Tasavvuf; Kuran ve sünnet yoludur
Konya Türk Tasavvuf Müziği Topluluğu Müdürü Postnişin Fahri Özçakıl, tasavvuf ile sufizmin karıştırılmaması gerektiğini belirterek, sufizmin bütün dinler için geçerli olan genel bir tabir olduğunu söyledi. Sufizmin dünyada karşılığının çok fazla olduğuna dikkat çeken Özçakıl, "Hint, Yunan ve İslam sufizmi ön plana çıkanlar arasında. İslam sufizmini de biz tasavvuf diyoruz. Dolayısıyla tasavvuf tamamıyla Allah'a daha yakın olabilme sanatı olarak karşımıza çıkıyor. Tasavvufu öncelikle şu şekilde değerlendirmek lazım. Tasavvufun 4 ana saç ayağı vardır. Bunlardan şeriat, hakikat, tarikat ve marifettir. Bizim Mevlevilik yolu içerisinde ise tarikat ön plana çıkıyor. İslam'i yaşantı da şeriat oluyor. Sema boyutu ile de Allah'a yaklaşma gerçekleşir. Bununla da birlikte hakikat ve marifet derecesine ulaşılır” dedi.
MEVLANA'NIN HAYATINI ÖRNEK ALDI
En çok merak edilen konulardan biri olan Mevlevi dervişlerinin hayatı hakkında da bilgi veren Postnişin Fahri Özçakıl, “İlk başta Mevlana'nın hayatını örnek alarak yaşamışlardır. Mevlana'nın oğulları tarafından da tarikatlaşmışlardır. Osmanlı döneminde Mevlevilik en üst düzeye çıkartılır. O dönemdeki uygulamalar ile günümüzdeki arasında farklılıklar olabiliyor. O dönemde Mevlevilik mutfakta başlıyor. Çünkü mutfak yemek pişirme yeri değil, Mevlevi olmak isteyen adayın da pişirildiği yerdir. Mevlevilik yolu içerisinde pişen insan Hz. Mevlana'nın ön gördüğü kamil insan, salih insan oluncaya kadar belirli evrelerden geçmektedir. Bu temizlik, pazarcılık, getir-götür işlerinde kullanılmak üzere kabiliyetine göre işlere yönlendirildi. Sanat dallarından sonra, sema öğretilirdi ve bu 1001 gün sürerdi. Daha sonra da dede olunurdu. Örnek bir insan modeli Mevlevihanelerde yetiştirilmiş” dedi.
SEMA AYİNİN NEDENİ
Sema ayinin de bir ritüel olduğunu kaydeden Fahri Özçakıl, kürreden zerreye kadar her şeyin kendi etrafında döndüğünü söyledi. Mevlana'nın da fenafillah seviyesine ulaştığını ve bundan dolayı sema ettiğini dile getirdi. Günümüzde yapılan semanın da Hz. Mevlana'nın yapmış olduğu dönüş hareketini bir nebzede olsa yakalamak için yapıldığını ifade ederek, “Dolayısıyla günümüzdeki Mevlevi dervişleri de Hz. Mevlana'nın yapmış olduğu semayı örnek almaktadırlar. Her dönüşte Allah'a zirk etmektedirler. Kabe'de nasıl tavaf ediyorsak, kendi kalbimizin etrafında da sema yaparak tavaf ediyoruz. Son zamanlarda ise herkes Hz. Mevlana'yı kendi anladığı şekliyle empoze etmeye çalışıyor. Aslında Hz. Mevlana maalesef bazı insanlar tarafından Hümanist olarak değerlendiriliyor. Filozof olarak değerlendiriliyor. Evet bunların hepsi olabilir ama bir kısmıyla değerlendirmek doğru değildir. Hz. Mevlana'nın şu sözü çok önemli: 'Ben Kuran'ın kölesiyim. Hz. Muhammed'in ayağının, yolunun tozuyum. Eğer ben bunlardan ayrı bir söz söylediğimi nakleden varsa. Ben sözden de söyleyenden de şikayetçiyim' diyor. Hz. Mevlana'nın düstur edindiği Kur'an ve Hz. Muhammed'in sünnetidir” şeklinde konuştu.
RADİKAL GRUPLAR İSLAM'A ZARAR VERİYOR
Hz. Mevlana'yı Allah dostu olarak tanımak gerektiğini ifade eden Özçakıl, “700 kusur yıl önce yaşamasına rağmen hala insanlara yol gösteriyor. Hz. Mevlana bundan dolayı günümüzde önem arz ediyor. Eserleri de en fazla okunan kitaplar arasında yer alıyor. Hayvanları konuşturarak insanlara önemli mesajlar vermiştir. Hz. Mevlana'yı temsil eden kurumlar olarak, insanları doğru bilgilendirmek zorundayız. Son yıllarda radikal gruplar İslam adı altında insanları öldürüyor. Bunların İslam'da yeri yok. Son derece üzülüyoruz. Allah onlara hidayet versin. Hz. Mevlana'nın yaşantısını örnek alsınlar. İslamiyet'in nasıl olduğunu iyice öğrenmek lazım. Onların yaptıklarını kabul etmek mümkün değildir. Yurtdışında Hz. Mevlana ve Mevlevilik büyük saygı görüyor. Tüm dünyaya İslam'ı bu şekilde anlatmalıyız. İnsanları eşit görmeliyiz. Allah'ın açmış olduğu yolu, İslam'ın güzelliklerini anlatmalıyız” diye konuştu.
İBRAHİM BÜYÜKEKEN
haberfark.net
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.