Esselamün aleyküm verahmetullahi veberekatühü

                         Çok değerli inanmış kardeşlerim

              Daha önce söyledimmi bilmiyorum her ibadetin görsel boyutu,felsefi boyutu,sosyal boyutu,sosyolojik boyutu hatta ekenomik boyutu vardır..Ne zamanki müslümanlar ibadetin görsel boyutu ile uğraştılar kaybettiler.

             Yani namazda ayakların arası dört parmakmı yoksa beş parmakmı olmalı, yada ellerimiz tekbir alırken kulak memesine ne kadar değmeli gibi. Halbuki bunlarla uğraşmak yerine namazın manası ne? Namazda kıraat,rüku yada secde ne manaya geliyor.bir müslüman secdede neyi anlamaya çalışmalı işte önemli olan bu.

            Bir başka örnek kurban kesme; Yüce ALLAH kestiğiniz kurbanların ne etleri nede kanı Allaha ulaşır, sizin niyetiniz takvanız Allaha ulaşır buyuruyor. O zaman müslüman kurbandan ne kadar et çıkacak yada çıkan eti nasıl tüketmeliyiz yerine. Kurbanın Allah katındaki manasını diğer bi ifade ile gereği gibi kesilen bu kurbanın faziletini anlamaya çalışmalı.

             Değişik bi örnek; her sene düzenlenen mevlana haftası. Bakıyoruz sadece semazen gösterileri ön plana çıkıyor. Birisi çıkıpta mesnevisinde mevlana ne anlatmış bundan bahsetmiyor. Artık düğünlerde bile semazen gösterisi yapılıyor ki çok saçma.

                                       DEĞERLİ KARDEŞLERİM

          Şunu anlatmaya çalışıyorum. Yapılan araştırmalarda dünyanın en fakir elli ülkesinden ilk yirmi beşi müslüman ülkeler. Yine görülmüşki bu ülkelerde insanlar namazlarını kılıyor hatta teheccüd namazlarını bile kılıyorlar ama ne için kıldıklarını bilmiyorlar. oysaki o ülkenin zenginlerinin eşleri ya ingiliz ya fransız yada diğer başka avrupa ülkesindenmiş. Meseleyi sanırım anladınız. Bakın urfa fransız işgalindeyken sütcü imam ne dedi; Burda gavur asgeri var iken cuma kılmamız olmaz dedi ve ayaklanmayı başlatarak fransızlar urfadan çıkarıldı.

                                         ARKADAŞLAR

           Konuyu dağıtmak istemiyorum Müslüman oturup beklemez. Aksiyon yani hareketli olur. Ticarette, sanatta, teknolojide, kitle iletişim araçlarında yani her yerde müslümanlar söz sahibi olmalıdır. Mesela televizyon ve sinemaya müslümanlar sahip çıkmış olsalardı her evde sanki bir vaiz varmış gibi olur,milli manevi değerlerimize ters olan yayınlar yapılmazdı. Biz sabretmeyi oturup beklemek şeklinde anlıyoruz halbuki sabır mücadele etmek manasına gelir.

                                             O ZAMAN

               Müslüman bilinçli olmalı, uyanık olmalı, tuzağa düşmemeli, üzerine oynanan oyundan haberdar olmalı. Her olaya kuran vce sünnet çerçevesinden bakmalı. İlimde, fende, sanatta vel hasıl her konuda ileriye bakmalı. İki günü eşit olan ziyandadır sözünü hem manevi hemde maddi olarak anlamalı.

              Son söz; Müslüman ülkelerin geri kalma sebebi müslüman olmalarından değil müslümanlığı iyi anlayamadıklarındandır.

                                  ALLAHA EMANET OLUNUZ