Polemiği Bırakalım Halkımız İçin Çalışalım

Polemiği Bırakalım Halkımız İçin Çalışalım
AK Parti İl Başkanı M. Fatih YILDIRICI,muhalefetin eleştirilerine cevap verdi.

AK Parti İl Başkanı M. Fatih YILDIRICI yaptığı basın açıklamasında, AK Parti 2002 yılından bu yana her seçimi kazanmış ve oylarını arttırarak iktidara gelmiştir. Halkın verdiği oylarla ve yapmış olduğu tercihlerle iktidara gelen partimiz; sürekli dünya ve memleket gerçeklerini incelemiş, irdelemiş ve çözümler üretmiştir. Tüm dünya değişirken, tüm insanlar değişirken, ülke politikaları değişirken kısaca hayatın gerçekleri değişirken bir şekilde fikir üretemiyor, çözüm üretemiyor ve kısır bir döngü içinde kalıyorsunuz demektir Siyasi partilerimizden birinin Kıymetli İl Başkanı yazılı medyada bir gün şöyle dediniz, bir diğer gün böyle dediniz, hangi sözünüze inanalım başlıklı bir basın açıklaması yaptı ve bizlerde okuduk. Gülümsedik. yapılan bu açıklamalara kısa kısa cevap vermek zorunluluğu hasıl olmuştur. Şöyleki;

AVRUPA BİRLİĞİ

Başbakanımız 1985 yılında Refah Partisi İstanbul İl başkanı iken yapmış olduğu “Avrupa Birliği Katolik bir topluluktur.” sözünün üzerinden 20 yıl geçtikten sonra 2005 yılında Avrupa birliği müzakereleri başlatılmıştır. 20 yıl önceki Türkiye’nin sosyal ve ekonomik durumu ile çok şükür ki 2005 yılındaki durumu çok farklıydı. Aynı şekilde Avrupa birliğinin, Türkiye’mize bakış açısıda farklı idi. Değişen konjonktürü takip edip ona göre ülke politikamızı değiştirmemek, 20 yıl öncenin fikirleriyle hareket etmek ne kadar Türkiye gerçekleri ile bağdaşmıyor ise Kimsenin de gelişen dünyaya ayak uydurmayıp, ülke menfaatlerini göz ardı etmeye hakkı yoktur.

FÜZE KALKANI

Füze kalkanı üyesi olduğumuz NATO’nun bir projesi olup size kısaca durumunu özetleyim. 2011'de Türkiye'nin dâhil olduğu Füze Kalkanı Projesi, başlangıçta ABD'nin teknik ve askeri imkânları ile kuruldu. Malatya'daki üs daha sonra Türk askerinin kontrolüne bırakıldı. Radar savunma üssüne bu yılbaşında ABD Avrupa ordusundan uzmanlar da gönderildi. Rusya ve İran'ın tepki gösterdiği bu sistem için NATO, füze savunma teknolojisi ile erken uyarı radarından edinilecek bilginin tüm müttefikleri korumak için tasarlandığını söyledi. Hükümetimizin ilgili kurumları da radar üssünün hiçbir komşu ülkeyi hedef almadığını tamamen savunma amaçlı olduğunu, füze konuşlandırılmasına müsaade etmediğini ısrarla vurguladı. Her türlü hava aracı hareketini ve füze rampalarını anında tespit edebilen Kürecik'teki füze kalkanı sistemi, Almanya'daki NATO hava üssü Ramstein'dan yönetiliyor. Hava hareketlerinin tümü ile sistemin kontrolü ise yine Almanya'daki NATO hava üssü Geilenkirchen'den takip ediliyor. Almanya'daki komuta merkezinde bir Türk generali ve ekibi görev yapıyor. Bu komutan Türkiye adına tam yetkiye sahip kabul ediliyor. Başbakanımızın yapmış olduğu uyarılardan sonra NATO bu projenin kontrol üssüne bir Türk Generali ve ekibini kabul ederek, kaygılarımızı gidermiştir. Bu sebeple Başbakanımız ikinci açıklamayı yapma gereği hissetmiştir. Ama birilerine kalsa, ülke savunması için çok önemli ve maliyetli olan bu projeyi elimizin tersiyle itmemiz gerekiyor. Bu vatanın öncelikleri hepimizin önceliklerinden önemlidir.

