Saadet partisinden Demokratikleşme paketi ile ilgili açıklama

Çeşitli düzenlemelerin yer aldığı paketin bazı maddelerini olumlu buluyor ve destekliyoruz. Lakin diğer maddeleri incelediğimizde ciddi olumsuzluklarla karşılaşıyoruz.

Demokratikleşme paketiyle ilgili en büyük beklentilerimizden birisi siyasi partiler kanunu ile ilgili düzenlemelerdi. Fakat Başbakan’ın bu konuda topu taca attığını söyleyebiliriz. Düzenleme önerilerinden birincisi mevcut sistemin aynen devam etmesi, ikincisi yüzde 5 Türkiye barajı daraltılmış bölge barajı sistemi. Bu öneriler, barajı düşürmez tam tersine barajı arttırır. Yüzde 5 Türkiye barajı ve daraltılmış bölge demek barajların yüzde 25’lere çıkarılması demektir. Başbakan’ın bu konuda söylediklerine baktığımızda biz bir demokratikleşme kaygısı değil, oy kaygısı görüyoruz. Hükümet, Türkiye’nin işine gelen değil AKP’nin işine gelen bir sistemi ortaya koyuyor. Onun hesabı yapılıyor. Belli ki uzmanlar oturmuş, hangi seçim sistemini getirirsek Ak Parti’nin oylarını arttırırız hesabı yapmış ve ortaya da bu tablo çıkmıştır.

Paketin önemli unsurlarından birini oluşturan kamudaki başörtüsü yasağına yönelik düzenlemeler de yine cılız kalmıştır. ‘Kamuda yasağı kaldırıyorum’ diyen Başbakan’a buradan sesleniyoruz: “Kanunen Türkiye’de zaten bir yasak yoktur. Türkiye eğer gerçekten bir hukuk devletiyse zaten böyle bir yasak söz konusu olamaz. Yasak bugüne kadar zorba bir dayatmanın ürünü olarak uygulanmıştır. Darbeci bir anlayışın sonucudur. Darbe yapmak ne kadar hukuk dışı ise başörtüsünü yasaklamakta o kadar hukuk dışıdır, o kadar suçtur. Olmayan bir yasağı 11 yıl devam ettirdikten sonra, şimdi bunu bir özgürlük lütfunda bulunuyormuş gibi sunmanız hiç doğru değildir.”

Kamuda başörtüsü serbestiyetinin sınırlandırılması konusunda da ‘resmi kıyafet kullanılan yerler’ denilerek buna da bir sınırlama getiriliyor. Hatta isim isim sayılıyor. Yani bir serbestiyet getiriyoruz derken aslında bir yasaklama getirilmiş oluyor. İnanç özgürlüğünün resmisi, gayri resmisi olamaz. Resmi kıyafet giyenlerin inanç özgürlüğü yok mu? Bunların inanç hakkı yok mu?.. Doktor olursan inanç özgürlüğünü kullanabilir, ama örneğin polis olursan kullanamazsın. Böyle bir özgürlük anlayışı olmaz. Bu demokratikleşmenin de ruhuna aykırıdır, inanç özgürlüğününde. İnanç özgürlüğü en temel haktır.

Türkiye’nin hem yerel hem de bölgesel anlamda tarihi bir süreçten geçmektedir. Bir ateş çemberinin ortasındayız. Batı Sevr planlarından, Türkiye’yi bölme planlarından hiçbir zaman vazgeçmedi. Bu tarihi süreçte, biz hükümetten, milletimizin birliğini güçlendirici adımlar bekliyoruz, Batı’nın ikiz yasalarla Türkiye’ye dayattığı, bin yıllık kardeşliğimizi bozacak adımlar değil. Demokratikleşme sürecinde atılacak adımlar, birlik ve beraberliğimizi bozacak bir zemine neden olmamalıdır.

Değerli basın mensupları
Yaşanan gelişmeler, 40 yıl sonra da anlaşılsa, Milli Görüş’ü hep haklı çıkarmıştır.  Bu yüzden  Milli Görüş politikalarına dönülmedikçe, ne ülkemizde ne de İslam dünyasında huzur ve barışın sağlanması mümkün değildir.

Bunun için yapılması gereken, bir an evvel İslam birliğinin kurulmasıdır. İslam barış gücünün oluşturulmasıdır. İslam Savunma Paktı'nın hayata geçirilmesidir. Müslümanların güçlerini birleştirmesidir.

Ancak, bu işler inanç işidir, azim işidir, kararlılık işidir.

Bu da Milli Görüşçülerde vardır.

Saadet Partisi; güçlü ve bağımsız bir ekonominin teminatıdır.

Huzurun ve barışın teminatıdır.

Ahlaki ve manevi kalkınmanın teminatıdır.

Bolluk, bereket ve refahın teminatıdır.

Saadet Partisi Türkiye’nin teminatıdır.

Saadet Partisi İslam Birliği’nin teminatıdır.

Şimdi önümüzde tarihi bir fırsat vardır. 2014’de yapılacak yerel seçimler Yaşanabilir Bir Türkiye’nin kurulması için bir başlangıç olacaktır.

Yolumuz milletin yoludur.  Bütün gücümüzle çalışacağız.

Kapı kapı dolaşıp gerçekleri milletimizle paylaşacağız.

Bugün bunun için buradayız.

İnşallah Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya’yı elbirliğiyle kuracağız.