Tekrar savaşı getirmeye çalışıyorlar
İşte Sırrı Süreyya Önder'in açıklamalarından satır başları:
-Hükümet elle tutulur, gözle görünür, Kürtlerin attığı adımların binde birini atmadı. Bu yol yol değil.
-Son nefesime kadar barış için uğraşacağım. Herşeyimi buna seferber ederim. Seçmenlerime bunun sözünü verdim.
-Seçilmiş meşru hükümetle görüşmeyelim de kimle görüşelim. Evlatlarımız mı ölsün?
-Hırsızlığı hiçbir çuvala koyamazsınız, bunu hükümete söylüyorum. Haram, evladı babaya düşman eder.
-İktidar-Cemaat kavgasında taraf olmak zorunda değiliz. Kendi siyaset yapma tarzımız var.
- Bizim yolsuzluk dosyamız yok. 2 dakikada ihaleye fesat karıştıranları affettiler. AKP ve CHP birlikte.
- İhaleye fesat karıştırmanın ceza tabanı değiştirildi Meclis'te. Kim affetti bunları?
- Siyaseti ırkçı, ayrımcıların istediği gibi yapmak zorunda değiliz. İktidar olurlarsa, onlarla da müzakere yaparız.
-Meclis tutanaklarına bakın, bu ülkede KCK soruşturmaları bir CHPli vekilin suç duyurusuyla başladı.
-Kürtlere doğuştan sahip olduğunuz hiçbir hakkı tartışma konusu yapmıyoruz desin CHP, süreci onlarla sürdürelim.
-Çıksınlar desinler ki, Kürt halkı bu hükümete mecbur değilsin, hiçbir hakkını tartışma konusu yapmam desin CHP.
-CHP’nin tabanı bunları bilsin. Bizi destekleyin, ama kimse görmesin, bilmesin diyorlar. Ne kadar ayıp.
-CHP’ye gittik, kamuya açık işbirliği yapalım dedik, Kılıçdaroğlu yanyana durmak bize zarar verir dedi.
-Sol lafını ağzına almayanlar, MHP'nin kapı önüne bıraktığını alıp aday yapanlar, oy bölünmesinden bahsedemez.
-Telaş boşuna, bırakın siyaset yapalım. Yapamazsak, alternatifleri çok kötüdür, memleket için.
-Görünür olduk, telaşa düştüler, tedirgin oldular. İktidarı da muhalefeti de...
-Demokratik siyaset hakkını kim engelliyorsa, isterse BDP olsun, yanlış yapar, hep birlikte karşı çıkarız.
-Kim erdemli, kim yoksulun hakkını koruyor şimdi? Yolsuzluk yok, çünkü biz halkı yönetime katıyoruz.
-Yönetiminde olduğumuz 100 belediyemiz var. Bir kuruşluk yolsuzluk yoktur. Devlet bulamadı.
URLA OLAYLARI
-Bizim Urla'dan çekilmemiz iki dakika sürer. Peki sonra? Nereye kadar bu anlayışla gideceğiz? Bunun sonu var mı?
-Urla'ya neden gelmiş insanlar? Kendi köylerinde, memleketlerinde barındırmamışlar da onun için.
-Tekrar savaşı getirmeye çalışıyorlar. Herkes Kürde akıl vermekle meşgul. Onu yapın bunu yapın diye...
-Öfkeliyim, ama karamsar değilim. Söz verdik, bu ülkeye barışı getireceğiz. Memlekette ne çok leş kargası vamış.
-Bu ülkeyi hep birlikte cennet yapalım. Müslümanı, Alevisi, Türkü, Kürdü, hep beraber...
-Büyük bir kin ve öfke ile Kürt'le savaş mı istiyorsunuz? Kürt'e cehennem size cennet olmaz.
-Müslümanım diyen, sosyal demokratım diyen Kürde nefretini kusuyor. Bu nasıl birşey?
-Gün geçmiyor ki, suikast ihbarı gelmesin. Gazete köşelerine düşüyor bunlar, alenileştiriliyor.
-Saldırıları yapanlar çözüm sürecini istemeyenlerdir. Bizim boynumuz kesilir, ama eğilmez.
- Esenyurt'ta 11 bin kişiyle büro açtık. Siyasetin çıtasını yükseltiyoruz. Güngören'de kalabalıktan büroya ulaşamadım.
-Karadenizlisi, Türk'ü, Kürt'ü boynumuza sarılıyor. Halk teveccüh gösteriyor.
-Ne işiniz var Urla'da sorusu "bu ülke bir an önce bölünsün"ün cisim bulmuş halidir. medyafaresi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.