KÜRT SORUNU-KÜRT AÇILIMI

Buna ister Kürt sorunu deyin, ister Güneydoğu sorunu deyin, ister Doğu sorunu deyin. Biz bu hareketi çözüm süreci olarak adlandırıyoruz, sizin işinize gelmezse adına ne derseniz deyin. Koyduğunuz ad değil yapılacak reformlar önemlidir bizim için. Tabi ki anlamak için sizin olaylara bakış açınızın değişmesi gerekmekte ve çözüm odaklı olaylara bakmanız gerekmektedir.

EGEMENLİK MİLLETİNDİR

Yusuf Suresi 40. Ayet; "Allah'ı bir yana bırakarak taptığınız düzmece ilahlar, ya sizin ya da atalarınızın taktığı birtakım boş, içeriksiz adlardan başka bir şey değildirler. Allah onlara hiçbir güç vermiş değildir. Hüküm (egemenlik)sadece Allah'ın tekelindedir. O yalnız kendisine kulluk sunmanızı emretmiştir. Dosdoğru din, işte budur. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyor." Kur-an’ı Kerim’de hâkimiyetin kayıtsız şartsız Allah’a ait olduğunu açıklayan birçok ayet-i kerime vardır. Onlardan bir tanesinde, “Mülkü/hâkimiyeti elinde bulunduran Allah, ne yücedir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Mülk Suresi / 1. Ayet) Bu ve benzeri ayet-i kerimeler çok açık bir şekilde hüküm vermenin yani tüm yaratılmış olan her şey için karar vermenin, yani tüm mahlûkat için karar vermenin, kanun ve yasa belirlemenin sadece Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya ait olduğunu beyan etmektedir. Zira yaratan ve yaşatan kimse, yönetmeye de hak sahibi olan ancak O’dur. Bu fiiller, kendisini hiçbir şeye muhtaç olmayan es-Samed ve hiçbir benzeri bulunmayan el-Ahad olan Allah Subhanehu ve Teâlâ’ya ait olup, O’nun rububiyet özelliklerindendir. Başbakanımızın Refah Partisi İl Başkanı iken yapmış olduğu bir konuşmanın bütünü ve anlatılmak istenen bir kenara bırakılmış içerisinden cımbızla bu cümle alınmış ve bu cümleden medet umuluyor. Başbakanımız daha sonraki yapmış olduğu mitinglerde ve konuşmalarda egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, cümlesini de Âlemler üzerindeki hükümü değil, bugün ki manada devlet yönetimi için söylemiştir.

TEK DİL SÖYLEMİ

2011 yılı bütçesinin üzerindeki son görüşmelerde hükümet adına söz alarak; ''Ortak dil Türkçe'dir, bu gerçeği değiştirmeye yönelik hiçbir girişim kabul edilemez. Zira bu mesele sosyal barış ve sosyal bütünlük meselesidir. Bu meseleyi tartışmaya dahi açmak, bu meseleyi getirip Türkiye'nin gündemine taşımak ne demokrasiye, ne özgürlüklere, ne toplumsal barışa ne de kardeşliğe asla hizmet etmez.'' İddia etmiş olduğunuz konuşmanın metni budur. Tek dil değil, ortak dil ifadesi kullanılmıştır.

BOP-DİYARBAKIR POLEMİĞİ

Başbakanımız bir konuşmasında , “Demokratik açılım paketinin Amerika'nın bir projesidir bu… diye ellerine bir kâğıt almış dolaşıyorlar. Bunu ispat ederlerse her şeye varım. Ama ispat edemezlerse alçaktırlar, namussuzdurlar. Bu kadar açık, bu kadar ağır konuşuyorum. Çünkü artık bu kadar iftiraların, bu kadar hakaretlerin altında bu iktidar kalmaz. Bu iktidar Türkiye Cumhuriyetinin iktidarıdır. Herhangi bir ülkenin temsilcisi değildir.” Diye vermiş olduğu beyanatta, açılımın tamamen kendi iç dinamiklerimizin çalışmaları olduğunu, ortak değer yargılarımızı dikkate alarak, geliştirildiğini ifade etti. Buradan bu projenin Amerika projesi olduğunu iddia etmek, proje üretememenin vermiş olduğu bir refleks diye bakmamıza sebep oluyor. Diyarbakır ile ilgili söylemiş olduğu Güneydoğunun yıldızı olması düşüncesini pekiştirme ve tamamlama adına benzetme amaçlı yapmış olduğu bir ifadeden öte hiçbir şey değildir.

