Osteoporoz Hastalığına Dikkat
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Önder Murat Özerbil, Dünya Osteoporoz Günü nedeniyle yaptığı açıklamada ‘sessiz hırsız’ olarak nitelendirilen osteoporoz (kemik erimesi) hastalığı hakkında bilgi verdi.
Osteoporozun kemik yoğunluğu ve kalitesindeki azalmaya bağlı olarak kırık riskinin artması olarak tanımlanabileceğini, bu hastalıkta en çok omurga (bel, sırt), kalça ve el bileği kırıkları görüldüğünü belirten Prof. Dr. Özerbil, osteoporozun dünyada en yaygın görülen iskelet sistemi hastalığı olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özerbil, “Osteoporoza bağlı kemik kırıkları giderek önemli bir halk sağlığı problemi haline gelmektedir. Çoğunlukla farkına varılmadan ilerleyen bu hastalığa ’sessiz hırsız’ da denilmektedir. Bu tanımlama osteoporozun kırıklar oluşuncaya kadar hastayı belirgin şekilde rahatsız edecek bir ağrı oluşturmaması nedeniyle yapılmıştır. İnsanların kemik yoğunluğu 30-40 yaşlarından sonra yavaş yavaş azalmaya başlar. Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bu kayıp yılda ortalama yüzde 1’dir. Kadınlar yaşamları boyunca kemik kütlelerinin yüzde 30-40’ını, erkekler ise yüzde 20-30’unu kaybederler" dedi.
“OSTEOPOROZ KADIN HASTALIĞI DEĞİLDİR”
Toplumda yaygın olarak osteoporozun bir çeşit kadın hastalığı olduğu yönünde yanlış bir algı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Özerbil, “Bu hastalık sadece kadınlarda değil erkeklerde de görülmektedir. Üstelik bir erkeğin hayatı boyunca kemik erimesine bağlı kırık geçirme olasılığı prostat kanseri olma olasılığından daha yüksektir. 50 yaşından sonra her 3 kadından birinde ve her 5 erkekten birinde kemik erimesine bağlı kırık görülmektedir. Kalça kırığından sonraki ilk yıl içinde ölüm oranı yüzde 37 olup, bu oran kadınlara oranla yaklaşık 2 kat daha yüksektir. Kemik erimesine bağlı kırıklar erkeklerde belirgin ölçüde iş gücü kaybına yol açmaktadır” şeklinde konuştu.
“HER YAŞTA KEMİK SAĞLIĞINA DİKKAT EDİLMELİ”
Prof. Dr. Özerbil ayrıca ileri yaşlıların (kadınlar için özellikle menopoz sonrası), ailesinde osteoporoz ve kırık öyküsü olan kişilerin, çarpma ve burkulma gibi basit travmalarla kırık yaşayan, 3 aydan daha uzun süredir steroid (kortizon ve türevleri) kullanan, romatoidartrit, inflamatuvar barsak hastalıkları, şeker hastalığı, kronik karaciğer ya da böbrek hastalıkları gibi hastalıkları olanların, cinsiyet hormonları eksik olan kadın ve erkekler ve sigara kullananların yüksek risk grubunda olduğunu söyledi. Prof. Dr. Önder Murat Özerbil, “Osteoporozun tedavisi vardır ve tıpta bu konuda sürekli gelişmeler olmaktadır. Ancak osteoporozun gelişmesini önlemek en az tedavi kadar hatta tedaviden de önemli bir konudur. Hastalarda değiştirilebilir risk faktörlerinin tespit edilmesi ve bunların üstüne gidilmesi gerekir. Her yaşta, kemik sağlığına öncelik veren bir yaşam tarzı benimsemek osteoporozu önlemedeki ilk aşamadır. Kalsiyum ve D vitamini içeren, kemik sağlığı için faydalı besinlerle beslenmek, stresten uzak durmak, aşırı alkol tüketiminden kaçınmak, sigara kullanmamak, düzenli olarak kas ve kemik geliştirici egzersizler yapmak, çok zayıf veya çok kilolu olmamak osteoropoz riskini düşürücü faktörlerdir. Bunların arasında, Türk insanı söz konusu olduğunda aklımıza ilk gelenler sigara, beslenme bozukluğu ve spordan uzak yaşam konularıdır. Bunların üstüne gidilmesi birçok hastalık gibi osteoporozun da önlenmesini sağlayacaktır” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.