'Bu dizi ve programlarla topluma ayar veriliyor'
Televizyon kanallarının reyting savaşı çığrından çıktı.
Yıllardır yapılan onca şikayete rağmen ardı arkası kesilmeyen bazı televizyon dizileri ve gündüz kuşağı programları, Türk aile yapısının temelini sarsıyor. Özellikle izleyiciyi ekrana mahkum etmek için hazırlanan diziler ve programlar ahlaksızlığa ve gayri meşru hayat tarzına özendiren, toplumsal yapımızı tehdit eden, birer bataklığa dönüştü. Dizilerde ve programlarda aldatma masum bir durum gibi gösteriliyor. Dizilerin daha ilk bölümlerinde ‘rol model’ olarak sunulan başrol oyuncularının yatak sahneleri, gündüz programlarındaki gayrimeşru ilişkilerin alenen konuşulması hiçbir oto kontrole tabi tutulmadan evlerimizin içine sokuluyor. Bu ahlaksızlık bazı yazılı ve görsel medya organlarında ‘cesaret’ olarak sunuluyor. Dizilerle Türk aile yapısına büyük zarar veriyor. Ahlaksız içeriklerinden dolayı Türk dizileri bazı İslam ülkelerinde bile yasaklandı.
DİZİLER VE PROGRAMLAR ÜZERİNDEN OPERASYON ÇEKİLİYOR
İletişim Uzmanı Doç. Dr. Yağmur Küçükbezirci, televizyonlarda yer alan dizilerin ve programların hiçbir şekilde geleneklerimizle bağdaşmadığını söyledi. Dizi ve programların toplum yapısına da uygun olmadığını kaydeden Küçükbezirci, “Özellikle bir mankurtlaşma söz konusu” dedi. Küçükbezirci, “Televizyonlarda ve dizilerde bazı ahlaksızlıklar normalleştiriliyor. Değerler önemsizleştiriliyor. Dini değerlerimizin içi boşaltılıyor. Aile dağılıyor. Aile bir araya gelip gayrimeşru görüntüleri bile hep birlikte izler hale geldi. Özellikle hedefi gençler olan diziler, ahlaksızlığı, görgüsüzlüğü, müstehcenliği hayatın normal akışıymış gibi yeni neslin bilinç altına işliyor İçler acısı bir durum yaşanıyor. Ülkemize diziler ve programlar üzerinden bir operasyon çekiliyor. Yetkililerin bu konuda daha uyanık olması lazım. Biz, bu dizilerin ve programların kötü her yönünü ve yansımalarını yetkililere anlattık. Endişelerimizi dile getirdik ama bir sonuç alınamadı. Bu kötü gidişata bir dur denilmesi şart. Kültür ve Turizm Bakanlığının, Spor ve Gençlik Bakanlığının ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu sorunlu konular üzerinde kafa yorması gerekiyor” dedi.
TOPLUMSAL DEĞERLERİ ZAYIFLATTI!
“İnsanlar, ekranlarda gördüklerinden etkilenirler. Gençler, dizilerden kendilerine göre bir rol model seçiyor” diyen Küçükbezirci, “Toplumsal yapımızın altına diziler ve bazı programlar aracılığıyla dinamit koyuluyor. Ev hanımları da izlediği bir diziden etkileniyor. Diziye kendini kaptırıyor ve gerçek hayatının da dizideki gibi olmasını istiyor. İnsanlar, bir hayal içine giriyor. Gerçek hayat, hayal edilen gibi olmayınca mutsuzluk da artıyor. İnsanlar, ekran mahkumluğuyla doyumsuz bir hale geliyor. Evin erkeği televizyon dizilerindeki şartları sağlayamayınca aile içi çatışmalar da başlıyor. Türk aile yapısı, aldatma, ensest ve aşk adına ekrandan evlerimizin içine boca edilen yatak sahneleri ile dejenere ediliyor. Toplumda boşanmalar ciddi oranda artıyor. Gün geçtikçe artan dozda ahlaksızlık pazarlayan diziler, Türk toplumunun aileye verdiği öneme darbe vuruyor. Medya dizilerinin ve gündüz kuşağı programlarının ahlaksızlığı, meşru olmayan ilişkileri normalleştirme, sıradanlaştırma ve olağanlaştırma gayretine önemli bir katkı sağlayarak toplumsal değerlere yönelik hassasiyetleri zayıflatıyor. Gayrimeşru ilişkiler, toplum tarafından kabul görmeyecek tüm tutumlar normalleştiriliyor. Bu çok kötü bir gidişat. Gelecekten ciddi şekilde endişeliyiz.” şeklinde konuştu.
AHLAKSIZLIK NORMALMİŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR
Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Tecim, evlilik programlarına dair önemli açıklamalarda bulundu. Tecim, şunları söyledi: “Televizyon dizileri ve programları, yetişkinler üzerinde yeterince etkili olmayabilir ama o programları annesi ve babasıyla izleyen çocuklar var. Türk kültüründeki evlilik tarzı televizyon programında bizlere gösterilenler ile çok farklı. Oradaki figürler, kurgusal, gerçeklikle ilgisi olmayan şeyler. Çok farklı tipler çıkabiliyor oraya. Dolayısıyla çocukların bilinçaltı ona göre şekillenebileceği için bunların altında uzun vadede ciddi problemler olabiliyor. Bu programlar, aldatma, evi terk etmeyi ve şiddeti normal gibi gösteriyor. Ailenin temelinde sevgi, saygı, iyi çocuk yetiştirme ve kanaatkarlık var. Diziler ve programlar; aldatmayı, şiddeti, evi terk etmeyi çok normalmiş gibi gösteriyor. Çocuklar aile anlayışını, program tarafından oluşturulan evlilik gerçekliği ile algılamaya başlıyor. Bu ve benzeri programlarla; kamu değil, reklam geliri ve reyting oranları düşünülüyor.” Diye konuştu.
EMRE ÖZGÜL Merhaba
haberfark.net
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.