MODERATÖRE TEPKİ

Sayın başkan ilgili videoları daha dikkatli izleseydi, böyle bir atıfta bulunmazdı. Onemunite derken söylenen ve tepki gösterilen kişi moderatör. Peres’e laf söyleyecek ama moderatör sürekli engellemeye çalışıyor, süre vermek istemiyor. Başbakanımız da buna kızıyor. Açık açık bir defa daha ifade edeyim. Söylenen sözler Peres’e söyleniyor. Müdahale ettiği için de tepkisini moderatöre yapıyor ve bu şekilde bir toplantıya katılmayacağını söylüyor.

BEDELLİ ASKERLİK

Uzun süredir kamuoyunda tartışılan bedelli askerlik 12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde de miting meydanlarında sıralanan vaatlerde sık sık gündeme gelmiş, hatta CHP olarak siz, bedelli askerlik ile ilgili bir yasa teklifi bile sunmuştunuz. Sizin projenize göre; elde edilecek gelir, Maliye Bakanlığında açılacak özel bir hesapta toplanacak, oradan da Kredi ve Yurtlar Kurumuna aktarılacak ve öğrenciler için yurt yapımında kullanılacaktı. Ancak hükümetimiz bu teklife o dönem mesafeli dursa da (ki başbakanımız bu konuşmayı o zaman yapmıştı) Başbakanımızdan ileriye dönük sıcak bazı mesajlar da gelmişti. Başbakanımız, seçim öncesi katıldığı bazı televizyon programlarında, konuyla ilgili sorular üzerine, “İşin sorumluluğunu taşıyan, başta Genelkurmay Başkanım olmak üzere, onunla görüşüyorum. Her şeyin bir takvimi var. Bu yapılacaksa, ne zaman yapılacağını beraber kararlaştırırız” demişti. Genelkurmay ve ilgili birimlerle yapılan istişare neticesinde geliri, şehit ve gazi ailelerine verilmek üzere böyle bir karar alındı ve uygulandı.

LİBYA MESELESİ NATO

Libya’ya müdahale etmeli midir? NATO’nun ne işi var Libya’da. Bu sözler Libya halkının ve idarecilerinin beraber bir çözüm üretmeleri adına söylenmişti. Fakat Kaddafi’nin yapmış olduğu zulümler ve halkını hiçe sayması, insanlık suçu işlemesi, yurtdışından gelen müteahhitleri hapse atıp alacaklarını vermemesi( bunların çoğu Türk Müteahhitlerdi) ve hiçbir şekilde uzlaşmaya gitmeyip kapıları kapatması neticesinde gelinmiş bir noktadır. Bu duruma kayıtsız kalmamız, orda çalışan işadamlarımızın ve vatandaşlarımızın hakkını aramamamız bizden beklenecek bir davranış değildir. Saygıdeğer il başkanının önce aynaya bakmasını ve sayın Kılıçdaroğlu’nun söylediği söylemlerin bir çoğunun iftira ve geri dönüşlerle dolu olduğunu görmesi için internete girmesi yeterli olacaktır. Dolayısı ile bu tür mesnetsiz iddialarla uğraşmak yerine enerjimizi daha faydalı işlere harcamalı, vatandaşımızın bizlerden beklediği polemiklerle uğraşmak yerine, proje üretmek olmalıdır. Yine Saygıdeğer Genel Başkanınız Kılıçdaroğlu’nun söylediği gibi “ Öyle, sayın başbakan gibi söz verip sözünün arkasında duran bir insan değiliz biz” ifadesine bakıp ne kadar doğru yolda olduğumuzu görmek bizi mutlu ediyor. Tüm kamuoyuna saygılarımla.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.