Aksaray Ülkü Ocakları'ndan Güney Azerbaycan'a Destek
Aksaray Ülkü Ocakları Başkanı Sercan BELGEMEN ''Öncelikle sözlerime başlamadan önce Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kahpece şehit edilen asker ve polislerimize, yine birkaç gün önce Tuzhurmatu’da peşmerge ile girilen çatışmada şehadete kavuşan Türkmen kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet, kederli aileleri başta olmak üzere Türk Milleti’ne baş sağlığı diliyorum. Ayrıca Çin tarafından uydurma iftiralarla ömür boyu hapis cezasına çarptırılan 18yaşındaki genç Uygur Türk’ü kardeşime de geçmiş olsun dileklerimi sunmak istiyorum.
Büyük Türk Milleti, şan ve şerefle dolu köklü bir maziye ve binlerce yıllık geçmişinin birikimiyle oluşturduğu yüksek bir medeniyete sahiptir. Hüküm sürdüğü coğrafyalara bu medeniyetin eserlerini nakşetmiş, idare ettiği halkları refaha kavuşturmuştur. İhtişamı gönüller fetheden bu büyük millet kimseyi hakir görmediği gibi hiç bir zamanda kendisine yapılan alçak saldırıları sineye çekmemiştir. İşte bugün Güney Azerbaycan’da meydana gelen nümayişin ardındaki ruh bu tarihi anlayışın ta kendisidir. 6 Kasım 2015 tarihinde İran Radyo Televizyon Kurumuna bağlı “Kanal 2” isimli televizyon kanalında soydaşlarımıza ve medeniyetimize hakaret edilmiştir. Söz konusu programda, Güney Azerbaycan Türkü bir çocuğun dişlerini tuvalet fırçasıyla temizlemesi ve bu sebepten etrafına kötü koku yayılmasıyla ilgili bir sahneye yer verilerek, İran Türkleri açıkça aşağılanmıştır. Türk Milleti “pasaklı, kirli ve bulundukları alanda bütün kötü kokuların kaynağı” gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Urmu Gölü’nü kurutarak Güney Azerbaycan’ı çölleştirmeye çalışan, Türkçe eğitimin önünü keserek “Ses Bayrağımızı” susturmaya uğraşan hatta Traktörsazi Futbol Takımı’nın başarılarını gölgelemeye kalkan baskıcı rejimin, kin ve nefret dolu politikaları son noktaya dayanmıştır. Gözünü hırs bürüyen ve din maskesi ardında adi işlerin merkezi olan bu yapının, milletimize ve medeniyetimize hakareti ise bardağı taşıran son nokta olmuştur. “Haray Haray Men Türkem” diyerek yeri göğü inleten soydaşlarımız, “Artık herkes susacak Türkler konuşacak” yazılı pankartlarla biriken öfkelerini ortaya koymuşlardır. Tebriz, Urmiye, Zengan, Erdebil, Meşgin, Marağa, Hoy, Melik Kendi ve İran’ın başkenti Tahran büyük protestolara sahne olmaktadır. Bu nümayiş Güney Azerbaycan’ı aşmıştır. Soydaşlarımızın sesine ilk destek, hemen yanı başlarından, aynı rejime karşı var olma mücadelesi veren Kaşgay Türkleri’nden gelmiştir. Azerbaycan’da yaşayan soydaşlarımız ise Bakü’de düzenlenen mitingle öz gardaşlarının haklı tepkilerine desteklerini dile getirmişlerdir. Bugün Türk Milleti’nin ve Türk Milliyetçileri’nin susmayan ve susturulamayan sesi olarak, Ülkü Ocakları olarak soydaşlarımızın sesine ses veriyor, haklı davalarında yalnız olmadıklarını haykırıyoruz. Bu gün Ortadoğu’da çıkarları peşinde koşarak bir aktör olmaya talip İran’a çağrımızdır : Aynı kökten beslenen bir zenginlik olan