Fakat bu sadece Kürtlerle ilgili bir süreç değil. Türkiye her ne kadar 1946'da çok partili sisteme geçmişse de, demokratikleşmesi 2000'lerden sonra başladı. PKK'yı da bu süreç, yani Türkiye'nin demokratik bir ülke olmaması doğurdu. Dolayısıyla da ne kadar işin içinde silah olduğu için Kürt sorunu öne çıksa da Türk vatandaşı Rum, Alevi, Ermeni gibi azınlıkların da sorunları var. Çözüm sürecinin sonunda bu görünen ve görünmeyen kesimlerin sorunlarının tümüyle halledilmesi gerekiyor. 

- Neden Meclis 7/24 çalışmak durumunda kalacak? Seçim baskısı mı var?

HAYIR. O kadar çok temizlenecek yasa var ki, öyle bir günde olmaz. Demokratikleşme sürecinin henüz yarısını bile tamamlamadık. 12 Eylül'ün en ceberrut yasalarından biri olan Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu anayasadan daha önemli bana göre...

- "Vur de vuralım, öl de ölelim" sloganına verdiği "Onun da sırası gelecek" yanıtı eleştirilere neden oldu...

AMA "Daha vakti var" demiş olması dahi büyük bir gelişmedir, "Yapmayın" demektir. "Yapın" da diyebilirdi. Beğenir, beğenmezsiniz ama hakkını vermek, takdir etmek lazım. Kürt ırkçılığı daha keskindir. Çünkü ulusçuluk anlayışı çok daha sonra, 60'larda başlamıştır, daha yenidir. Ama öbürü İttihat Terakki'de başlamıştır.


KÜRT ırkçılığını getiren inkar, asimilasyon ve iletişim çağıdır. 30 ve 40'lı yıllarda Dersim'de ne olduğu bilinmiyordu. Türkiye ile ilgili bilmediğimiz daha o kadar çok şey var ki... Türkiye'nin tarihini, milli mücadeleyi şeffaflaştırmak ve bundan da korkmamak lazım. Türkiye'nin en büyük sorunu toplumsal korkularıdır.

- Nedir o toplumsal korkular?

TÜRKİYE bölünecek mi? Türkiye'yi bölmek mümkün değil. Bugün Kürtlere "Siz ayrılın" deseniz ayrılamazlar. Kürtleri nereden ayıracaksınız? İstanbul'u da mı Kürdistan'a vereceksiniz? Olmaz. Antalya'yı, Aydın'ı, Mersin'i nereden ayıracaksınız? Doğu'daki Kürt'ten fazlası Batı'da yaşıyor. Ama Irak ve Suriye'de böyle değil, rahat sınır çizebilirsiniz. Bir de, Kürtleri çok aptal zannediyorlar...

- Ne kastediyorsunuz? Nasıl aptal zannediyorlar Kürtleri?

YANİ Marmaris'i, Antalya'yı size bırakacak ve gidecek Bingöl dağlarında yaşayacak! Bu karşındakiyle alay etmektir. Niye İstanbul'u terk etsin? Niye Kuşadası'nda oturmasın? Irak Kürdistanı'na üç defa gittim. İnsanların tek ideali İstanbul'da ev sahibi olmak, yazın Antalya'ya gitmek. Eskiden bizim Paris'e gitmek istememiz gibi bir şey. Bunu Diyarbakır'a, Van'a yap bölgeyi kalkındır. Diyarbakır kendisi için cazibe merkezi. Niye? Çünkü dilini rahat konuşuyor. Parası da var. Biz o bölgenin de kalkınmasını istiyoruz, neden çekiniyoruz? Biz kendimizin bölüneceğinden korkuyoruz, o da gözünü dikmiş, buraya gelmeye çalışıyor.

- Irak'taki Kürt bölgesi bağımsızlığa kavuşursa, Türkiye ile "gevşek fede- rasyona" geçilmeli tezleri de var. Siz nasıl bakıyorsunuz geleceğe?

ZANNETMİYORUM, öyle bir federasyon olmaz ama AB ile olan Ortak Pazar gibi bir birlik olabilir. Bundan beş sene önce Kürdistan'da kişi başına düşen milli gelir 300 dolardı, şu anda 10 bin dolar civarında. Beş yıl içerisinde 50 bin dolara çıkacağı öngörülüyor. Yani Türkiye'nin çok çok üstünde bir milli gelire sahip olacaklar. O zaman vizeleri ve sınırı kaldırır, Ortak Pazar kurabilirsiniz.

- Tabii şu andaki devlet hassasiyetleri ile bu bayağı fantastik geliyor kulağa...

GÖRECEKSİNİZ 10 yıl içine şu anda bize hayal gibi gelen birçok olay gerçekleşmiş olacak. Türkiye'de sürekli BOP diye pompalıyorlar ama anlamadıkları şey şu: Avrupa'nın da Amerika'nın da ekonomik ve dolayısıyla siyasi anlayışı değişti. Artık silah satmakla toplumu zenginleştirmek mümkün olmuyor, elektronik satarak zenginleşecek. Bir telefon satacak, iki bin dolar kazanacak. 

Eskiden silahı, petrolü vatandaşa değil; devlete satıyordu ama telefonu vatandaşa satmak zorunda. Dolayısıyla ihtilafsız bir dünya lazım ona şimdi. Bireyin zenginleşmesi, milli gelirin yükselmesi lazım ki çocuğuna Iphone ya da bilgisayar alsın.

Ancak öyle zenginleşir Avrupa, Amerika artık. 19.yy'da en büyük zenginler silah satıcılarıdır, 21.yy'da ise Apple'dır, Microsoft'tur. Bu değişimi göremiyoruz biz. Artık Ortadoğu'da herkes herkesle rahat yaşayacak. Türkiye de oraya geliyor. Biz de BOP'un bir parçasıyız ama BOP ülkeleri bölmek için değil; ülkeleri birleştirip refaha ermek için. Bunu bizim aydın kesimimiz bir türlü anlayamıyor. Artık bu basit kavga bitiyor.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.