Abuzuddin Kılfırça

Abuzuddin Kılfırça

Biz esgiden sosyeteydik!

Biz esgiden sosyeteydik!

Guzularım bu ne teknoloji, teknoloji diye diye canımıza tükürdüler...

Herşey yapaylaştı...

İnsanlar yapaylaştı...

Dostluklar, arkadaşlar yapaylaştı...

Yediğimiz gıdalar yapaylaştı...

Dünya yapaylaştı...

Hayvanlar yapaylaştı...

Yavrum bizim küllükte deşinen çilli horuzla şu yidiğimiz tavuklar bir mi?

Esgiden Iraz baharın gurku yatırırdı, güze bülüçler büyürdü...

Çilli horozu düdüklüye vurdumu o koku evi gaplar bir buçuk saat düdüklü yukarda göbek atardı adeta şimcim ise guzum marketten alıyorsun tavuğu saman gibi...

20 dakkada hış oluyor.

İşte herşey yapay şimcim.

Eskiden guzum bu tarlalar dağıtılmadan goyunlar merada yayılırdı.

Yavşanı, kekiği yiyen goyunun tereyağını tavaya goyduk mu burcu burcu kokardı.

Koku bütün evi kaplardı.

O halde o gün yediğimiz tereyağıysa, bugün tereyağı diye marketten aldığımız ne?

Buğdayı ekerdik, içinde ot çöp bitmiş ilacı bilen kim? Tarlalar genden yeni bozulmuş, dinç mi dinç.

Buğdayı güzün saçardık, patosla harmanda bozmaya giderdik.

Önce su değirmeninde sonra da Eskil'de Değirmenci Sarı'yla, Mevlüd'ün orada un öğütürdük.

Kepekli diye sonra o unu beğenmedik.

Taa Gızören'e un öğütmeye giderdi uşaklar...

E guzum bugün bakıyorum sosyete doğal ve kepekli diye o bizim dünkü unu arıyor... Ama kim nerde bulacak?

Gonya'ya Esgil'den birisi mi gidecek...

4 postacımız vardı...

Önce Eci ve uşakları vardı.

Hani şu bizim Eskilliler postaya ineği atmışlar...

Eci olmaz dise de atmışlar.

Tabi rahmetli tecrübeliydi bak yolda polis olursa garışmam haaa. dimiş.

yolcu da tamam dimiş ammaa...

bakmışlar yolda polis var...

Polis bakmış battaniyenin altında hırıltısı gelen birşey var...

Polis sormuş bu ne...

Ordan yolcu, anam hastada doktura götürüyoruz dimiş.

Polis baksa ineğin boynuzları ay gibi çıkmış...

Ananda da iyi boynuz varmış dimiş.

Neyse guzum Hacı İbiş, Şambaz'ın Gara, Iramazan vardı.

Gara çok iyi adamdı. Allah ırahmet eylesin. Halden annardı hanim. Paran yok mu, çoluk çocuk bindi mi, talebe bindi mi. Hiç para istemezdi böyle bir adamdı.

O zaman köyden birisi Gonyaya mı gidiyor.

Giderken ölen guzuların, goyunların derilerini götürürdü....

Yumurta, goyun yoğurdu götürür şehirde satar harçlığını çıkarırdı...

Köy arabası yanaştı mı...

Dericiler bir yana...

Yumurtacılar bir yana...

Tereyağı, süt, yoğurt alanlar bir yana goşardı...

Şimdim ise herif Gonyaya giderken köyden avradı ısmarlıyor...

"Aman herif, tomata getir, tavuk getir, yumurta, yağ getir" diyi...

Guzum hanim tomata didim de aklıma geldi.

Bizim harım yiri vardı.

Iraz oraya zebzemizi ekerdi.

Hiç çerçiden zebze adına bişi almazdım.

Bu sene ektiği tomatayı seneye tohum eder ekerdi.

Ama şimdi öyle mi bazardan tomata alıyoruz, bıçak kesmiyor. İçindeki çekirdek filizleniyor. Baksanıza herkes hastayım diyor guzum boşuna mı?

Ah guzum...

Gerçekten esgiden herşey doğalmış....

Baştada söyledim ya...

Dostluklar...

Arkadaşlıklar, ilişkiler...

Gıdalar, ve dünya...

Şimdi ise herşiy yapaylaştı...

Dünya yapalaştı....

ve bu yapay dünyada gücü yeten sosyete dakımı şimdi bizim o doğal hayatımızı arıyor amma bulamıyor...

Yanim esgiden biz gerçekten sosyeteymişiz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum
Abuzuddin Kılfırça Arşivi