mezhepleri çatışma aracı olarak kullanarak Türkmen soydaşlarımızı birbirlerine kırdırmaya çalışmaktan vazgeç!Suriye’de zulme karşı yürütülen savaşa ,mezhep savaşı algısı yükleyerek Türkmenlere yaptığın ve taşeronlarına yaptırdığın katliamlara son ver!Güney Azerbaycan’da, Güney Horasan’da ve Kaşkay Türklerine karşı yürüttüğün asimilasyon ve inkar politikasını sonlandır!Senin zulmünden bıkıp haklı tepkilerini ortaya koyan protestocuları hukuk dışı uygulamalarla sindirme faaliyetlerini bir an evvel terk et!Irak ve Suriye bir bütün olarak ele alındığında ,oralarda savaşın acılarını en derin şekilde yaşayan mazlumlara vaat ettiğin sözde demokrasi ve hami olma çabaların samimiyetten uzaktır.Zira henüz kendi topraklarında ciddi bir bütünü teşkil eden İran Türklerine devlet eliyle uyguladığın ırkçı ve aşağılayıcı tutum samimiyetine gölge düşürmektedir. Bu hazin tablo Suriye ve Irak’ta demokrasi ve hami maskesiyle düşlediğin ekonomik ve siyasi çıkarlarına ışık tutmaktadır.Açık çağrımızdır ki eğer samimi iseniz bu despot ve anti demokratik uygulamaları biran evvel terk etmelisiniz!Kafanızı gömdüğünüz kumdan çıkarın ve idare etmeye çalıştığınız topraklara bir bakın. Göreceğiniz tablo biraz haysiyetiniz varsa medeniyetimize dil uzattığınız için yüzünüzü kızartacaktır. Zira, göğe doğru yükselen kümbetlerimiz, her taşında bir mana gizli kervansaraylarımız ve niceleri o topraklarda devlet kuran milletimizin eserleridir.Yanı başında yıllardan bu yana ağır zulumlere ve inkar politikalarına maruz kalan İran Türkleri’nin öz kardeşleri olan Türkiye Cumhuriyeti ve idarecilerine de buradan çağrıda bulunmak istiyoruz: Hem gönül coğrafyamızdan hem de soydaşlıktan gelen kardeşliğimiz hasebiyle bu zor gününde İran Türkleri’ne gerekli diplomatik ,bürokratik ve siyasi destek acilen gerçekleştirilmelidir.Baskı ve zulmün boyutlarından ,insan hakları ihlallerinden ulusal ve uluslararası medya kuruluşları ,sivil toplum örgütleri ve NATO ve BM ilgili kuruluşlar haberdar edilerek acilen göreve çağrılmalı ve bu faaliyetlere öncülük edilmelidir.Bu kapsamda en yakın olarak 15-16 Kasım’da Antalya’da gerçekleştirilecek olan G-20 Zirvesinde söz konusu hususlar en yüksek sesle dile getirilmelidir.Kırım’daki, Türkmeneli’ndeki “Türk” kırımına sessiz kalanlar, Doğu Türkistan için gaz alma operasyonunun ötesine geçemeyenleri en azından İran Türklüğü’nün yanında olmaya davet ediyoruz.Türklüğe dil uzatanlara karşı baş verip baş eğmeyen, gavim gardaşlarımız: Ülkücü Türk Gençliği sizlerledir ve her zamanda sizlerin yanında olacaktır.Bugün bu alandan yükselen sesler Türk Dünyası’nın cennet mekan Başbuğu Alparslan Türkeş’in bozkurtlarının; Elçibey’in, İsa Yusuf Alptekin’in, Rauf Denktaş’ın, Necdet Koçak’ın, İsmail Gaspıralı Bey’in, Dr. Sadık Ahmet’in bozkurtlarına selamları ve dualarıdır. Asla mazlum soydaşlarımızı yalnız bırakmayacak, haklı davalarının her platformda destekçisi ve takipçisi olacağız. “Ne mutlu Türk’üm Diyene!” dedi. haberfark.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.